* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Emeksiz ve Kolay Kazanç değil helal Kazanç  (Okunma sayısı 455 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı anadolu

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 813
    • www.fanidunya.net
Emeksiz ve Kolay Kazanç değil helal Kazanç
« : Ağustos 25, 2022, 01:22:25 ÖS »
Emeksiz ve Kolay Kazanç değil helal Kazanç

“Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yemiş değildir.”

(Buhari, Büyu‘, 15.)

Dinin, sadece Allah ile kul arasında olduğuna dair yanlış bir kanaat vardır. Şüphesiz ki dinin, kişi ile Allah arasında olan bir boyutu olduğu gibi kişinin diğer insanlarla hatta canlı cansız bütün varlıklarla ilişkisini düzenleyen bir mahiyeti de bulunmaktadır. Hayatın her safhasında müntesiplerine birtakım ilahi kurallar koyan dinin, bu kuralları koymasının temel sebebi, eşref-i mahlûkat olan insanın dünyada huzura, ahirette de ebedî kurtuluşa kavuşabilmesini sağlamaktır. İşte bu kurallardan biri de helal kazanç konusudur.

Öncelikle bilinmelidir ki Allah’ın yeryüzündeki nimetlerinden helal olanlar çoktur, saymakla bitmez. Haram olanlar ise sınırlıdır, sayılıdır. Müslümana düşen sınırlı sayıdaki bu haramlara düşmeden helal olanın peşinde koşturmak, helal kazançla meşgul olmak, emeksiz ve haksız kazançtan uzak durmaktır. Zira haramlar Allah’ın koruluğudur, sınırlarıdır. Sınırı aşmak harama düşmektir, her haram bir günahtır, her günah da bir ateştir. Bu dünya hayatında haram yiyenler, haram ve haksız kazançlarla mallarına mal, servetlerine servet katanlar kendilerini çok şanslı hissedebilirler. Veyahut bu sözde kazançlarını görüp onlara imrenenler de olabilir. Ama unutulmamalıdır ki ahiret var, “Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz.” (Tekasür, 102/8.) ayetinde buyrulduğu gibi her nimetin bir hesabı var.

Evet, bu dünyada elde ettiğimiz her malın/nimetin bir hesabı olacaktır. Hatta sahip olduğumuz her mal için iki hesap vardır: Birincisi, “Nereden kazandın?”; ikincisi, “Nereye harcadın?” Nitekim Ebu Berze el-Eslemi’nin naklettiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İnsanoğlu kıyamet günü beş şeyden hesaba çekilmedikçe yerinden kımıldayamayacaktır: Ömrünü nasıl tükettiğinden, gençliğini nasıl yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından ve öğrendiği bilgilerle nasıl amel ettiğinden.” (Tirmizi, Sıfatü’l-kıyame, 1.) Bu hakikat apaçık ortada olmasına rağmen ne yazık ki daha çok kazanma hırsıyla koca dünyayı birbirimize dar etmekte, hesabını vermekte zorlanacağımız basit dünyalıklar yüzünden birbirimizi üzmekte, kırmakta ve akrabalarımızla ilişkilerimizi kesmekteyiz. Çifte hesap sorulacak dünyalık mallar yüzünden bu kadar kavgaya, küslüğe ve hırsa gerek var mı gerçekten? Bu dünyadaki günlerimiz sayılı iken “Olsun da nasıl olursa olsun, gelsin de nereden gelirse gelsin.” demek, aklı başında bir Müslümana yaraşır mı? Bu sorulara verilecek cevap, “Elbette hayır.” olacaktır. Zira biz Müslümanız. Sadece bu dünya için yaşayamayız. Namaz ve oruç gibi ibadetlerimizden nasıl taviz vermiyorsak, içki ve domuz eti gibi haramlar konusunda nasıl duyarlı davranıyorsak helal kazanç noktasında da aynı hassasiyet ve duyarlılığı göstermeliyiz. Biliriz ki namaz, oruç, hac ve zekât nasıl birer ibadetse helal kazanç da aynı şekilde ibadettir. Yine biliriz ki dua, namaz, oruç gibi ibadetlerimizin kabulü, kazancımızın helal olması ile doğrudan alakalıdır. Nitekim bu hususu Hz. Peygamber’in (s.a.s.) bir kişi hakkında söylediği şu sözlerde görmek mümkündür: “Onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdı. Haram ile beslenirdi. Peki, böyle birisinin duası nasıl kabul edilsin?” (Müslim, Zekât, 65.)

Öte yandan Kur’an-ı Kerim’de “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helal ve temiz olanlarından yiyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin apaçık düşmanınızdır.” (Bakara, 2/168.) buyrulmaktadır. Ayette helal yeme ve şeytana tabi olmama hususlarının bir arada zikredilmesi, bu ikisi arasında bir bağlantı olabileceğini akla getirmektedir. Söz konusu ayetten hareketle helalinden yemenin, âdeta kul ile şeytan arasında bir bariyer vazifesi icra ettiğini söylemek mümkündür. Helalinden yeme konusunda hassas davranıp bu bariyeri aşmayan kimse, “şeytana uyma” noktasında da teyakkuz hâlinde olabilecektir. Bu hususta gerekli titizliği göstermeyerek bariyeri yıkan/aşan kimsenin şeytana tabi olması ise hiç şüphesiz daha kolay olacaktır.

Bundan dolayı İslam’da, helal kazanç kutsal görülmüş ve Müslümanın helal kazanç peşinde koşması emredilmiştir. Helal kazanç ise faiz, kumar, şans ve bahis oyunları, rüşvet, hırsızlık gibi dinen yasaklanan hususlardan uzak, emek verilmiş ve alın teri dökülmüş her kazançtır. Helal kazanç; daha çok olan değil temiz olup hesabı verilebilir olan kazançtır. İşte bu noktada bir Müslümanın daha çok kazanmaktan önce helalinden kazanmayı temel hedef olarak belirlemesi esastır.

Ne var ki özellikle günümüzde daha da yaygınlaşan emek harcamadan ve kısa yoldan zengin olma arzusu Müslümanları bu temel hedeften gitgide uzaklaştırmaktadır. Her geçen gün sanal mecralarda daha çok kazanma vaadi sunan birbirinden farklı kazanç yöntemleri ile karşılaşılmaktadır. Bu tarz yöntemlere müracaat edilmeden önce konunun kanuni altyapısı ile faiz, kumar, aldatma gibi dinen yasaklanan herhangi bir unsur barındırıp barındırmadığı muhakkak netleştirilmeli; “helal” ve “tayyib” (her türlü şüpheden uzak tertemiz) bir kazancın olup olmadığı iyice araştırılmalıdır. Bu hususta gerekli titizliği göstermeyecek kişiler, ellerinde ve avuçlarındaki dünya malını yitirmek suretiyle çeşitli mağduriyetler yaşamakla kalmayıp ahirette de çetin bir hesapla karşılaşacaklardır. Öyleyse Müslümana düşen her daim dilinden “Allah’ım! Bana helal rızık nasip ederek beni haramlardan koru! Lütfunla beni senden başkasına muhtaç etme!” (Tirmizi, Deavat, 111.) nebevi duasını düşürmemek ve bu doğrultuda bir hayat sürmektir.

Hadisten öğrendiklerimiz

1. İnanç ve ibadet, nasıl dinin emriyse helalinden kazanıp helalinden harcamak da aynı şekilde dinin emridir. Dolayısıyla her Müslüman helal kazanç konusunda gerekli hassasiyeti göstermelidir.

2. Helal kazanç; emek verilmiş, alın teri dökülmüş ve hesabı verilebilir olan kazançtır. Bir Müslümanın daha çok kazanmaktan önce helalinden kazanmayı temel hedef olarak belirlemesi gerekmektedir.

3. İbadetlerin kabulü ile helalinden kazanıp helalinden yeme arasında doğrudan bir ilişki olduğu unutulmamalıdır.

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]