Özlemlerimiz ve Keşkelerimiz
Başımızı çevirip ardımıza baktığımızda iki şey görürüz: Özlemlerimiz ve keşkelerimiz… Hatıralarımız arasında özel yer verdiğimiz kişiler, olaylar ve mekânlar vardır ki, bunları özel bir mendil gibi katlayıp kaldırmışızdır. Hayata veda edenler, uzaklaşanlar, sırtlarını dönenler, ötelerde kalanlar bu saklı mendilin arasında hep yaşamaktadır. Aşılması güç dağlar, ulaşılması imkânsız mesafeler vardır aramızda ama hiçbirini, hiçbir şeyi atmamış, atamış, yasını tutup veda edememişizdir. Gönül kabında itina ile saklamışızdır onları. Ve her açtığımızda kutuyu, hüzünle mutluluğu aynı anda yaşar, o günlere gidip geliriz.
Başımızı arkamıza çevirdiğimizde gözümüze takılan ikinci husus ise keşkelerimizdir. Kültürümüzde keşke kavramına tutunmanın doğru olmadığını, bunun bizi ruhen yoracağını ifade ederler. Fakat öyle de olsa geride bıraktığımız keşkelerimiz mutlaka vardır ve bu bizim insan olduğumuzun, hataya meyyal olduğumuzun bir göstergesidir aynı zamanda. Keşke vicdanın verdiği bir uyarı sinyalidir ki, kişi pişman olur, hatadan geri döner, hatayı telafi edebilmek için çaba gösterir ve yeni bir sayfa açar hayatına. Keşke kabul gören bir kavram değildir fakat insanın keşke ile yolu bir yerde mutlaka kesişir.
“Ah keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin ayetlerini yalan saymayıp inananlardan olsak” (Enam 27).
Yer küre çarkları arasına aldığı insan selini öğüten, dönüştüren ve ayrıştıran bir değirmen gibi devir daim yapıyor. Ve kazanmak da, kaybetmek de burada mümkün… Keşkenin götürdüğü noktayı görebilmek ve dökülen kirleri temizlemek bu dünyada mümkün. Ahiret yurdunda ise artık verilen mühlet bitmiştir dolayısıyla keşke demenin bir faydası yoktur. Ancak ayette görüldüğü üzere insan yine de keşke demeye devam edecektir.
Günümüzde ruh hekimleri geçmişin keşkeleri ile meşgul olmanın ruh sağlığımızı olumsuz yönde etkileyeceğini ifade ediyorlar. Doğru ama keşkeler tecrübelerimizin özetidir aynı zamanda, bizler hatalarımızdan edindiğimiz bilgileri arşive kaldırır ihtiyaç hâsıl olduğunda çıkarıp kullanırız öyle değil mi?
Keşkelerimiz eğer bizi yol almaktan alıkoyuyor, moralsizliğe, mutsuzluğa, çıkmaz sokaklara sürüklüyorsa elbette buradan uzaklaşıp şimdiye odaklanmamız gerekir. Ancak bir sinyal, ya da tecrübeler dizesi olarak yer alacaksa buna diyecek sözümüz yok.
Hayat denilen şey üç aşamalı bir zaman diliminden ibarettir. Geçmiş, gelecek ve şimdi. İstesek de istemesek de bu üç şey birbiriyle ilişkilidir ve birinden güç ve destek alırlar. O nedenle dikkatimizi zamana sakladığımız engellere değil çözüme yönlendirmeli ve hakikat ekseninden ayrılmamaya özen göstermeliyiz. Aslolan budur.
Biz Söz
“Keşke ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım” (Kehf 42).
Fatma Tuncer.