Anlayışsızlık
Anlayış kelimesinin sözlük anlamı: Anlamak işi veya biçimi, anlama yeteneği, feraset, izan, hoş görme, hâlden anlama, ayırıcı bir nitelik olarak görüş, olarak geçiyor...
Bir de anlayışsız kelimesinin sözlük anlamına bakalım. O da; anlayışı kıt olan, kafasız, kavrayışsız, vurdumduymaz, kalın kafalı, izansız, ferasetsiz ve hoşgörüsüz manalarına geliyor...
Bugünlerde belki de en çok ihtiyacımız olan şey:
Anlayış… Maalesef yaşadığımız dünyada kimse kimseyi anlamaya çalışmıyor; kimse kimseye anlayış göstermiyor. Trafikte araç kullanan sürücüler birbirine yol vermiyor. Şirkette aynı birimde çalışan mesai arkadaşları basit bir sebepten birbirlerinin kalplerini kırıyor. Aynı okulda eğitim gören öğrenciler, kalem silgi yüzünden kavga ediyor. Hastanede, hastasına bakılmadığını düşünen hasta yakını doktora kafa atıyor.
Korona denen illetin yayılmasını engellemek için devlet birtakım tedbirler koyuyor ama kimse umursamıyor.
Hatta TBMM de aynı çatı altında milleti temsil eden milletvekilleri bile ülkenin menfaati olan bir konuda uzlaşamıyor. Oysaki Türk milleti, Hazreti Mevlâna’nın torunları olarak hoşgörü kelimesini bütün dünyaya ihraç eden bir toplum olarak bilinir...
Karadeniz’de yıllar sonra bu kadar büyük miktarda doğalgaz buluyoruz. Bazıları sevinmek yerine dalga geçiyor. Yazık, geldiğimiz hâle bakın.
Bence anlayışsızlık birkaç şekilde oluyor: Birincisi, kendi öz anlamında, bir insan anlayışı kıt olduğu için, ikincisi ve acı olanı birinin menfaatine dokunduğu için veya işine gelmediği için anlamak istememek. Klişe ama çok kullanılan, genel kabul görmüş bir söz vardır. Doğruyu kim söylerse söylesin, doğru doğrudur.
Eskiden hocalar, talebeleri için “Allah anlayışını artırsın” diye dua edermiş. Şimdi düşünüyorum da keşke birileri de bizim için böyle dua etse; “Allahü teala hepimizin anlayışını artırsın.”