Emanet Üç Kısımdır
Emanet vedî'a, kira veya ariyet olarak verilen ve sözleşme olmadan ele geçen maldır.
Sual: Emanet ne anlama gelir, çeşitleri var mıdır ve emanet olarak bırakılan malı kullanmanın mahzuru olur mu?
Cevap: Mecellenin 762. Maddesinde; güvenilen kimseye bırakılan mala Emanet denir deniyor. Emanet de üçe ayrılır:
1-Vedî'adır ki, güvenilen kimseye saklamak için verilen maldır. Söz veya hâl ile yapılan icab ve kabul ile hasıl olur. Veren ve alan, diledikleri zaman vazgeçebilir, fesih edebilir. Baliğ olmaları lazım değildir. Parasız Vedî'a zayi olursa, kaybolursa ödemez. Ödemesi şart edilirse, sözleşme batıl olur. Ücretli olan Vedî'a helak olunca, ödenir. Mümkün ve faydalı şartla Vedî'a sözleşmesi caizdir. Vedî'a olan malı kendi malı gibi saklar. Vedî'a olan hayvanın nafakası, sahibine aittir. Vedî'a, sahibinden izinsiz kullanılamaz ve vedî'a, ariyet, kira, rehin ve ödünç verilemez ve sahibinin borcunu, onun izni olmadan ödeyemez.
Bunları izin ile yapabilir. Sahibi isteyince aynen geri vermesi lazımdır. Ödemezse gasbetmiş olur.
Vedî'a olan paranın da kendisini verir, başkasını veremez.
2-Kira veya ariyet olarak verilen emanettir. İcab ve kabul ile hasıl olurlar. Baliğ olmaları şart değildir.
Ariyet, bedelsiz kullanmak demektir. Ariyet hayvanın nafakası, kullanana aittir. Zaman, mekân ve istifade şekli sınırlı olarak ariyet vermek caizdir. Şartsız ariyet verilen eve, dükkâna, tarlaya dilediğini koyabilir. Ariyet alan, bunu vedî'a verebilir. Kiraya ve rehin olarak veremez. Sahibi isteyince veya sözleşmedeki müddeti bitince, geri vermesi lazım olur.
3-Sözleşme olmadan ele geçer. Mesela, rüzgârın getirdiği mal emanet olur.
Sual: Bir kimse, kendisi ve alesi muhtaç oldukları hâlde, sadaka verebilir mi?
Cevap: Bu konuda İbni Âbidînde, zekat verilecek yerlerin sonunda buyuruluyor ki:
“Kendisine ve bakması vacib olanlara lazım olandan fazla malı bulunan kimsenin sadaka vermesi müstehabtır. Bakması vacib olan kimsesi muhtaç iken, bunun sadaka vermesi günahtır.
Sıkıntıya sabır edemeyecek kimsenin, kendi muhtaç olduğu malı, parayı sadaka vermesi caiz değildir, tahrimen mekruhtur. Sadaka veren kimsenin, sadaka sevabını, Resulullah efendimize, kadın, erkek bütün müminlere göndermeye niyet etmesi iyi olur. Çünki, kendi sevabı azalmaz ve hepsine de ayrı ayrı, hep o kadar sevap verilir.”