Haram Kalbi Öldürür
“Kitap ehlinden öylesi vardır ki, kendisine bir yük altın emanet etsen, onu sana öder, öylesi de vardır ki, ona emanet olarak bir altın versen (sen üzerine ayak diretip ısrar etmedikçe) onu sana geri vermez. Bunun sebebi şudur: Onlar derler ki cahil Arapların malını almakta bize günah ve sorumluluk yoktur. Onlar, bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.” (Âl-i İmrân Sûresi, 75)
Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin bazı hadîsleri:
– Allah Teâlâ haramdan oluşan veya haramla beslenen her bedene cenneti haram kılmıştır. (Ebû Beki radıyallahu anh’den)
– Nas üzerine bir zaman gelecektir ki, bir kimse helâlden mi haramdan mı kazandığına ehemmiyet vermeyerek alacak.
– Bir zaman gelecek ki insanlardan faiz yemeyen kalmayacak, faiz yemese dahi onun tozu toprağı ona isabet edecek.
– Haram mal kazanıp da onunla sıla-i rahim veya tasadduk veya Allah uğrunda infak eden kimsenin, bütün bu yaptıklarını Allah Teâlâ bir araya toplar ve kendisini ateşe atar.
– Helâl kazanç uğrunda yorgun olarak akşamlayan kimse, günahları bağışlanmış olduğu hâlde yatar, Allah kendisinden razı olduğu hâlde yatar; Allah kendisinden razı olduğu hâlde sabahlar.
Yine Hazret-i Ali kerremellahü vecheh hazretlerine hitaben:
– Ya Ali! Komşuna kâfir de olsa ihsan et. Yine kâfir de olsa misafirine ikram et. Anne babana, kâfir olsalar da ikram et. Kâfir de olsa dilenciyi reddetme. Şüpheli şeyleri yiyenin dîni örtülü, kalbi kara olur. Haram yiyenin kalbi ölür, dîni köhne olur, yakîni zaif olur, duâsı perdelenmiş olur. İbadeti az olur.
İmam Azam Ebû Hanife kuddise sirruh buyurur:
– Dînin alışveriş kısmını bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz ve ibadetlerinin sevabını alamaz.
Ebû Muhammed Tüsterî kuddise sirruh buyurur:
– Bir kimsenin yediği helâl olmazsa, kalbinden hicab kalkmaz ve birçok cezalar üst üste gelir. Hem de sür’atle, namazı orucu ona fayda vermez, keza sadakası da...
Yine buyururlar:
– Bu âlemin ötesinde, bir melekût âlemi vardır. Halkın orayı görmekten ve oraya ulaşmaktan yana hicablı olmasına sebep şu iki şeydir.
1. Allah’ın haram kıldığı şeyleri yemek.
2. Allah’ın yarattığı halka eziyet etmek.
Abdülkâdir Geylânî kuddise sirruh hazretleri buyurur:
– Allah azze ve celle hazretlerine kulluk ediniz. Helâl kazançlarınızla O’na kulluk etmeye yardım talebinde bulununuz. Zira hiç şüphe yok ki, Allah Teâlâ, kendisine ibadet eden ve helâl kazancından yiyen, mü’min kulunu sever. Yalnız yiyip içeni, çalışmayanı sevmez. Kendi helâl kazancından yiyen mü’min kullarını sever. İkiyüzlülükle kazanıp yiyene ve halka yedirene ise gazablanır. Kendini birleyeni, yani muvahhidi sever. Kendisine şirk koşup ortak tanıyana ise gazablanır. Kendisine teslim olanı sever, teslim olmayıp daima kendisiyle çekişip durana gazablanır.
İmam Rabbânî kuddise sirruh buyurur:
– Bu dünyada haramların tadına ve güzelliğine aldanmamalı. Onun yalancı gösterişlerine kapılmamalıdır. Çünkü hepsi geçici ve kıymetsizdir. Bugün böyle olduğuna inanmayanlar olabilir. Fakat yarın ölünce, doğru olduğu anlaşılacaktır. O zaman inanmanın faydası olmayacaktır.
İyi bilmeli ki bu dünya imtihan yeridir, bunun için burada, dostlarla düşmanları karıştırmışlar, hepsine merhamet etmişlerdir. Hâlbuki kıyamette, düşmanları dostlardan ayıracaklardır. O gün yalnız dostlara merhamet olunacaktır.