HANGİ İSLAM
Mekke’nin fetih günü Rasulullah(a.s), Kabe’nin avlusunda kendileri hakkında verilecek kararı endişe ile bekleyen hemşehrilerine dönerek:
“Şimdi benden ne bekliyorsunuz, size ne yapmamı umuyorsunuz?” diye sordu. Onlar utançtan başlarını yere eğerek:
“ İyilik umuyoruz. Sen asil bir kardeş ve soylu bir kardeşoğlusun.” dediler. Bunun üzerine, gönülleri fethetmeye en az Mekke’nin fethi kadar değer veren Rahmet Peygamberi’nin mübarek ağzından şu sözler döküldü:
“Ben size kardeşim Yusuf’un dediğini diyorum. Bugün size kınama ve ayıplama yoktur. Allah sizi affeder. Zira o merhametlilerin en merhametlisidir.”(12/92).
“Bugün hiçbiriniz aşağılanmayacaksınız. Haydi gidin hepiniz serbestsiniz.”
Bu sevgi, şefkat ve merhamet iklimine ne oldu?
Kur’an da anlatıldığı gibi Allah’a ve peygamberine ve diğer iman esaslarına hakkıyla iman edenler, mezhepleri, meşrepleri farklı olsa da din kardeşidirler. Daha dar sınırlar içerisinde oluşturulan cemaat ve tarikat kardeşliği de böyledir. Çünkü müminlerin yeryüzündeki hayatlarının anlamı, tevhid inancını hayata geçirmek, her tutum ve davranışında hak ve adaleti gözetmektir.
“Kendilerine hakikatin apaçık delilleri geldikten sonra parçalanıp birbirine düşen kimseler gibi olmayın”(3/105). İlahi fermana rağmen müslümanlar arasındaki tefrikanın, bölünmenin, düşmanlığın hatta birbirini boğazlamaya götüren kinin sebebi ne olabilir?
Din sosyolojisinin önemli bir ismi olarak bilinen Max Weber: “Sadece inancın insanları değil, insanların da inancı şekillendirdiğini” söyler. Ancak Kur’an indiği günkü berraklığıyla elimizde bulunduğuna göre müminlerin hayatlarında ve bilinçlerinde meydana gelen ve gelecek olan sapma, kayma ve hatta tahriflerden dolayı ümitsizliğe kapılmaya gerek yoktur.
İşte Rahmet Peygamberi’nden değişmez ölçüler ;
“Birbirine sevgi, merhamet ve şefkat bakımından müminlerin benzeri bir insan vücududur; bu vücudun bir organı hasta olursa diğer organlarda uykusuzluk ve ateşle ona katılırlar.”
“İki müminin ilişkisi, birbirine bağlanarak yapıyı ayakta tutan parçalar gibidir.”
İyi niyete hamledilebilir mi?
Dinlerini bölük pörçük ederek asıldan/özden uzaklaşarak yaşayan/yaşanabilir din yerine gösteriş müslümanlığına sarılanlar… Bütün bunları sözümona dini hizmet maksadıyla yaptıklarını zannedebilirler. Oysa hiçbir dini hizmet, dine yapılmış olan fenalığı mazur gösteremez.
O halde, dini şekillendirmek, kendimize uydurmak yerine dinin evrensel değerlerinin bizi şekillendirmesi ve yolumuzu aydınlatması temennisi ile…
Allah’ın selamı, rahmeti ve bağışı üzerimize olsun.