* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Uhud şehidi Abdullah Bin Cahş’ın Duası  (Okunma sayısı 175 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Uhud şehidi Abdullah Bin Cahş’ın Duası
« : Temmuz 29, 2020, 04:31:01 ÖÖ »
Uhud şehidi Abdullah Bin Cahş’ın Duası

Savaşın sonuna doğru Abdullah bin Cahş, Ebûl Hakem isminde bir müşrikin attığı oklarla arzu ettiği şehâdete kavuştu...
 
Eshâb-ı kiramdan Abdullah bin Cahş hazretleri, Resûlullahın halası Ümeyme ile Cahş’ın oğludur. Zevcât-ı tâhirâttan Zeyneb binti Cahş’ın kardeşidir. Habeşistan'a iki kere hicret etti. Birkaç kere ordu kumandanı yapıldı. Hazret-i Ebû Bekir’in vasıtasıyla, kelime-i şehâdet getirerek, ilk Müslümanlardan olmak şerefine kavuşmuştu... Resûlullah efendimizin şehitler için verdiği müjdeleri duyarak, hep şehit olmaya can atar, harplerde hep en önde kahramanca çarpışırdı...

Cennetle müjdelenen Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Uhud Harbi'nde Hazret-i Abdullah bin Cahş ile arasında geçen konuşmayı şöyle anlatıyor:

Uhud’da, savaşın çok şiddetli devam ettiği bir andı.
Abdullah bin Cahş yanıma sokuldu, elimden tuttu ve beni bir kayanın dibine çekti. Bana şunları söyledi:

“Şimdi burada sen dua et, ben 'âmin' diyeyim. Sonra ben duâ edeyim, sen de 'âmin' de!” Ben de "Peki!.." dedim ve şöyle dua ettim:

“Allahım, bana çok kuvvetli ve çetin kâfirleri gönder. Onlarla kıyasıya vuruşayım. Hepsini öldüreyim. Gâzi olarak, geri döneyim.”

Abdullah bin Cahş benim yaptığım bu duaya, bütün kalbiyle "âmin" dedi. Sonra kendisi şöyle dua etmeye başladı:

“Allahım, bana zorlu kâfirler gönder, kıyasıya onlarla vuruşayım. Cihâdın hakkını vereyim. Hepsini öldüreyim. En sonunda bir tanesi de beni şehit etsin!..”
Gönlüm böyle bir duâya "âmin" demek arzu etmiyordu. Fakat, o istediği ve önceden söz verdiğim için mecbûren "âmin" dedim. Daha sonra, kılıçlarımızı çektik, savaşa devam ettik... İkimiz de önümüze geleni öldürüyorduk.

O, son derece bahadırlar gibi  harp ediyor, düşman saflarını tarumar ediyordu. Düşmana hamle üstüne hamle ediyor, şehit olmak için derin bir iştiyakla hücûmlarını tazeliyordu. "Allah, Allah!.." diye çarpışırken kılıcı kırıldı. O anda sevgili Peygamberimiz, ona bir hurma dalı uzatarak, savaşa devam etmesini buyurdu. Bu dal bir mucize olarak kılıç oldu ve önüne geleni kesmeye başladı. Birçok düşmanı öldürdü...

Savaşın sonuna doğru Abdullah bin Cahş, Ebûl Hakem isminde bir müşrikin attığı oklarla arzu ettiği şehâdete kavuştu...

Muharebe bittikten sonra, Abdullah bin Cahş’ı şehit edilmiş bulan Hazret-i Sa’d, durumu ve onun yaptığı duayı Peygamber efendimize anlattı. Resûlullah efendimiz de, onun duasının kabul edildiğini ve bu dünyada istediğine kavuştuğunu, âhirette de istediğine kavuşacağının anlaşıldığını bildirdi. Hazret-i Abdullah bin Cahş’ı ve dayısı "Seyyidüşşühedâ" yani, "Şehitlerin Efendisi" Hazret-i Hamza’yı aynı kabre defnettiler.
Abdullah bin Cahş hazretleri, Müslüman olduğu yıllarda, kâfirler kendisine her türlü ezâ ve cefâyı yapmışlardı.

Peygamber Efendimiz, kendisi için şöyle buyurmuştu: (Açlığa ve susuzluğa en çok dayanan ve katlananınızdır.)

Hasan Yavaş.