İhlas ve Riya – Gösteriş
Dînin esası Allah'ın varlık ve birliğini, hâkimiyet ve kudretini kabul edip, hareket ve davranışlarını
O'nun rızâsına uygun şekilde düzenlemeye çalışmaktır. Yani iyi bir insan ve iyi bir kul olmaktır. Gerçek kulluk her işte ihlâs
ve samimiyeti gerektirir. Nedir ihlâs?. Varlığı ile davranışlara değer katan ihlâs; riya, gösteriş, şirk ve reklâmcılıktan
kaçınmak demektir. Bir şeyi Allah için, sâdece Allah'ın hoşnutluğu için yapmaktır. Bütün ibadet ve davranışlarımızda,
başka maksatla değil, sadece ve sadece Allah rızasını ölçü alarak hareket etmektir.
Yaptığımız bütün işlerin başlangıç noktası niyettir. Niyet, bir işte güdülen maksat ve gaye demektir ve ihlâsın göstergesidir.
Hadisini çoğunuz duymuşsunuzdur. Resûlüllah (as) şöyle buyurur. "İşlerin kıymeti ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet
ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur." Hâdisin devamında, İslâm tarihinin en önemli hadiselerinden bir olan Hicret
için şöyle diyor Peygamberimiz: "Kim ki Allah ve Resûlü yolunda, yani din uğrunda göç etmişse, onun hicreti Allah ve
Resûlünde son bulur. Dünyevî bir maksatla veya evlenmek istediği kadın uğruna göç edenler de bu amaçlarına ulaşırlar. Ne
için hicret edilmişse, elde edilecek olan o olur." 1
Aziz müslümanlar. Bizler dış görünüşe göre hüküm veririz. Allah ise kalblerdeki niyetlere göre sonucu belirler. Meselâ
şehitlik dinimizce çok öülür. Zira insanın en değerli varlığı, hayatı son bulmaktadır. Fakat her cen verenin, Allah katındaki
derecesi aynı değildir. Vatan ve din uğruna ölenle, şan şöhret peşinde koşan veya maddî bir çıkar için savaşa gidip de bu
sırada canından olanların manevî dereceleri elbette çok farklıdır. bir kudsî hadisten aldığımız şu bölümler bakınız ne kadar
ilgi çekicidir:
"Kıyamet gününde Allah Taalâ varlıklı bir kimseye:
- Sana verdiğimi serveti ne yaptın? diye soracak. kul, yakın çevresine ve muhtaçlara yardım ettiğini söyleyince Allah:
- Yalan söylüyorum! Sen kendine "cömert" denilmesi için o yardımları yaptın, bu da sana denildi... buyuracak. Sonra
savaşta şehit düşen bir kimseye Allah soracak:
- Sen hangi uğurda öldürüldün? Kul cevap verecek:
- Ya Rabbi, sen kendi yolunda savaşı emrettin, ben de dövüştüm, sonunda öldürüldüm!.. Allah ona:
- Ya söylüyorsun!... Bilâkis sen kendine, "Ne cesur kimse!" denilmesini arzu ederek savaşa gittin ve bu da sana denildi...
buyuracak"
Hadîsin sonunda, Peygamberimiz hayıflanarak, bu türlü kimselerin ceza göreceğini ifade eder. 2
Değerli mü'minler! İhlâsın düşmanı riyâdır. Riyâ herhangi birşeyi gösteriş gösteriş için yapmak demektir. Riyâ ve gösteriş
dinde "gizli şirk" sayılmıştır. Bilindiği gibi şirk, Allah'a ortak koşma anlamına gelir. İşte riyakârlık bunun bir nevi gizli
yapılanıdır. Yüce Allah bir kudsi hadiste şöyle buyurur: "Ben ortakların ortaklıktan en müstağni olanıyım. Her kim bir iş
yapar da, o işte benden başkasını ortak kılarsa (yani hem benim için hem de başka gayelerle o işi yaparsa) ben onu da,
ortaklığını da terk ederim." 3
Peki, bir işte Allah'tan başkasını ortak etmek ne demektir?.. O işi sırf Allah için değil de; takdir görmek için, menfaat için,
gösteriş olsun diye yapmaktır. Oysa her işte asıl olan Allah'ın rızâsını gözetmektir.
Her gün namazlarımızda okuduğumuz mâûn suresinde: "Yazık o namaz kılanların hâline ki, onlar kıldıkları namazdan
gafildirler. Onlar gösteriş yaparlar."4 buyurulur. Böylece ibadetteki riyanın tehlikesine işaret edilir.
Acaba riyadan nasıl korunabiliriz?. Riyadan korunmanın yolu, niyetlerimizin bir muhasebesini yapıp, gösteriş kokusu
taşıyanlardan hemen vaz geçmektir. İkinci bir yol ise Hayır ve hasenâtı imkân nisbetinde gizli yapmak, asla reklâm
etmemektir.
Bir hadiste sevgili Peygamberimiz, Allah'ın kıyamet gününde özel olarak ödüllendireceği yedi sınıf insandan bahseder.
Bunlardan biri de: "Sağ elinin verdiğini sol eli farketmeyecek derecede gizlice sadak veren kimsedir." 5
Cenab-ı Hak cümlemizi riya ve gösterişten kurtarıp ihlâs ve samimiyette daim kılsın.
(1) Buhari, Bed'ül-vahy, 1
(2) Tirmizi, Zühd, 48
(3) Müslim, Zühd, 46
(4) Maun suresi 4-7
(5) Müslim, Zekât, 91