Acelecilik
Acelecilik; bir işi çabuk yapmaya ve çabuk bitirmeye çalışmak demektir.
İnsanın fıtratında acelecilik vardır. Nitekim bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilmektedir:
“İnsan aceleci (tabiatta) yaratılmıştır.” (Enbiya 37)
Acele eden kişi fütura düşer. Yani onda gevşeklik ve bezginlik hâsıl olur. Hayırlı bir işin olması için acele eden kişi, o iş gecikince bezginliğe ve ümitsizliğe düşer. Dua eder, hemen duasının kabul olmasını ister. Duası gecikince duayı bırakır, Maksud’undan mahrum kalır. Acele edenin ihlâsı ve takvası bozulabilir. Şüpheli şeylere, hatta haramlara dalabilir. Acelecilik, insana muhakeme imkânı tanımadığı için birçok yanlış adımın baş mümessilidir. İnsanlar hakkında hüküm verirken, cezalandırırken, konuşurken acele edenler, alelacele karar alanlar çoğu kere hata yaparlar. O halde, yapılacak işler için acele edilmemeli ve hemen karar verilmemelidir. Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Acele işe şeytan karışır.” Nefsin istediği bir şey hatıra gelince; şeytan, "Fırsatı kaçırma, hemen yap!" der.
Onun için kalbe gelen şeyi yapmadan önce, “Bu işten Allah-ü Teâlâ Hazretleri razı olur mu? Sevap mıdır? Günah mıdır?” diye düşünülmelidir. Günah değil ise yapılmalıdır. Böylece teenni edilmiş, yani acele edilmemiş olur. Efendimiz (sav) bir hadisi şeriflerinde; “Acele şeytandan, teenni Rahman’dandır.” (Tirmizi) buyurmuştur.
Ancak acelecilik tamamen sakınılması gereken bir haslet değildir. İnsanın hayatında acele etmesi gereken yerler de vardır. Cenab-ı Hakk bunun da ölçüsünü vermiş ve beş yerde acele etmemiz gerektiğini bildirmiştir:
1- Misafir gelince yemek vermekte acele edilmelidir.
2- Günah işleyince, hemen tövbe etmekte acele edilmelidir. Allah-ü Teâlâ, tövbe edilen günahları affeder.
İnsan günahını ne kadar büyük görürse o kadar iyidir. Fakat günahı yüzünden Allah-ü Teâlâ’nın sonsuz rahmetinden ümit kesmek caiz değildir. Rasulullah (sav) bu konu hakkında şöyle buyurmuştur:
“Allah-ü Teâlâ buyurdu ki: İşlediği günahı affımın yanında büyük görene gazaplanırım. Eğer acele etmek şanımdan olsaydı, acele ceza verseydim, rahmetimden ümit kesenlere acele ceza verirdim.” (Deylemi)
3- Namaz vakti girince, namazı kılmakta acele edilmelidir. Bir Müslüman namaz borcu varsa, acele namazını kaza etmelidir. Farz namazları özürsüz vaktinde kılmamak büyük günahtır. Şayet kılınmazsa derhal namazın kazasını kılmak gerekir.
Namaz kılarken acele eden, tadil-i erkânı terk edebilir. Hızlı okurken tecvide uymayabilir, yanlış okuyabilir. Onun için ağırbaşlı olmalı, düşünerek hareket etmelidir. Salihlerin vasfı Kur'an-ı Kerim’de mealen şöyle bildiriliyor:
“Onlar Allah’a ve Âhiret’e inanırlar, iyiliği emredip kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde birbirleriyle yarış ederler. İşte bunlar salihlerdendir.” (Ali İmran/114)
4- Çocuklar dini bilgileri ve namaz kılmayı öğrendikten sonra büluğ çağına erince ve dengi çıkınca hemen evlendirilmelidir. Kızın küfvü (dengi) bulununca, hemen evlendirmelidir Eşiat-ül Lemeat’daki hadis-i şerifte Efendimiz (sav):
“Ya Ali, üç şeyi geciktirme! Namazı vakti girince hemen kıl, cenaze namazını hemen kıl! Dul veya kızı, küfvü isteyince hemen ver!” buyurmuştur.
O halde namazını kılan, günahlardan sakınan ve nafakasını helalinden kazanan biri bulununca, anne babalar evlatlarını onunla evlendirmelidir.
Eğer evlendirilmezse fitneye sebep olur. Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde:
“Dinini, ahlakını beğendiğiniz bir kimse kızınıza talip olursa hemen evlendirin! Eğer evlendirmezseniz fitne ve fesada sebep olursunuz.” (Tirmizi) buyurmuştur.
5- Defin işinde de acele edilmelidir. İbadetler ve hayırlı işler yapılacağı zaman acele edilmelidir. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde:
“Ölmeden önce tövbe ediniz. Hayırlı işleri yapmaya mânî çıkmadan önce acele ediniz. Allah-ü Teâlâ’yı çok hatırlayınız. Zekât ve sadaka vermekte acele ediniz. Böylece Rabb’inizin rızıklarına ve yardımına kavuşunuz!” (İbni Mace) buyurmuştur. Cenaze olduğu zaman, Ayet-el Kürsi ve tespihler okunmayarak Sünnet terk edilmektedir. Cenaze sebebiyle Sünnet’i terk etmek uygun değildir. Cenaze namazını acele kılmak müstehaptır.
Müstehap işlemek için Sünnet terk edilmez.
Cemaat çok olsun diye, cenaze namazını vakit namazlarından sonraya bırakmak mekruhtur.
Cemaatin çok olması için cenazeyi saatlerce bekletip, sonra acele ederek Âyet-el Kürsi’yi ve tespihleri terk etmek pek yanlıştır. Özürsüz bir Sünnet terk edilmemeli, ortadan kaldırılmamalıdır.
İftarda acele edilmelidir. İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısı ile her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir.
Böyle hayırlı işlerin haricinde acelecilik uygun değildir. Her zaman düşünerek hareket etmek ve hayırlı işlerde sebat göstermek gerekir: Efendimiz (sav); “Yavaş, yumuşak davranmak, Allah’ın kuluna verdiği büyük bir ihsandır. Aceleci olmak şeytanın yoludur. Allah-u Teâlâ’nın sevdiği şey, yumuşak ve ağırbaşlı olmaktır. (E.Ya’la) buyurmuştur. Tembellik, bir işi geciktirmek, sonraya bırakmak nasıl kötü ise acele etmek de kötüdür. Bunun biri ifrat, diğeri tefrittir. Dinimiz orta yolu, aşırılıklardan uzak olmayı emretmektedir. Peygamber Efendimiz (sav): “Aşırı giden helak olur.” (Müslim) buyurmuştur.