* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Fıkıh Hayatımızın Neresinde  (Okunma sayısı 495 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Fıkıh Hayatımızın Neresinde
« : Ağustos 24, 2022, 02:36:06 ÖS »
Fıkıh Hayatımızın Neresinde

Fıkıh; bir şeyi derinlemesine anlamak, iç yüzünü ve inceliklerini bilmek, o şeyin bilgisine vâkıf olmak demektir.

Istılahta; kişinin, lehine ve aleyhine olan şeyleri yani hak ve sorumluluklarını bilmesi olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla da fıkıh gelişigüzel bir bilgi değildir.

İlk iki asırda fıkıh, İslam’a ait ilim dallarının hepsini içine alan ve bunları anlama, kavrama adına ortaya konmuş olan bilgiler anlamında iken sonraki âlimler tarafından fıkhın tanımı “amel yönünden olması” kaydıyla daralmaya uğratılarak sadece şeri amelî hükümlerin incelendiği özel bir dalın ismi olmuştur. Bu bakımdan da fıkıh ile inanç ve ahlak alanından ziyade davranışsal boyuttaki bilgi kastedilir hâle gelmiştir.

Fıkhın, ibadat ve muamelata bakan iki yönü bulunmaktadır. Yani fıkhi hükümler ahirete ilişkin hükümler ve dünyaya ilişkin hükümler olmak üzere ikiye ayrılır. Ahirete ilişkin olan hükümler ibadat kısmıdır. Bunlar, kişinin Allah ile olan ilişkisinin düzenlendiği dikey düzlemi oluşturmaktadır. Muamelat kısmı ise fertlerin birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyip hükme bağlayan yatay düzlemdir. Bu ayrıma göre muamelat, ibadetlerin dışında kalan hukuki tasarruflar, akitler, suç, ceza gibi konuların hepsini içermektedir.

O hâlde diyebiliriz ki fıkıh, inanılmak için üretilen bir mekanizma değildir. Öyle olsa akaidle eş olurdu. Oysaki akaid neye, nasıl inanacağımızın; fıkıh ise nasıl davranacağımızın esaslarını belirlemektedir. Dolayısıyla da inanç değil, davranış bilgisidir. Fıkıh bu yönüyle İslam’ın hayata bakan penceresi konumundadır. Müslümanın hayatına şekil veren bireysel ve toplumsal faaliyetlerin Allah’ın muradına uygun olmasına katkı sağlayan bir ilim dalıdır. Zorunlu olarak da hayatın bir parçasıdır ve fertlerin tüm davranışlarının meşruiyetini belirleyen bir alandır. Bir Müslüman hayata öncelikle fıkhın perspektifinden bakmaktadır. Bilinçli olsun ya da olmasın her Müslümanın günlük ilişkileri ve gerek ferdî gerekse sosyal yaşamı fıkhın sınırları içerisinde neşet edip gelişmektedir.

Fıkıh, İslam’ı ferdin ve toplumun hayatında görünür kılmanın zeminini oluşturur. Varlığı ve hayatı Müslümanca “algılamanın” zemini akide ise “yaşamanın” zemini fıkıhtır. Dolayısıyla fıkıhtan bahsettiğimizde dinin hayata akseden, ete kemiğe bürünmüş yönünden bahsetmiş oluruz esasen. Çünkü din, hayata fıkıh yoluyla müdahil olmaktadır. Bu bağlamda fıkıh ilmi, hayatın akışı içerisinde vahiy ile insan davranışlarını buluşturmakta, Kur’an ve sünnette yer alan şeri hükümlerin pratiğe aktarılmasına ve bir hayat tarzına dönüştürülmesine köprü olmaktadır.

Fıkıh, Müslümanların birey ve toplum olarak gündelik hayatını dine aykırı düşmeden, dinle çelişmeden yaşama ve bir sorun ortaya çıktığında çözme çabalarının neticesinde ortaya çıkan bir mirastır. İçerisinde dinin asıllarından gelen kurallar ve bu kuralların yorumları vardır. Sahabe, tabiun, tebe-i tabiun olmak üzere tüm Müslüman toplumların ortak değer ve çekinceleri vardır. Örf ve kültürleri vardır. Bu zeminde gelişen fıkıh ilmi, Müslümanların amelî hayatına rehberlik etmiş, çözümler üretmiştir.

Peki, o hâlde fıkıh din midir?

Değildir. Fıkıh; dini, bireyin hayatına nüfuz ettirme çabasıdır. Dinde yer alan ilkelerin yaşanılan zaman ve zemin dikkate alınarak yeni karşılaşılan problem ve ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak hayata geçirilmesidir. Nitekim İslam belli bir zamana ve döneme mahsus olan değil, tüm zamanlara hitap eden bir dindir. Bu sebeple yeni gelişmeler karşısında fıkıh ilmi canlılık ve dinamizmini koruyarak çözüm üretmek durumundadır. Örneğin, çağımızda bilim ve teknoloji alanında pek çok yenilik yaşanmaktadır. Tıp, genetik, ziraat, ekonomi, iletişim gibi pek çok konuda yaşanan gelişmeler Müslümanların hayatını da doğrudan etkisi altına almış ve bunun neticesinde fetva konuları arasına birçok yeni mesele dâhil olmuştur. Organ nakli, estetik müdahaleler, suni tohumlama, genetik kopyalama, dijital paralar, hisse senedi, borsa gibi konular bunlardan bazılarıdır. Bu bakımdan din, hayatın tamamını kuşatmakta, tüm alanlarına ilişmektedir. İşte bu, pratik alanda fıkıh sayesinde gerçekleşmektedir. Nitekim İslam, insanı mükellef bir varlık olarak kabul etmektedir. Mükellefiyetler üzerine kurulu bir hayat ve varlık çizgisinde davranışlarımızın hükümleri de hassas bir nokta teşkil etmektedir. Mükellefin içerisinde bulunduğu hâlin bilgisine ve hükmüne vasıl olmasının yegâne yolu fıkıhtır. İster seferde ister hazarda, ister zaruret ister azimet hâlinde, ister hastalıkta ister sağlıkta; nerede, ne hâlde bulunursak bulunalım hayatın akışı içerisinde bireyin sergileyeceği hiçbir davranış şu sekiz hükmün kategorisi dışında değildir: farz, vacip, haram, mekruh, mübah, müstehap, sünnet, müfsit… O hâlde, dış dünyaya yansıyan tüm fiiller ve bunların hükümleri fıkhın inceleme alanı içerisindedir. Ve fıkıh, dinin hayatla bağlantısını kuran bir ilim olup hayatın bütün alanlarını ilgilendiren problemlerle ilgili bir çözüm önerisine sahiptir ve toplumsal düzenin hem sağlayıcısı hem sürdürücüsü hem de koruyucusu işlevini üstlenmiş durumdadır. Bu bakımdan, her bir Müslüman için gerekli olan ilmihâl düzeyindeki fıkıh bilgisini öğrenmek de farz-ı ayn hükmünde olmaktadır.

Fıkıh ile İslam hukuku aynı şeyler midir?

İslam hukuku kavramı, çoğu zaman fıkıh ile aynı şeymiş gibi algılansa da bunlar eşdeğer kavramlar değildir. Hukuk, insanların birbirleriyle münasebetlerinin zahirî yönlerine taalluk eden bir saha olmasına rağmen fıkıh ise hukuku içermekle birlikte sadece hukuktan müteşekkil olmayan bir alandır. Hukuk, kaynağı ve temel mantalitesi gereği hem sekülerdir hem de dar kapsamlıdır. Sekülerdir; çünkü uhrevi boyutu yoktur, yalnızca maddi suç ve ceza dengesi üzerine kuruludur. Dar kapsamlıdır; çünkü insanın dış dünya ile ilişkilerini toplumsal düzeyde tanzim etmeyi hedeflemektedir. Fıkıh ise insanın hem iç hem dış dünyasını inşa eder. Niyetten tutun, davranış ve fiillerin meydana gelme aşamasından sonuç hâsıl oluncaya dek devrededir.

Nurcan Solak

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]