Yalan Söylenecek Yer ve Zaman Varmıdır
"Başkasına karşı yaptığı kusuru, gönlünü kırmamak için ondan saklayıp inkâr etmek için yalan söylemek caizdir."
"Birgivî Vasiyetnamesi"nde diyor ki: Yalan söylemekten kaçınmalıdır. Kasıtlı olmazsa, affı umulur. Fakat bir kimse kasıtla, yani bile bile yalan söylese, kati haram olup büyük bir günahtır. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki: (Yalan, üç yerde caiz olur: Birincisi harpte [her zaman din düşmanlarının zararından korunmak veya Müslümanları korumak için], ikincisi, iki Müslümanı barıştırmak için, birinden diğerine iyi lâf getirmek. Üçüncüsü, zevcelerini idare etmek için.)
Dinimizde bazı yerlerde ve zamanlarda yalan söylemeye izin verilmiştir. Şöyle ki;
1- Bir zararı ve fesadı gidermek için olursa, yalan söylemekte izin vardır. İki mümin arasında düşmanlık, dargınlık olsa, aralarını bulmak, düşmanlıklarını gidermek için yalan söylemek câizdir.
2- İslâmın düşmanları olan kâfirlerle savaşırken, onların zararlarından müminleri korumak için, onları yenmek ve öldürmek için, onlara yalan söylemek câizdir. Nitekim hadîs-i şerîfte, (Harp hîledir) buyuruldu.
3- Bir kimseden zâlimin zulmünü kaldırmak için, bir Müslümanın bulunduğu yeri, malını, günahını saklamak için yalan söylemek caizdir. Bu ise, ölmemek için leş yemeye benzer.
4- Yenmiş bir hakkı elde etmek için yalan söylemek câizdir.
5- Bâliğa olduğu zaman muhayyer olan bir kadının, nikâhı feshetmek ve küfvü/dengi olmayan adamdan ayrılmak için yalan söylemesi câizdir
6- Gece bâliğa olmuş iken, utancından şimdi bâliğa oldum diyerek yalan söylemek caizdir.
7- Kimseye zararı yoksa, bir başkasının sırrını gizlemek ve inkâr etmek için yalan söylemek caizdir.
8- Kendi günahını inkâr etmek için yalan söylemek caizdir. Çünkü günahı inkâr tevbe olup, günahını insanlara söylemek ise mücâheredir. Yani âdeta onunla övünmek olup, bu câiz değildir
9- Başkasına karşı yaptığı kusuru, gönlünü kırmamak için ondan saklayıp inkâr etmek için yalan söylemek caizdir.
Bu sayılan yerlerde câiz olan yalan, mecazlı, kinayeli, yani birkaç mânâlı sözler kullanıp, kendi kastettiği mânâ, muhatabının anladığından ayrı olan kelimelerle olmalıdır.
Meselâ, dün yemiş olduğun yemeği kastedip, yemeğe çağrıldığın zaman, ben yedim desen câizdir. Bir kimse evinde iken, sana nerede olduğunu sorsalar, sen de mescidde sorun desen veya filân kimse odasında yoktur desen, hâlbuki o kimse, bahçesinde olsa, böyle sözler câizdir. Pahalı aldığını ucuz aldım dese, fazlasını ret ve inkâr etmeyip sussa câiz olur. Çünkü çok şeyin içinde az vardır demişlerdir.
Hasan Yavaş.