EMANETLERİMİZ
Ebu Hureyre (r.a.)‘dan rivayete göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ben aranızda iki şey bırakıyorum. O ikisine sımsıkı sarıldığınız sürece asla sapmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Rasulünün Sünnetidir.”[1]
İslam dininin temel iki kaynağından birincisi Kur’an-ı Kerim, ikinci ise Hz. Peygamber Efendimiz (sav)’in sünnetidir. İslam ümmeti bunda ittifak etmiştir. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Ve biz sana kitabı ve hikmeti indirdik.”[2]“Evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın.”[3]“Onlara kitabı ve hikmeti öğreten...”[4]
Bu ayet-i kerimelerde ve başkalarında “kitap ”tan kasıt Kur’an-ı Kerim, “hikmet ”ten kasıt sünnettir.[5] Yani sünnet, Kur’an-ı Kerim’den başka bir kaynaktır.
Aynı şekilde Hz. Peygamber (sav)’den gelen rivayetlerde de bu iki kaynağın birbirinden farklı kaynaklar olduğu ifade edilmiştir. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur: “Ben aranızda iki şey bırakıyorum. O ikisine sımsıkı sarıldığınız sürece asla sapmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Rasulünün Sünneti.”[6]
Yine İbn Abbas (r.a.)‘ın rivayeti de bu doğrultudadır: “Aranızda öyle şeyler bırakıyorum ki, onlara sarıldığınız sürece ebediyyen sapmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin Sünneti...”[7]
Böylece Hz. Peygamber (sav) mushaflarda yazılı, kendisiyle tilavet olunan Kur’an-ı Kerim ile kendi sünnetinin farklı şeyler olduğunu belirtmiştir.
Muaz b. Cebel (r.a.)’ın rivayet ettiği hadiste belirtildiğine göre de Hz. Peygamber (sav) kendisini Yemen’e gönderdiğinde şöyle sormuştur: “Sana hüküm vermek üzere bir husus arz edildiğinde nasıl hükmedeceksin?” Muaz: “Allah’ın kitabı ile hükmederim” deyince, Hz. Peygamber (sav): “Eğer Allah’ın kitabında olmazsa?” diye sorunca, Muaz: “O halde Rasulullah’ın sünneti ile... ” demiştir.[8]
Burada Muaz (r.a.), sünneti Kur’an-ı Kerim’den ayrı bir kaynak olarak zikretmiş, Hz. Peygamber (sav) de onun bu ayırımını reddetmemiştir.
Sahabe-i Kiram ’ın (r.a) “sünnet” kavramını Kur’an-ı Kerim’in dışında Hz. Peygamber (sav)’den gelen rivayetler hakkında kullandıklarını görüyoruz. Onlar “Kur’an ve sünneti” farklı iki kaynak olarak görüyorlardı. Buna karşın; sonradan çıkan Haricilik, Kadiyanilik, Rafizilik gibi bir takım şaz fırkalar, “sünnetin başlı başına” kaynak olması hususunda ortaya bazı tutarsız şüpheler atmışlardır. Sadece Kitap ile yetinme gibi sapıkça bir düşünce geliştirmişlerdir. Düşüncelerini “Kur’an’ın her şeyi beyan etmiş olduğu” esası üzerine kurmakta ve sünnetin getirdiği hükümleri bir tarafa atmaktadırlar. Bu da onla¬rın, ehlisünnet yolundan ayrılmaları ve Kur'an'ı, iniş amacına uy¬mayacak şekilde tevil etmeleri gibi bir tutuma girme sonucunu do-ğurmuştur. Sünnetin delil olması noktasında da ölçü ve dengeli korumalıyız. Yani “Sünnet” İslam dininin kaynakları arasındadır. Fakat kaynak olma derecesi açısından Kur’an’ın önüne geçirmemeliyiz. İslam dininin ilk ve öncelikli kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. Sonra Hz. Peygamber (sav) Efendimizin sünnetidir.
----------------------------------------------------------------------------------------
[1] Muvatta, kader, 3
[2] en-Nisa, 4/113
[3] el-Ahzab, 33/34
[4] el-Bakara, 2/129
[5] bk. el-Lâlekaî, Şerhu Usuli İtikadi Ehli’s-Sünneti ve’l-Cemaati, I, 71
[6] Muvatta, kader, 3
[7] el-Hakim, el-Müstedrek, I, 93
[8] Ebu Davud, Akdiye, 11; Tirmizi, ahkam, 3