Dînimizde Hayvan Hakları
Peygamberimiz (aleyhisselâm) buyurdu ki:
“Hiçbir canlıyı (eğlence ve spor) atışlarınıza hedef yapmayınız.”
Günümüzde maalesef ihmâl edilen husûslardan biri de hayvân haklarıdır. Hattâ zaman zaman, gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda ve internette hayvânlara eziyet eden birtakım insanların haberlerine rastlamaktayız.
İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ) anlatıyor: Peygamberimiz (aleyhisselâm) şöyle buyurmuştur:
“Hiçbir canlıyı (eğlence ve spor) atışlarınıza hedef yapmayınız.” [Müslim, Sayd 58, (1957); Tirmizî, Sayd 1, (1475); Nesâî, Dahâyâ 41, (7, 238, 239)]
Abdullah İbn-i Ca'fer İbn-i Ebî Tâlib (radıyallahü anhümâ) şöyle anlatmıştır: Resûlüllah (aleyhissalâm), bir keçiyi (eğlence ve spor maksadıyla) hedef yaparak ok atmakta olan bir kalabalığa rastlamıştı. Bu hâlden hiç hoşlanmadı ve “Hayvânlara eziyet etmeyiniz!” buyurdu. [Nesâî, Dahâyâ 42, (7, 239)]
Abdullah İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ) da, bir tavuğu nişan dikerek, ona ok atan bir grup gencin yanından geçti; onun gelmekte olduğunu gören gençler dağıldılar. Bunun üzerine İbn-i Ömer:
“Bu tavuğu kim hedef/nişângâh dikti? İyi bilin ki, Peygamber Efendimiz, canlı bir hayvânı, atış hedefi edinenlere lânet etti” dedi. [Buhârî, Zebâih ve Sayd, 5090; Müslim, Sayd ve Zebâih, 3618].
Binâenaleyh, boğa güreşleri adı altında, hayvânlara hançer saplayarak yapılan gösteriler de, İslâm dinine göre harâmdır, hayvân hakları ihlâline girmektedir.
Ayrıca bazı yerlerde de, maalesef horoz dövüşü, deve güreşi, boğa güreşi, köpeklerin boğuşturulması gibi uygun olmayan işler yapılmaktadır; bunlar da dînimizce harâm addedilmiştir.
Yine Abdullah İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ) bildiriyor:
Peygamberimiz (aleyhisselâm) buyurmuştur ki: Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden Cehenneme gitti. Kediyi hapsederek hiçbir yiyecek vermemiş, karnını doyurması için de dışarıya salmamıştı. [Buhârî, Bed’ü’l-halk 17, Şirb 9, Enbiyâ 50; Müslim, Birr 151, (2242)]
Ebû Hüreyre’den (radıyallahü anh) naklediliyor:
Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) buyurmuştur ki: “Bir adam [diğer bir rivâyette, bir hayât kadını diye zikrediliyor], bir gün, yolda yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. [Fakat, kuyunun kovası yoktu.] İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca, kuyunun etrafında dolaşan, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve toprağı yalamakta olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: “Bu köpek de, benim gibi susamış” deyip tekrâr kuyuya indi, ayakkabısını su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allahü teâlâ, onun bu davranışından memnûn kaldı ve günâhlarını affetti.” [Buhârî, Bed’ü’l-halk, 3074; Müslim, Tevbe 155, (2245), Selâm, 4163]
Bu açıklama karşısında, Peygamberimizin yanındakilerden bazıları:
“Ey Allah’ın Resûlü! Bize, hayvânlar(a yaptığımız iyilikler) için de sevap var mı?” dediler.
“Evet! Her yaş ciğer sâhibi/canlı için bir ücret (ecr) vardır” buyurdu. [Buhârî, Şirb 9, Vudû’’ 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, (2244); Ebû Dâvûd, Cihâd 47, (2550); Muvatta’, Sıfatu’n-Nebiyy 23, (II, 929-930)]
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı