Gönderen Konu: Kalbin Ameli – İHLAS (Okunma sayısı 15 defa)

fanidunya NET · « : **Dün**, 08:33:06 ÖÖ »

Kalbin Ameli – İHLAS

قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللَّهَ لاَ يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَأَمْوَالِكُمْ، وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأَعْمَالِكُمْ.

“Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama O, sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.”
(Müslim, Birr, 33)

İhlas, bir işin sadece Allah rızası gözetilerek yapılmasını ifade eden bir terimdir. Başka bir ifadeyle Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmayı, insanların rızasını kazanmaya öncelemektir. Bazı âlimler ihlası, kişinin, kalbini Allah’tan başkasının muradını amaçlamaktan arındırması şeklinde de tanımlamışlardır.

Bir Müslümanın ihlaslı olması, onun ibadetlerinde ve günlük hayatında niyetlerinin samimi ve temiz olmasını gerektirir. Namaz ve oruç gibi ameller bedenle yapılan ibadetler olduğu gibi ihlas da kalp ile yapılan bir ibadettir.

İhlas, bir ameli ibadet kılan ana unsurdur. Namaz, oruç, zekât başta olmak üzere bütün ibadetler yalnızca Allah için yapıldığında makbul ve değerli olur.

İnsanların övgüsünü kazanma ve gösteriş amacıyla yapılan bir ibadetin ruhu eksik, sonucu ise hüsrandır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “Onlar, yalnız Allah’a kulluk etmek ve dini yalnız O’na has kılmakla emrolunmuşlardı.” (Beyyine, 98/5) buyrularak ihlasın ibadetteki mahiyeti dikkatlere sunulmuştur.

Bir amelin veya davranışın değerli olması, onun maddi değeri veya büyüklüğünden değil samimi bir niyetle yapılmasından kaynaklanır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) buyurduğu “Ameller niyetlere göredir.” (Buhari, Bed’ül-Vahy, 1) hadisi, amellerin değerini nerden aldığını gözler önüne sermektedir.

Yine, Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) buyurduğu “Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama O sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.” (Müslim, Birr, 33; İbn Mace, Zühd, 9) hadisi, ihlasın kalbin ameli olduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir. Hadiste de belirtildiği üzere Cenab-ı Hak, insanların dış görünüşüne veya sahip oldukları mal ve mülke bakmaz. O, insanların kalplerine ve niyetlerine bakar. Bu nedenle, amellerimizi değerli kılan ve anlamlı hâle getiren şey Allah’ın rızasıdır. Günümüzde ise maalesef insanlar, genellikle dış görünüş ve maddi başarılar üzerinden değerlendirilmektedir. Dış görünüş, dünya nimetleri ve menfaatleri, insanları aldatıcı bir rekabete sürükleyebilir. Ancak Cenab-ı Hakk’ın değerlendirmesi, bu yüzeysel değerlendirmelerin çok ötesindedir. O, kalpleri ve niyetleri görür; her bir amelin arkasında saklı olan asıl niyeti ve gayeyi bilir. İhlas, işte bu noktada devreye girer; bir işi sadece Allah rızası için yapmak. Nitekim bu hadis-i şerif de bize insanın değerinin, kalbinin arınmışlığı ve niyetinin samimiyeti ile ölçüldüğünü hatırlatır. Allah katında üstünlük, görünüşte ya da servette değil; takvada yani O’na karşı duyulan derin bağlılık ve ihlasta saklıdır. Rivayete göre Hz. İsa’nın (a.s.) şöyle dediği aktarılır: “Tabuta konduğu andan mezar başına gelinceye kadar Allah Teâlâ ölüye kırk soru sorar. Birincisinde şöyle der: Ey kulum! İnsanların baktıkları dış yüzünü senelerce temizledin durdun. Fakat benim baktığım iç dünyanı (neden) bir defa olsun temizlemedin!” (Gazali, Ebu Hamid, Ey Oğul, terc. Ahmet Serdaroğlu, DİB Yayınları, 2021, s.48)

Dünyevi kaygılardan, beklentilerden ve riyadan arındırılmış bir kalple yapılan amel ihlaslı olur. Bundan dolayı namaz kılarken, sadaka verirken, günlük işleri yaparken, diğer bir ifadeyle dinî ve dünyevi işlerin tamamında niyetin ihlas üzere olması yapılan işi Allah katında değerli kılmaktadır.
Bir Müslüman, yaptığı her işte murad-ı ilahiyi gaye edinmelidir. Bu, bireysel ibadetlerde olduğu kadar toplumsal faaliyetler için de geçerlidir.

İhlasın hâkim olduğu toplumlarda huzur ve barış egemen olur. Riyadan uzak, samimi bir niyetle yapılan işler ve beşerî münasebetler toplumun birbirine olan güvenini artırır, insanlar arasında güçlü bağlar oluşturur. Menfaat ve çıkar eksenli ilişkiler ise sürekli çatışan ve anlaşamayan huzursuz bir toplum meydana getirir.

Çağımızda özellikle dijitalleşen dünyada görünür olmak, takdir edilmek ve başarılarla övülmek bir hayli rağbet görmektedir. Ancak Cenab-ı Hakk’a karşı kendisini sorumlu hisseden kimse, bu tür dünyevi beklentilere kapılmadan Rabb’ine olan bağlılığını ihlasla göstermelidir. Zira asıl saadet, övgü ve takdir makamı ihlaslı kulların olacaktır. İhlasla yapılan az ve küçük bir iş, samimiyetsiz yapılan büyük işlerden daha tesirli olduğu gibi ebedî hayatta da sahibinin yüz akı olacaktır. İnsanın kalbi, dünya sevgisi ve nefsî arzulardan arındıkça ihlas o kalbi kaplamaya başlar. Bu, kolay ulaşılabilen bir seviye olmadığı için bir süreç ve sürekli bir mücadeleyi gerektirir. Kişi, yaptığı her işi Allah için yapmaya çalışmalı ve niyetini sürekli kontrol etmelidir.

Netice itibarıyla Allah Teâlâ’nın, kullarının dış görünüşlerine veya mallarına değil kalplerine ve yaptığı işlere baktığını hatırlamak, bizi ihlasa sevk eder. Zikredilen hadis-i şerif, amellerimizin gerçek değerinin yalnızca Rabb’imizin katında olduğunu bildirerek bizi samimiyete davet eder. Zira kalbimiz ve amellerimizle Rabb’imize döneceğimiz, mal ve evladın fayda sağlamayacağı o büyük günde, bizi gerçekten kurtaracak olan kalbimizin ameli ihlas ile yaptıklarımız olacaktır.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Kalbin Ameli – İHLAS (Okunma sayısı 15 defa)

fanidunya NET

Kalbin Ameli – İHLAS

BENZER KONULAR