NANKÖRLÜKTEN KAÇINMAK MÜMİN ÖZELLİĞİDİR
Kendi kullarından O na bir parça kılıp-yakıştırdılar. Doğrusu insan, açıkça bir nankördür. (Zuhruf Suresi, 15)
İman edenler, karşılarına çıkan tüm olayların, işittikleri tüm konuşmaların ve kendi yaptıkları tüm hareketlerin Rabbimizin belirlediği bir kader dahilinde gerçekleştiğini bilirler. Bu nedenle kendileri için her şeyde bir hayır yaratan Allah a tam teslim olurlar ve huzurlu, mutmain bir ruh hali içinde yaşarlar. Rabbimizin her şeyin üzerinde güç sahibi olduğunu ve bir yaprağın bile Allah ın dilemesi dışında düşmeyeceğini kesin bir bilgiyle bildikleri için, hayatları sırasında her an gösterdikleri ahlâk da iman ettikleri bu gerçek doğrultusundadır.
Dünya hayatı insan için bir denemedir. Bu nedenle iman edenler kendileri için belirlenen ömürleri boyunca Rabbimizin kendilerini imtihan ettiğini unutmazlar. Bu imtihanları sırasında en sakındıkları tavırlardan birisi, Kur an da bir çok ayet ile kötü bir ahlâk özelliği olarak tarif edilen nankörlüktür. Nankörlük, dinden uzak ve gaflet içinde olan insanlarda çok yaygın olan bir özelliktir. Bu kişiler Allah ın yarattığı kaderin hikmetlerini göremedikleri, basiret sahibi olmadıkları, Allah ın her zorlukla birlikte bir kolaylık yarattığını takdir edemedikleri ve Kur an ahlâkını yaşamak yerine büyüklenmeleri nedeniyle bu çirkin tavrı sergilerler.
İman edenler ise Kur an da bildirildiği gibi temiz akıl sahibidir ve Allah tan korkup sakındıkları için diğer insanlardan onları ayırt eden bir akla sahiptirler. Vicdanları her zaman açıktır ve bu şuurla her canlıyı alnından tutup denetleyen Rabbimizin kendileri için takdir ettiği kaderde, her detayın hikmetle yaratıldığını görebilirler. Allah tan gereği gibi korkup sakınmakla ve samimi bir teslimiyetle kazanılan bu akıl sayesinde Kuran ahlâkını yaşama konusunda çok güçlü bir şahsiyete sahip olurlar.
İşte müminlerin gerçek imanla kazandıkları bu güçlü şahsiyet Allah korkusuyla güçlenen, çok üstün bir ahlâktır. Allah tarih boyunca iman edenleri imtihanları gereği zorluklarla, hapis hayatıyla, alay ve incitici sözle, işkence ve zulümle, ölümle, açlık ve korkuyla, hastalıklarla denemiştir. Kendilerine isabet eden her olayda iman edenler Allah a karşı şükredici bir tavır sergilemişler, Allah ın kendilerine tarif ettiği güzel ahlâkı yaşamaktan vazgeçmemişlerdir. Rabbimize tevekkül edip sabretmişler, salih davranışlarını sürdürmüşler, ümitvar olmuşlar, Allah a yalvararak samimiyetle dua etmişler ve Rabbimizin izniyle çok üstün onurlu bir makama erişmişlerdir.
Gülay Pınarbaşı