YARINCILARDANMISINIZ?
Ertelemek kişinin yapmakla sorumlu olduğu işleri keyfi olarak sonraya bırakması ya da terk etmesidir. Fakat bu durum çok geçmeden alışkanlıklar hanesindeki yerini alır ve kişinin karakteri haline gelir. Oysa canımız istese de istemese de yapmakla sorumlu olduğumuz rutinlerimiz vardır ki, bunları ertelediğimizde zarara düşebilir ve sonradan telafi etmekte güçlük çekebiliriz.
Genç bireyler sorumluluklarını ertelemeyi özgürlük olarak görüp ferdi ve toplumsal görevlerini ihmal etmekten kaçınmazlar. Zaman zaman sohbet ettiğim gençlere namazları neden ertelediklerini sorduğumda aldığım cevap hep aynı oluyor: “Daha çok erken, vakti geldiğinde kaza yaparız.” Peki, namazı keyfi olarak ihmal edip kazaya bırakmanın nelere mal olabileceğini hiç düşündünüz mü? Namaz asli bir sorumluluktur, hiçbir şekilde ihmal edilemez, edilmemelidir. Genç bireyler bunun getirdiği maddi ve manevi kazanımlardan mahrum kalıyorlar. Zira namaz aynı zamanda bir kalkandır, bizleri içine düştüğümüz ya da düşme ihtimali olduğumuz birçok hatadan alıkoyar.
İşleri erteleyen kişilerin zamanı gözlerinde olabildiğince büyüttüklerini ve nasıl olsa sonra yaparım deyip sorumluluklarını ertelediklerini görürsünüz. Oysa karşımıza nerede hangi sürprizlerin çıkabileceğini bilme şansına sahip değiliz. Beklenmedik zamanlarda karşımıza, hastalık, ölüm ve meşguliyet gibi imtihanlar çıkabilir. Fakat Allah’la rabıtasını kesen kişiler kendilerini dünyanın ebedi müdavimleri olarak görüp gerçeklere karşı körleşiyor, sağırlaşıyorlar.
Orta yaşlara ulaşmış birçok kişinin şu ifadeleri dillendirdiğini görürsünüz: Keşke vaktinde ilimle meşgul olsaydım, çalışıp çocuklarıma bir şeyler bıraksaydım, ibadetlerimi vaktinde yerine getirmiş olsaydım keşke şu hataları yapmamış olsaydım… Ama keşke dediğimiz hiçbir şeyi geri alabilme imkânına sahip değiliz.
İnsan nefsinin hoşuna giden şeyleri yapmaktan kaçınmaz aksine nefsine kölelik yapmaya devam eder; çok yer, çok konuşur, çok para harcar, çok güler… Ama nefsini terbiye edecek ve onu insan kılacak olan sorumluluklarını yerine getirirken son derece gevşek davranır. Yarınlardan ve işleri yarına bırakmaktan bahseder ve adeta sorumluluktan kaçar.
TAVSİYELER
Sorumluluklarınızı yerine getirirken ne kadar keyif aldığınıza odaklanmayın, görevimi yerine getiriyorum ve hamdolsun buna gücüm yetiyor diye düşünüp şükredin.
İşlerinizi ertelemeyin, yaptıktan sonra kendinizi ödüllendirin.
Kendinizle ilgili beklentilerinizde gerçekçi olun.
Kendinizi motive edecek şeyler bulun, mesela işe gitmek istemeyebilirsiniz ama bunun sonucunda elde edeceğiniz faydalara odaklanın. Ya da ders çalışmak istemeyebilirsiniz fakat böyle yaptığınız takdirde ödevleriniz birikecek ve işiniz daha da zorlaşacaktır. O nedenle bugünün işini yarına bırakmayın, yarının işini ise bugüne sıkıştırmaya kalkmayın.
FATMA TUNCER.