Gönderen Konu: Hac İle Hayata cansuyu Katmak (Okunma sayısı 137 defa)

fanidunya NET · « : Temmuz 31, 2022, 07:57:12 ÖÖ »

Hac İle Hayata cansuyu Katmak

Hac; hayal, rüya, hasret, şevk, maşuktur. Her kula nasip olmaz Kâbe’yi ziyaret etmek. Her Müslüman’ın hayalini süsleyen, rüyasını unutulmaz yapan, hasret duyduğu, gönülden bağlandığı kutlu yolculuk… Hayallerinde yer vermeyen, rüyasına konu olmayan, gönülden hasret duymayan, kavuşma şevki olmayan yoktur herhâlde…

Hac; insanlığı birleştiren, huzur kaynağı, kışları sonlandırıp bahar havası oluşturan, tevhid inancının yaşandığı manevi iklimdir. Hac, birlik ve kardeşlik mefhumunun fikir hâlinden fiil hâline gelmesini temin eden bir ibadettir. Belli mekânlarda ve belli zamanlarda topluca yapılması zorunlu olan bu ibadet, Müslümanların birlik ve kardeşliğini sağlar. “Ben” duygusunu öldürüp “biz” hissiyatını vererek hayata can suyu katar. Her zaman/şartta birbirlerinin yanında ve arkasında olduklarını, birbirlerini desteklediklerini bütün insanlığa göstermiş olurlar.

“Ona yol bulabilenlerin Beytullah’ı haccetmesi Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır.” (Âl-i İmrân, 3/97) mealindeki ayetin inananlarda oluşturduğu inanç ile bağlılığın, her ırktan insanları bir araya getirdiği, güneşin ufka çıktığı en mübarek yerdir orası. Orada kılınan namaz, tutulan oruç, verilen sadaka, hayır, infak ve zekâtın değeri emsalsiz olduğu gibi aynı zamanda inananların birlik, beraberlik şuurunu sağlamlaştırır. Düşünelim, orada farklı ırk ve toplumlardan gelen kardeşlerimizle aynı safta kılacağımız namaz, onlarla beraber tutacağımız oruç ile sahur, iftar, yardımlaşmalarımız, bizlere neler kazandıracak; selamlaşma ile Müslümanlar arasındaki güveni nasıl tesis edecek? Bu şuura sahip bir inanan, din kardeşleri başta olmak üzere insanlara karşı olumsuz tavır ve davranışlarda bulunabilir mi?

Burada Malcolm X’in “Mekke’den Mektup”unda yazdıklarını hatırlamadan geçmemeliyiz. “İslam dünyasına geldim geleli on bir gün oluyor; o gün bu gündür de, gözleri maviler mavisi ve saçları sarılar sarısı ve tenleri beyazlar beyazı olan Müslüman kardeşlerle aynı yaratıcıya inandığımız için aynı tabaklardan yemekteyiz, aynı bardaktan içmekteyiz, aynı yataklarda (ya da aynı halılarda) uyumaktayız. Ve gene, ‘beyaz’ Müslümanların sözlerinde, davranışlarında, tutumlarında; Nijerya’dan, Sudan’dan, Gana’dan gelen Afrikalı siyah Müslümanların gösterdikleri samimiyetin aynısını bulmaktayım. Hepimiz de gerçekten ‘kardeş’ gibiyiz, çünkü bu insanların aynı ilaha yönelen inançları; kafalarındaki tüm ‘beyaz’ imajları, davranışlarındaki tüm ‘beyaz’ imajları, ruhlarındaki tüm ‘beyaz’ imajları silip atmıştır.”

Hz. Mevlana, “Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara. İster Hintli olsun ister Türk ister Arap. Şekline, rengine bakma, maksadı ne, ona bak.” diyerek işin özünü bize hatırlatmaktadır. Amaç işin künhüne vakıf olmaktır; dış görünüşe, şehrine, ülkesine ve ırkına takılmamaktır.

Amacımız çok kıymetli insanın gönül dünyasına ulaşmaktır. İnananlar, arkadaşlarının gönül dünyalarını incitmemeye gayret gösterirler. Bu hususta Yunus Emre’nin ibretlik şu sözü aklımızdan çıkmaz: "Ak sakallı pir koca/ Bilmez ki hali nice/ Emek vermesin hacca/ Bir gönül yıkar ise."

Dünyanın farklı yerlerinden gelen din kardeşlerimiz için yaptığımız her türlü salih amel, hakiki manada etkisini oluşturmakta, din kardeşliğini sağlamlaştırmaktadır. Her konuda birbirinin arkasında durup destekçisi olduğunu bütün insanlığa gösterecek şekilde ortaya koymaktadır. Önceden tanımadığın ama orada gördüğün, tanıdığın inanç birliği olan din kardeşimizle beraber ibadet etmek, hayır hasenatta bulunmak bizlere takvayı yaşama, tatma zevkini vermektedir. Diğer Müslümanlarla orada kurulan yakınlıklar, ayrılsak da bir daha görmesek de manen devam etmektedir. Bedenler bir olamasa da dualarımız her zaman bir olmaktadır. İşte bu, Allah’ın (c.c.) bizden, bütün inananlardan beklediği en yüce şuur, birliktedir. Günümüzde gelişen teknolojik imkânlarla yardımlaşma yolları farklılık gösterse de hiçbir zaman hacda olduğu gibi bedenen birlikte olmanın yerini doldurmayacak belki de birlikteliklerimiz dualarda kalacak. Hacda oluşan birliktelikler unutulmayacak, yıllar sürecek izler taşıyacak, görmese de nesiller arasında manevi birliğin oluşmasını sağlayacaktır. “Allah (c.c.), hem bedenen hem de manen bir olmayı bizlere nasip eylesin.” diye dua ederek Allah’a bağlanıp ümit beslemeliyiz/ümidimizi kaybetmemeliyiz.

Arife’nin Arafat’la buluşup ellerin dua için semaya açıldığı, neşeli bayram günlerinin yaşandığı, yardımlaşma ve hasenatın değerli olduğu, nefis ve bedendeki şeytanların taşlandığı, ruh ile zihnin kötü vasıflardan arındırıldığı, geçmişe sünger çekip hayata can suyuyla yeniden başlandığı günler yaşarız.

Zihinlerde yer edinen, kalpte şekillenen, ruhta canlanan, bedende yaşayan, topluma hayat veren, birlik ve beraberliğimizi sağlayıp koruyacak, geçmişimizi silip geleceğimizi cennete çevirecek haclar eda eden nice Müslümanlara selamlar olsun! Bizler de dua edilenlerden ve hacılardan olalım. Gönülleri incitenlerden değil, onaranlardan olalım.

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Hac İle Hayata cansuyu Katmak (Okunma sayısı 137 defa)

fanidunya NET

Hac İle Hayata cansuyu Katmak

BENZER KONULAR