Merhamet Hepimize Lazımdır
Allah yaşlıların, hastaların, yoksulların, zayıf bırakılmışların ve çocukların bakım ve güvenliğinin sağlanması için fıtratlarımıza şefkat ve merhamet gibi değerlerin çekirdeğini bahşetmiştir. Eğer fıtri dokularımızda mevcut olan bu değerleri diri tutabilmişsek, zayıflarla karşılaştığımızda vicdanımız ister istemez harekete geçer ve bu kişilerin eli, ayağı gözü kulağı oluruz. Rabbim bahşettiği merhamet çekirdeği ile bizleri bu kişilerin hizmetkârı kılar ve onların ihtiyaçlarını karşılar.
Büyüklerimizin, “Veren el alan elden üstündür” sözünün sırrı yapılan hasenatın getirdiği kazançta gizlidir. Zira düşen kişiye el uzatmak, bir kişinin yarasına merhem olmak, hayır hasenat yapmak sadece karşı taraf için değil eylemi gerçekleştiren kişi için de büyük bir kazançtır. Yapılan hasenatlar maddi dünyanın normlarına göre bir kayıp olarak görülebilir manevi dünyada ise kişi verdiği kadar zengindir, verdiği kadar kazanç elde eder. Zira Allah için infak edilen her şey, manevi dünyada servet ve zenginliğe dönüşür.
İslam medeniyetinin zayıflara karşı şefkat eksenli tutumuna karşın, vahşi Batı zayıflara yaşam hakkı tanımıyor… Nitekim görmekteyiz ki, Batı zihniyeti son günlerde gündemden düşmeyen öldürücü virüsün birinci derecede mağdurları olan yaşlı ve kronik hastaları ölüme terk ettiler.
Dünya gündemini işgal eden Covid-19’un birinci derece hedefinde yaşlı ve hastalar vardı. Fakat bu konuda Batı zihniyetinin tavrı katil virüsten farklı değildi. Şayet virüs bir proje ise ki; projeyi tasarlayanlar yaşlıları ve hastaları ölüme terk ederek yeni bir ırk dizaynına kapı aralamak istiyor olabilirler. Ancak bu mümkün olabilir mi bilemiyoruz…
Bilinmelidir ki, maddi güce tapan Batı zihniyetine göre güçsüzler ve zayıflar atıl bir eşya, toplumun üzerine sarılmış bir kambur gibidir. Zayıfları, yaşlı ve hastaları yok sayan Avrupalı yöneticiler ardı sıra yaptıkları açıklamalarla değerli bir kitap mesabesinde olan yaşlıları incittiler, onların umutlarını kırdılar.
İtalyalı doktor Chistian Salaroli, “İyileştirmek için hasta seçiyoruz 85-95 arasındaki kişileri ve ağır solunum rahatsızlığıyla gelenleri tedavi etmiyoruz” dedi. İngiltere başbakanı Boris Johnson, “Yüksek ateş ve nefes darlığı olan yaşlı hastaların hastaneye gelmeyip evlerinde kendilerini izole etmelerini” söyledi. İngiliz hükümeti nüfusun büyük çoğunluğunun artık virüse karşı bağışıklık kazanmış olabileceğini ifade etti ve 70 yaş üstü kişilerin yoğun bakıma alınmaması kararı aldı. Hollanda Başbakanı Mark Rutte “sürü bağışıklığı” önerisini mantıklı buldu ve yaşlı ve hastaları yok saydı. Almanya’da 65 yaş üstü hastaların yoğun bakım ünitelerine alınmaması kararı alındı.
Maddiyat odaklı güç algısına sahip olan zümreler birer tarihi eser kadar değerli olan yaşlı bireylerin sahip olduğu bilgeliği, ruh inceliğini, derin düşünce ve deneyimlerini göremeyecek kadar gafiller.
Nitekim yaşlılara özel bir değer biçen İslam kültürüne karşın kapitalist Batı zihniyeti yaşlı bireyleri atıl bir eşya gibi görüp ölüme terk ettiler.
Her fırsatta özgürlük ve eşitlikten bahseden bu zihniyet toplumun zayıflarını bütün dünyayı etki altına alan öldürücü virüsün inisiyatifine bıraktılar. İtalya, İspanya, İngiltere, Fransa ve ABD’de genç hastalar tedavi edilirken yaşlılar adeta boğularak ölüme terk edildiler.
Birey ya da toplumların medeniyet ölçüsü zayıflarına verdiği değerle ölçülür. İslam medeniyeti insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinde dahi zayıfları koruma altına alarak onların haklarına titizlikle riayet etmiştir. Dünyayı kan gölüne çeviren vahşi Batı ise zayıfları tarihin çöplüğü olarak görüp ölüme ve yalnızlığa terk etmiş ve karakterini ortaya koymuştur.
Fatma Tuncer.