* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İbadetler ve Ameller ile Arınma - Temizlenme  (Okunma sayısı 1622 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7234
İbadetler ve Ameller ile Arınma - Temizlenme
« : Ekim 05, 2024, 07:52:32 ÖÖ »


İbadetler ve Ameller ile Arınma - Temizlenme

Hilkati “temizlik”

üzere olan Âdemoğlu, yaratıcısının kendisine peşin, zahmetsiz ve paha
biçilemez bir şekilde sunduğu fıtrat, vicdan, akıl gibi melekeler ile
mücehhez kılınmıştır. Bu melekeler hiç şüphesiz onun şu imtihan
dünyasında hem bu imtihandan arınarak çıkmasına yardımcı olacak unsurlar
bütünü hem de ayette de ifadesini bulduğu şekliyle (Ahzab, 72,59)
(Haşr, 21) büyük emanetin omuzlara yüklenmesine netice vermiş vebal
(mesuliyet) vasıtasıdırlar. Öyledir; zira “her nimetin bir mesuliyeti
vardır.”  Tekasür, 8 Nimet Külfet dengesi). İnsanoğlu, taşıdığı her
emanetin ve nimetin olduğu gibi beden ve ruhun da gıdalanması ve
arınması mesuliyetini taşımaktadır. Ve esasen insanın arınması daha
gıdalanmasıyla başlamakta; gıda yönünden temiz olması da neticede
beklenen ve hedeflenen arınmayı mümkün kılmaktadır. Beden Ve Ruhun Gıdalanması Esasen.

İslam’da madde-mana ve ruh-beden arasında  çok keskin bir ayrım
görülmemektedir. Hatta M. İkbal’in ifadesiyle “madde zaman ve mekân
içerisinde kendi farkına varan manadır.” Bu sebepten ruhun-mananın
gıdalanmasını bedenin-maddenin gıdalanmasından ayrı değerlendirmek
hatalı olacaktır. Zira bu ikisi her alanda olduğu gibi gıdalanma
alanında da mutlak bir etkileşim içerisindedir. Zira beden temizliği
salt el yıkamakla başlayıp bedeni yıkamakla biten bir ameliye değildir.

Öyle değil midir ki kişinin yediği, ibadetlerinde ihlâs ve huşuya,
dualarında icabete, hayatında takvaya, evlatları hususunda  salihliğe,
ailesinde huzura, toplumda refaha etki etmektedir!

Helal gıdalanma hususunda Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda mükerreren görmekteyiz ki
Kitab’ımız inananlara hatta tüm insanlara “helal ve temiz” bir yol
emretmektedir. “Ey insanlar yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz
olanlarından yiyin.” (Bakara, 168 ayr bkz: 87, 88, 93, 6; En’am, 118 119
vd). Yine Kitabımızın beyanına göre uykularında 309 yıl kalan Ashabı
Kehf’in uyandıktan sonra karınlarını doyurmak için çarşıdan alacakları
yiyeceklerin, temiz (helal) olmasına gösterdikleri ihtimam dikkate
şayandır. (Kehf, 19). Netice olarak anlaşılmaktadır ki Âdemoğlunun
kendisi sebebiyle cennetten çıkarıldığını söyleyebileceğimiz (Bakara,
35) “haram gıda imtihanı”, onun temizlenip o asli vatanına tekrar
girebilmesi için aşması gereken bir vakıadır. Zira kul bu şekilde
midesini olduğu gibi ruhunu, zihnini, kalbini de arındırarak, yalnız
temizlerin girebildiği asıl vatanına dönebilecektir.

Üzerimizdeki Kirler ve Arınma Öyle görünmektedir ki insanoğlu bir imtihan gereği onu kendine çekecek bir
yığın günah unsuruyla kuşatılmıştır. Ve bu cazibe merkezleri kişiyi
kendisine çekebildiği ölçüde kirletmekte, maddi ve manevi olarak
lekelemektedir. Öyle ki bu durum onun kalbinin kasvet bağlamasına,
tamamen kararmasına kadar gidebilmektedir, “Hayır, onların kalpleri,
yaptıkları (kötülükler )ile pas tutmuştur.” Ve bunun son haddi kalbin
hidayete dönemeyecek şekilde kirlenmesidir (Allah’a Sığınırız).

Hakikat budur ki “cehennem nefsin sevdiği şeylerle, cennet ise nefsin
hoşlanmadığı şeylerle çevrilmiştir.” Bu, dünya serüvenimizin manası olan
“imtihanın” bir gereğidir. Bununla beraber,  elbette bu imtihanı
kazanabilme imkânı ve yolları da bize gösterilmiştir. Zira yaratıcımız
bizleri bu imtihanı kazanıp cennetine girmeye çağırmaktadır. (Bakara,
221). Elbette bunun yolu önce de ifade edildiği üzere sadece temizlerin
girebildiği cennete layık hale gelecek şekilde temizlenmek, arınmaktır.

Niçin Arınamıyoruz? Önce hastalığı teşhis ile başlamalıyız ki ona göre bir tedavi
uygulayabilelim, ilaç kullanabilelim. Biz Müslümanların Rabbimize
yakınlaşmamıza ve cennet yoluna girmemize engel teşkil eden haller
arınmamızın da manileridir. Bunlar önümüze bazen bariz bir günah olarak
çıkar. Bazen de bu imtihan aracı gizli bir makamdır, bazen çocuklarımız,
bazen eşimiz, işimiz, bazen de okulumuz yahut sevdiklerimizdir…

Elimizdeki  nimetlerin sayısınca çoğaltabileceğimiz bu engeller aslında
bizim için birer fırsattır da. Zira biz bunları Allah-u Teâlâ’nın emir
ve yasakları doğrultusunda değerlendirirsek bizleri Allah’ın sevgisine
ve rahmetine yaklaştıracak birer vasıta, cennetine taşıyacak bir
buraktırlar. Zira Müslüman günahtan kaçınırken de Allah’tan korktuğu
için ona olan saygısından dolayı kaçınmaktadır. İşgal ettiğimiz
makamımız insanlara efendi değil hizmetkâr olmak için kullanıldığında
-Hz. Ömer misali- inşallah bizleri dünya ve ahiretin kazananları
kılacaktır. Eşimiz ve çocuklarımız ile İslam üzere yaşacak bir aile
kurup çocuklarımızı Allah yolunun fedaileri, eşimizi de onların
terbiyecisi olarak görürsek eş ve çocuk imtihanını da fırsata
dönüştürmüş olacağız. Ailemizi böylece cennet bahçesine çevirmiş oluruz.
Yine bunun gibi işimizi de helal rızık temini ve Allah yolunda kazanıp
harcama aracı olarak kullandığımızda bir rahmet ve huzur vesilesi
olacaktır.

Misalleri çeşitlendirmek mümkündür ama burada durup
düşünmek lazım; her biri birer fırsat olan bu imtihan unsurlarına karşı
bizleri arındıracak tutum içerisinde miyiz? Günümüz fitne ortamında bu
soruya evet cevabını verme zorluğu ortadadır. Lakin bunların konuluş
gayeleri de fitne yani imtihan vesilesi olmaları değil midir? Öyleyse
işin bizzat kendi mantığı ve bizlere verilen irade bu mazeretleri de
geçersiz kılmaktadır. Zira “Allah hiçbir nefse gücünün üzerinde bir  yük
yüklemez.” (Bakara, 286).

Başlıktaki soruya dönecek olursak, “NİÇİN ARINAMIYORUZ?”un cevabına buradan varabiliriz. Arınamıyoruz çünkü
bizlere dünya nimeti, beden rızkı, geçim vesilesi… olarak sunulan bu
fırsatları konuluş hikmetlerinin tersine birer şer vasıtası olarak
kullanıyoruz. Bu da beraberinde kirlenmeyi, daha çok kirlenmeyi
getiriyor.

  Mesela paramız ve malımız; parayı geçimimizi helal
yoldan sağlamanın ve Allah yolunda fedakârlığın bir aracı görmek yerine,
sürekli fazlasını kazanıp biriktireceğimiz malımızı haram helal
olmasına bakmadan kendisiyle istikbalimizi güya garanti altına
alacağımız bir gaye telakki edebiliyoruz. Birbiri üzerine yığdığımız mal
sevgimizin bir kınanma sebebi olduğunu hiç düşündük mü acaba?
 
Sonra ailemiz bizi kirletebiliyor; eşimiz ve evladımız kendileriyle daha
dünyada iken cennet saadetini soluklayacağımız birer hayır vesilesi,
göz nuru olabilecekken -ki bu da ancak hakkın rızasına uygun bir aile
ortamı kurmakla mümkündür- bizler onları hayatımızın asıl maksadı haline
dönüştürüp gizli şirk unsuruna dönüştürebiliyoruz. Ve pek tabii
günahlar da bizleri kirletiyor; zira haddi zatında bir “şerr“ olan bu
unsurlar, esasen kendilerinden “Allah korkusu” ile kaçınarak takvaya
erebileceğimiz rıza-i ilahiye kavuşabileceğimiz vesileler iken bizler
bunları sürekli üzerine gidilip gündemde tutulması gerek maddelermiş
gibi görebiliyoruz. Ve bu iş o halde varıyor ki haramlar bir Müslüman’ın
hayatında sıradan bir durum olarak beliriveriyor. Namazlar terk
ediliyor, camiler terk ediliyor, zinalar çoğalıyor, faizler umursanmıyor
bile. Gasplar, hırsızlıklar, rüşvetler, hatta adam öldürmeler…

Kendilerinden kaçınmamız halinde arınarak hayra, takvaya, ereceğimiz
günahlar normalleştikçe beden ve ruhumuzu kalp ve nefsimizi kirletiyor,
hayatımızı karartıyor. “Şeytan, içki ve kumarla ancak aranıza düşmanlık
sokmak, Allah’ı anmaktan ve namazdan alı koymak ister. Artık vazgeçmiyor
musunuz?” (Maide, 91).

Arınma Yolları / Nasıl Arınabiliriz?

Her günah terk edilmesi halinde temizliğe, işlenmesi halinde ise kirlenmeye
bir yoldur. Ve elbette her birinden kaçınmak gerekir. Bize bir
fitne/imtihan alanı olarak seçilen bu dünyada ve içinde yaşadığımız bu
toplumda bunu başarabilmek için hem “sıkı bir irade” ye hem de “ciddi ve
sağlam arınma vesileleri”ne ihtiyacımız vardır. Bu noktada irade en
başta gelen husustur. Zaten arınma vesilelerine sarılabilmemiz de
irademizi doğru kullanmamızla mümkün olabilir. Ancak burada gözden
kaçırılmaması gereken pek mühim bir nokta bu iradenin Allah’ın izni ve
yardımı ile gerçekleşeceğidir. Arınma vesileleri ise başta “tevbe” ve
“ibadetler” olmak üzere salih amellerdir.

Allah-u Teâlâ’nın şeytana ve günaha karşı, kullarından “akıl sahibi” olanlara en büyük ihsanından
biri de iradedir. Çünkü irade, akıl sahibi varlıklara teklif edilen
dinin uyulabilir ve uygulanabilir olmasını mümkün kılan en mühim
husustur. Yokluğu teklifin de yokluğu demektir. Mesela irade olmayan
deliler mükellef de değildir. İnsanları Allah-u Teâlâ’nın muhatabı olma
şerefine ulaştıran irade ve akıl aynı zamanda bizi pisliklerden
temizleyecek unsurların da başında gelmektedir. Çünkü diğer temizlenme
vasıtalarını da ancak bunlar olunca kullanabilir. Akıllarını güzelce
kullanmayanları o pislik içinde bırakır. İrademizi yüce Mevla’mızın ‘’Ey
iman edenler! Allah’a içtenlikle tevbe edin’’ buyruğuna uygun şekilde
kullanıp amel ve ibadetlerle temizlenen nefis elbette kurtuluşa
erecektir. “Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp
kirleten de ziyana uğramıştır.” (Şems, 9-10).

Arınma Yolunda En Etkili Araçlarımız: İbadet ve Ameller İki
büyük cevher akıl ve iradeyi hakkıyla kullanıp nefislerine söz geçiren,
böylece ibadet ve amellerine sabitkadem devam eden kullar, arınma
yolunun en süratli ve bereketli merhalesindedirler. Zira şu hayatın
ayartıcı cazibesi ile nefsin kötülüğü emredici kıskacı arasında sürekli
şeytani pisliklerin, dünyevi kirlerin ve maddi manevi lekelerin
kaçınılmaz tehlikesi altında bizler, bu menfi halleri ve bunların
tesirlerini en kolay çabuk ve etkili şekilde ibadetler  ve ameli saliha
ile temizleyebiliriz.

Günün Her Vaktine Kendisiyle Arındığımız Namaz.

Kelime-i şehadetin bizleri küfrün tüm pisliklerinden temizleyen, köklü arındırma
değişiminin hemen ardından gelen namaz, şirk unsurlarından
arınabilmenin yegâne vasıtasıdır.

Peygamberimizin dinin direği dediği beş vakit namaz, ibadetlerin de başında gelmesi hasebiyle hususen
manevi anlamda en etkili temizlenme aracımızdır. Zira namaz baştanbaşa
bir muhasebe imkânıdır. Kişi hayatının bir bölümünde yaptığı iyi kötü
bütün işlerin, hesabını içinde bulunduğu vaktin namazını kılarken
yapmakta, rabbi ile bir dahaki buluşmasına daha salih davranışlar, daha
temiz bir gönül içinde çıkmanın gayreti içine girmektedir. Esasen
namazın arınma açısından bir hikmeti de budur. “Muhakkak ki namaz insanı
hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” (Ankebut, 45). Peygamberimiz bu
temizlenmenin kapsamını şu benzetmeyle ne de güzel anlatmaktadır: “Beş
vakit namaz, birinizin kapısı önünden coşkun akan ve içinde her gün beş
kez yıkandığı nehire benzer.” Üstelik daha namazın öncesinden yani
abdestle başlayan bir arınma süreci vardır ki bu da abdestle yıkanan
azaların günahlarının bu yıkamalar esnasında dökülmesi
gerçekleşmektedir. Bunların da fevkinde namazın şirkten koruyan
(temizleyen) yönü ise en mühim hususiyetlerdendir. “Namaz kılın da
müşriklerden olmayın!’’ (Rum, 31)

Dünyada Şerlere, Ahirette Azaba Kalkan Olan Oruç Orucun
Arapça aslı savm/sıyam olup ‘’tutmak, engellemek’’ demektir. Tabii
insan yemeyi içmeyi bırakıp, orucu tutarken oruç da onu kötülüklerden
cehenneme götürecek davranışlardan tutar alıkoyar. Zira malumdur ki oruç
sadece insanın yemeyi içmeyi terk edip aç susuz kalması değildir. Aynı
zamanda ruhumuzu/maneviyatımızı haramlarla kirletecek her davranışı da
terk etmektir. Gözü haramdan, dili gıybetten, yalandan zihni çirkin
düşüncelerden alıkoyar. Yalana ve yalancılıkla iş yapmayı terk etmeyenin
orucuna Allah’ın ihtiyacı yoktur. Allah böyle bir oruca kıymet vermez.

Zaten orucun bir maksadı da kişiyi takva haline eriştirebilmektir. “Ey
iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi korunasınız diye
oruç size de farz kılındı.” (Bakara, 183)

Malımızla Beraber Canımızı ve Hayatımızı da Arındıran İbadetlerimiz, Zekât/Sadaka
Kelime anlamı itibariyle bile temizliği ifade eden zekât, maldan vererek
kalbî, vicdani bir arınma durumunu ifade eder. Evet, zekât ’temizlik
artma, çoğalma anlamına gelmektedir ve bir ağacın fazlalıklarının
budanması ile daha da gürleşmesi gibi maldaki fazla zararlı ve fazla
kirli kısmın alınması ile artmasını ifade etmektedir.

Kitabımız bizlere “Onların mallarından zekât al ki onları temizlesin.” (Tevbe,
103) diyerek temizliğin bir yolunun da mali ibadetler olduğunu
göstermektedir.

Zekât temizliktir; çünkü vereni maldaki fakir hakkından arındırıp temizlediği gibi günahından da arındırır. Ayrıca
zenginin malı üzerinde oluşabilecek bir kıskançlığa da mani olarak mal
sahibini de güvenceye almakta, böyle cemiyette oluşacak anarşi tarzı bir
kirlenmenin de önüne geçmektedir. Bu da toplumda huzur ve sükûnetin
maddi manevi temizlik ortamı sağlamaktadır. Bu nokta kitabımızdaki şu
ayetle dikkat çekmek yerinde olacaktır:  “Allah ribayı (faizi) mahveder
sadakayı ise artırır.” (Bakara, 276).

Bir Ömrü Kirinden Arındıran Hacc Bütün bu paha biçilemez  fırsatları bize sunan ibadetlerimiz daha ziyade
belli zaman dilimlerindeki hatalarımızı günahlarımızı temizlemeye
yöneliktir. Namaz “günlük”  olarak 5 kez, zekât “yıllık” olarak bir kez,
oruç yıllık olarak “bir aylık süreçte” vs. bununla beraber her birinde
bir temizlik alanı vardır. Tabii olarak tüm insanlığın bir de “bir bütün
olarak” temizlenmeye ihtiyaçları vardır ki bu bir koca ömrün semeresi
olan “Hacc” ile mümkün olabilir. Zira kitabımızda “Allah’ın insanlar
üzerinde ki hakkı” olarak anlatılan Hacc’ın (Al-i İmran, 97) temizlik
yönü peygamberimizin dilinde şöyle makes buluyor: “Kim hacc eder de bu
esnada çirkin söz ve günahtan kaçınırsa anasının kendini doğurduğu güne döner.”

İçerisinde bütün bir ömrün provasının yapıldığı en kapsamlı
ibadetlerden Hacc aynı zamanda adeta bir ömre bedel olmakta bir büyük
hayat serüveninin  izdüşümü hüviyeti taşımakta doğumla ölüm arısında ki
bir serüvenin hakka “arzuhali” olması asabiyle temizlik açısından
sergüzeşt-i  hayatımızın zirvesi/nihayeti mahiyetini arz etmektedir.
Gözleri Haramdan Kirletmekten Korumak İçin Tesettür Kur’an’da.

“Mü’min kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını
korusunlar (yüz el gibi) görünen kısımlar müstesna ziynetlerinin
açmasınlar başörtülerini de yakalarının üzerine koysunlar.” (Nur, 31)

şeklinde emredilen “tesettür/hicab” bir önceki ayette geçtiği üzere
“Mü’min erkekleri de ilgilendiren bir ameldir.” Çünkü tatbikiyle iki
tarafı da günahtan koruyacak böylece daha başlamadan kirlenmeyi
önleyecek bir temizlik aracıdır. Zira her günah/haram bir kir ve lekedir
bundan kaçınmak ise bunların temizliğidir.

Tesettür/hicab emrinin hikmetini kitabımızın “Zinaya yaklaşmayın” (İsra, 32) yasağını
düşündüğümüzde daha iyi anlarız. Zira insanların hususen kadınlığın
fıtratına konan örtünmeyi terk etmeyi aynı zamanda şehvetleri tahrik ve
zinayı teşvik etmekte bu da sadece zina edenlerin değil nesillerin,
cemiyetlerin, nihayetinde bir insanlığın kirlenmesine sebep olmaktadır.

Bunu yukarıdaki ayetin devamından da anlayabiliriz. Çünkü o son derece
çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.

Nefislerin, Nesillerin, Akılların, Namusların, Toplumun ve Bütün Bir İnsanlığın Temizliği Evlilik Her
insanın fıtratından getirdiği temizliğinin yine en fıtri şekilde
üzerinde hassasiyetle duran dinimiz bunu en güzel şekilde gerçekleşmesi
için evliliği “Sizden bekâr olanları evlendirin” diyerek teşvik etmiş,
değişik ayetlerde diğer konuların üzerinde durduğu kadar evliliğin
üzerinde durmuştur (Bkz: Nisa: 3,  4, 19, 28, 34, 35, 128, 130, Maide:
5, 24, Nur: 32, 33)

İslam topluluğunun selametini ve ümmetin
istikametini evlilik ve aile üzerine kuran dinimiz aynı zamanda bunların
korunması için gereken tedbirleri de alınmıştır. Dikkat edilirse
İslam’ın ve ümmetin düşmanlarının yıkmak için en çok çalıştığı değerimiz
de yine ailedir. Kadını ‘Çocuk doğuran, besleyip büyüten, analık yapan,
kocasına itaat eden, evin içinde kalmaktan sıkılmayan, gözü dışarıda
olmayan, ümmet ve insanlık için mücahid ve mücahideler yetiştiren biri
olmaktan çıkarıp, erkekler gibi çalışan, sürekli bir ekonomik
bağımsızlık ve kendi ayakları üzerinde durma saplantılarının teşnesi,
okuyup çalışıp para kazanan bir tüketim unsuru, nesne‘ haline getirerek
yapmaya çalışıyorlar. Ve bunda da, bu ayetlere rağmen basiretsiz
davranan Müslümanlar sayesinde başarılı oluyorlar ve ümmeti, insanlığı
kirletiyorlar ne yazık ki…

Müslümanlar olarak evlilikte acele edilme
emrine uymuyoruz ve yine onun uygun gördüğümüz bir talip olduğunda
“kızınızı onunla evlendiriniz, yoksa bozgun çıkar!” ikazını kulak ardı
ediyorsak, bu bozulmada bizim de payımız var demektir(Allah’a
sığınırız). Unutmayalım ki Rabbimiz bizi, ev geçindirmekten mesul
olmayan  kızımızı üniversitelere göndermediğimiz, iş sahibi yapmadığımız
için mesul tutmayacak. Ama evliliğini geciktirip, bozguna ve kirlenmeye
sebep olmamızdan hesaba çekecektir vesselâm.

İşte bu açıdan bakıldığında evlilik en iyi temiz kalma ve arınma yollarının başında
gelen amellerdendir. Ve temiz kalma şartlarındandır.

Modern Dünyanın Pis Tuzaklarından Kurtulabilmemizin En Kuvvetli Aracı Cihad
Bugün topyekûn bir insanlık olarak, modernizmin karanlık ağlarında sürekli
kirlenmekteyiz. Modernizm bizim gözümüzü, gönlümüzü, zihnimizi,
ruhumuzu… velhasıl hayatımızın tüm hatlarını kirletmektedir. Bunu
yaparken de öncelikle Müslümanların dini gayretlerini kıracak her silahı
kullanmaktadırlar. Çünkü dini gayretlerimiz bizi bu kirlerden
arındıracak yegâne tutanağımızdır. “Hep bir Allah’ın ipine sarılın.”
(Âl-i İmran, 103). Bu gayretlerimizin başında ise ‘Cihad’ gelmektedir.
Cihad, ümmetin zincirlerini kırabilmesinin yegâne yoludur.

Sekülerizm, ümmetin dünya algısını; kapitalizm, iktisadi anlayışını; laisizm, dini
alan fikrini; modernizm de bir bütün olarak hayat tarzını esir almışken,
cihad bu kirlerden kurtulmanın en kârlı ticareti olarak bize
sunulmaktadır. “Ey iman edenler! Sizi gayet acı bir azaptan kurtaracak,
üstelik size çok kârlı bir ticaret sağlayacak bir iş bildireyim mi?

Allah’a ve rasulüne inanın. Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla
cihad edin…” (Sâf, 10-11 Ayrıca bkz.:  Nîsa, 95-96, Tevbe, 111)

Bir Arınma Seferberliği Fikriyâtı: Ya Yeni Hal Ya İzmihlal Bir
yazıya sığmayacak kadar geniş bir mevzu olan, temizlik  ve arınma
görüldüğü üzere; dinimiz açısından da pek çok yoldan da mümkündür.

Bunlardan bir kısmı yukarıda saydığımız, herkes için geçerli ve gerekli
ibadet ameller olduğu gibi, bir kısmı da kişinin hususi gayretlerle
yerine getireceği ameller ile olmaktadır. Deniz köpüğü kadar da olsa
günahların silinmesine vesile olan tesbihat, karşılığı 700 katına kadar
çıkan sadaka, her biri birer sadaka sayılan tebessüm, güzel söz, zarar
veren şeyleri yoldan kaldırmak, insanlara yol tarif etmek, her türlü
iyilik… Yani bizi, sadakatsizlikten arındıracak her davranış bu
nevidendir. Ve her biri elzemdir. Şu ayartıcı dünyanın fitne ateşinde
yanıp kavrulmamamız için bize gösterilen İslami ve fıtri yol her selim
aklın anlayabileceği nitelikte bir arınma fırsatıdır. Öyleyse sürekli
kirli kalmak için bir maruzatımız olamaz. Bu fırsatları kullanıp
temizlenmek ve temiz bir hayat ve dünya ikame etmek için cihad etmek bu
temiz dinin sahibinin bizlere emridir. Aksi takdirde bu pisliklerin
içinde boğulmamız mümkündür.

“Geldiği zaman içimizden, sadece zalimlere isabet etmeyecek (hepinizi içimize alacak) bir fitneden
sakının, korkun!”  (Enfal, 25)

------------------------------------------------------------------------------------------------

1.   R. Salihin,Işık Yay. 2008 S; 157)

2.   A.g.e; S: 377

3.   A.g.e; S: 382

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:00:00 ÖÖ]


Muallim - Öğretmen - Peygamber Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:54:03 ÖÖ]


Dar Günlerin Adamı Hz. Osman Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 11:18:19 ÖÖ]


İhlas ve Samimiyet Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 11:13:16 ÖÖ]


Zekat İslam’ın Köprüsüdür Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 11:09:53 ÖÖ]


Kurtuluş İslâm’dadır Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 10:58:52 ÖÖ]


Tevhid ve İstikâmet Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 10:55:38 ÖÖ]