KENDİNİZİ GÜVENDE HİSSEDEBİLİYORMUSUNUZ
İslam şu dört asli değeri koruma altına alarak fertlerin kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olur.
1- Aklın korunması: İslam içki, kumar, dikili taşlar ve fal oklarını yasaklayarak kişinin akıl, irade ve eylemlerini sağlıklı şekilde icra etmesini sağlar.
2- Dinin korunması: İslam kişiye, heveslerine uyup sorumluluklarını ihmal etmesini ve sahte ilahlar peşinde koşarak ahiretine zarar getirmesini önlemek için sorumluluklar yükler. Ve Müslümanlara tebliğ görevi yükleyerek iyiliğin yayılmasını sağlar.
3- Neslin korunması: İslam, sağlıklı ailenin ve sağlıklı bir toplumun oluşabilmesi için zinayı haram kılar, zinaya gidecek yolların ise kapatılmasını emreder. “Zinaya yaklaşmayın, o çirkin bir iştir, çok kötü bir yoldur.” (İsra Sûresi 32)
4- Malın korunması: Rabbimiz ayetinde şöyle buyurur: “Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin.” İslam, ferdin sahip olduğu malın korunmasını maddi ve manevi müeyyidelerle garanti alır.
Resulullah, Medine İslam Devleti’nde farklı inanç ve kültürlere sahip fertleri bu değerler ekseninde bir arada tuttu ve onlara adaletle muamele etti. Hz. Peygamber’den sonra onun yolunu takip eden Müslüman liderler bu değerlerin gölgesinde hak ve adaleti sağlamaya çalıştılar. Ancak İslam toplumları ve onlara öncülük eden şahsiyetler rehavete düşünce her şey tersyüz oldu ve düşman kapıdan bacadan girerek bizim maddi ve manevi kaynaklarımızı talan etti ve topraklarımızda at koşturmaya başladı.
İslam toplumları rehavete kapılıp sorumluluklarını unutunca, İslam’ın güvence altına aldığı o değerler zayıflamaya başladı. Bunun sonucunda, cinayet, gasp, hırsızlık, madde kullanımı, tecavüz ve şiddet gibi suç ihtiva eden davranışlar hızla arttı ve insanlar evlerinde dahi kendilerini güvende hissetmemeye başladılar. Evlerin kapılarına özel kilitler yapıldı, alarmlar takıldı, bu da yetmedi, kameralar kuruldu. İnsanlar dışarı çıkarken kendilerini güvende hissedebilmek için önlemler almaya ve gelebilecek tehlikeyi bertaraf etmeye çalıştılar ama olmadı. İslam coğrafyasının maruz kaldığı dış tehdit ve tehlikeler, katliamlar, işgaller ve sürgünler ise bizi tamamen zayıf bıraktı. Filistin’de, Suriye’de, Yemen’de, Irak’ta, Doğu Türkistan’da, Libya’da, Afganistan’da büyük katliamlar yaşandı. Küresel eşkıyalar çocukları katlettiler, evleri yıkıp yağmaladılar, kadınları erkekleri dul bırakıp bizi birbirimize düşürdüler. İslam’ın teminat altına aldığı değerler yıkılınca düşmana gün doğdu ve coğrafyamızın her noktasına ulaşarak kaynaklarımızı sömürmeye ve insanlarımızı katletmeye başladılar.
Başta söylediğimi bir kez daha belirtmek istiyorum: İslam ferdin akıl, can, mal, ırz güvenliğini teminat altına alır ve kişinin kendini güvende hissetmesini sağlar. Fakat bugün İslam toplumları bu değerleri kaybedip düşmanın esaretine düştüler. O nedenle sadece sokakta değil, evlerimizde dahi kendimizi güvende hissedemiyoruz. Çünkü bizi güvende tutan değerleri kendi ellerimizle yıktık.
Fatma Tuncer.