Edep davranışlarınızın süsüdür 2
Günümüzde mahrem alanı koruyan değerlerin bir bir yıkıldığını görmekteyiz. Facebook ve twitter gibi sosyal paylaşım siteleri üzerinden sergilenen mahrem görüntüler özellikle gençler üzerinde büyük tahribata geri dönülmez yıkımlara neden oluyor. Bu görüntülere aşina olan çocukların hayâ duygusu ortadan kalkıyor ve mahremiyet diyebileceğimiz hiçbir şey kalmıyor.
Yeni nesil, kendini ifade ederken, Amerikan filmlerine öykünüyor, ilişkilerindeki sınırları, düşüncelerindeki muhakeme gücünü ve davranışlarına yansıyan seviyeyi ortadan kaldırarak edep ve saygıdan yoksun bir hayat yaşıyor. Hayâ duygusunun zayıflaması ile birlikte bu gençleri hata ve kötülüklerden alıkoyacak dinamikler ortadan kalkmış oluyor. Nitekim hayvan ile insanı ayıran en temel etkenlerden biridir hayâ. Hayâ bir yerde kişiyi kötülüklerden alıkoyan bir koruma kalkanı gibidir ve insanı her türlü menfi hareketten, hayâsızlıktan haramlardan ve sorumsuz davranmaktan korur.
ABD’li Psikoloji Profesörü Rowand Miller otuz yıl süren araştırması neticesinde, insanlarda, utanma duygusunun gittikçe zayıfladığını ve buna bağlı olarak suç oranlarında ciddi anlamda artış görüldüğünü ifade etmiştir. Miller özellikle twitter ve sosyal paylaşım sitelerinin utanma duygusunu birey ve toplum bazında yok ettiğini, yüz yüze geldiklerinde çekingen davranan insanların facebook karşısında hayâ duygularını yırtarak çeşitli sorunların odağında yer aldıklarına vurgu yapmıştır.
Miller’in bu çalışması bugün gelinen noktada hiç bir anlam ifade etmeyecektir. Çünkü günümüz anne babaları hata yaptığında utanmayı bilen, edep ve hayâ sahibi çocukları kolundan tutup psikoloğa götürüyorlar. Çocuktaki hayâ duygusunu bir sorun olarak gören ebeveynler, «çocuğum sahnenin ön safında yer alsın da ne olursa olsun « diye düşünüyorlar...
Psikoloji bilimi ise gerek beslendiği kültür açısından gerek yanlı olmasından kaynaklanan bir çıkışla, insanlığın gerçek fotoğrafını çekemiyor, dolayısıyla olaylara sadece bir cihetten bakabiliyor... İnsanı sadece dünyevi bir varlık olarak gören bu yaklaşım, utanma duygusunun kişiyi başarıya götürecek yolları tıkadığını, hazlarının önünde bir barikat olarak ortaya çıktığını düşünüyor. Bu yaklaşıma göre edep ve hayâ, bireyi ekonomik ve akademik kariyer bakımından başarısız kılan, önünü kapayan olumsuz bir etkendir. Dolayısıyla Psikoloji de utanma duygusunun kişinin hayatında olması gereken bir duygu olabileceğini kabul edemiyor, bireyin bu duyguyu yenmesi için çaba gösteriyor, bu konuda çeşitli terapötik yöntemler kullanıyor. Kişinin hayatı ile uyumlu olan ve onu insan kılan haya duygusunu bir sorun olarak telakki ediyor. Bunun sonucunda ise, edep ve hayadan uzak, hayvani duygularını ifade etmekten ve toplum önünde sergilemekten hiç kaçınmayan bir nesil ortaya çıkıyor.
Edep ve hayâ davranışlarımızın süsüdür. Zira korkaklığı içinde barındıran ve insanlarla ilişkilerimize ket vuran patolojik bir utangaçlıktan bahsetmiyoruz biz. Aksine davranışlarımızı güzelleştiren ve insan tarafımızı destekleyen edep ve hayâ duygusunun önemini savunuyor ve bu duygunun çocuklarımıza küçük yaştan itibaren ailede kazandırılması gerektiğini ifade ediyoruz.
FATMA TUNCER.