* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İnsan İlişkilerinde Sıkça Yapılan Yanlışlar 1  (Okunma sayısı 703 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İnsan İlişkilerinde Sıkça Yapılan Yanlışlar 1
« : Temmuz 31, 2018, 10:52:00 ÖS »
İnsan İlişkilerinde Sıkça Yapılan Yanlışlar 1

İnsanlara fırsat vermek ve nasihat etmek bir vecibedir lakin bunun da bir ölçüsü vardır. Elmadan armut olmaz der ecdat. Yani bir fıtratı zorla değiştirmek imkânsızdır. Kalpler Allah’ın elindedir.

Özellikle evlilikte sıkça yapılan bir yanlıştır bu. Evlenince düzelir, evlenince değişir, şu şartlar düzelince düzelir gibi birçok yanlış fikir; maalesef kendimize ve karşımızdakine zulmetmeyle sonuçlanıyor.

İnsan neyse odur. Hiçbir bahane ya da engel, insan karakterini değiştirmez. Bahane ve engeller geçicidir; karakter ise oturmuştur.

En ufak hatada insanları silmek veya en küçük iyilik yaptığında insanların iyi olduğuna hükmetmek…

Karakter, oturmuş bir yapıdır. Ahlak ise insanın genel durumuna göre olan bir şeydir. Bu yüzden iyi bir insan, en ufak hatası ile karaktersiz ya da ahlaksız olmaz. Ahlaktan yoksun birinin de birkaç iyilik yaptı diye iyi olduğuna hükmedilmez.

Bunlardan bir şey olmaz…

Bu da peşin yargılardan biridir. İnsan, denenmeden ve eğitilmeden bilinmez. Maverdi, kötü insanlar içindeki kötü bir insanın, denenmeden kötü olarak kabul edilmesinin yanlış olduğunu; aynı şekilde iyi bir toplumda yaşayan tanımadığımız birine de yine denemeden iyi olarak hükmetmemek gerektiğini ifade etmiştir.

Yine insanları terbiye etmeden ve onlara emek sarf etmeden haklarında bir karar vermemek gerekiyor.

Aynı şekilde bekâr kimseleri evlendirmeden de onları ahlaksızlıkla suçlamak yanlıştır. Önce evlendiririz; helalinden ihtiyaçları olan şeyleri veririz. Hâlâ ahlaksız tavırlara devam ediyorlarsa ahlaksız olarak niteleyebiliriz ancak.

Ahlakın ölçüsünü dar tutmak…

Toplumda ahlak, sadece namus kavramı üzerinden temellendiriliyor.

İman ve İslam da sadece namaz ve bazı ibadetler üzerinden. Veya sakal veya kıyafet ile insanların dindar olup olmadığına karar veriyoruz.

Oysa ahlak ve iman; bütün bir durumu ifade eder. İnsanların ahlak ve imanının en iyi ölçüleceği yer; “para kazandıkları işleri” ve “menfaatleri”dir.

İşinde usulsüz davranan kimse ahlaklı veya dindar olamaz. Aynı şekilde menfaati için her şeyi yapan ve tüm hukuku çiğneyen kimse de ahlaklı ve imanlı değildir.

Üstüne düşeni yapmayan ve özellikle toplumun kendisine emanet ettiği makamın hakkını vermeyen de hain, zalim ve ahlaksızdır.

İnsanlara işlerine göre değil de görünüşlerine ve sözlerine göre muamele etmek…

Aslında yukarıdaki madde, bu hususla alakalı ama yine de önemine binaen ayrıca zikrettik.

Çok güzel konuşmakla iyi usta olunmadığı gibi iyi hoca ya da iyi lider olunmaz. Hocalık, ilim ve ahlak iledir. İdarecilik de amel iledir.

Makbul insan, topluma olan faydası ve çözdüğü sorunlar ile makbuldür. Yoksa tipi ya da hitabetiyle değil.

Benle irtibatı koparsa daha kötü olacak…

Bu da ilk maddeye benzer bir durumdur. Bazen insanları korumak adına onlarla uğraşır ve onları yanımızda tutarız. Ama şayet bu, bizim yıpranmamıza ve özellikle bizim de o insana benzemeye başlamamıza sebep oluyorsa; tam bu noktada mesafe koymak gerekiyor.

Akraba ve dostluk…

Tüm insanlara karşı asgari insani görevlerimiz vardır. Ama dostluk ve akrabalık, daha fazla sorumluluğu ve özel ilişkiyi gerektirir.

Bu yüzden bizi adaletten ve haktan ayıran bir dostluk ve akrabalık makbul değildir.

Herkese her sırrını söylemek ve herkesle her işi yapmak…

Her insanla dost olunmaz. Her dosta her sır söylenmez. Her tanıdıkla her iş yapılmaz. Aile ve akraba da olsa.

Herkesi kendisi gibi zannetmek…

Herkes, bizim gibi düşünmeyebilir ve bizim bildiğimizi bilmeyebilir. Herkesin niyeti bizim gibi de olmayabilir.

Herkesten aynı şeyi beklemek…

Herkesi aynı seviyede kabul etmek de doğru değildir. Ayrıca insanları birbiriyle kıyaslamak da yanlıştır. Çocuklarımız bile olsa hepsinden aynı şeyi beklemeyiz.

Gereğinden fazla ve yersiz merhamet, zulümdür…

İnsanlara fazla müsamaha gösterip yanlışlarını söylememek, iyilik değildir. Aynı şekilde tavır konulması gereken yerde tavrını belli etmemek de doğru değildir.

İnsanlara sorumluluk yüklememek ve onları fazla korumak, iyilik değildir…

Özellikle çocukları aşırı korumak ve onlara sorumluluk yüklememek, sıkça yapılan bir yanlıştır. Oysa biz her zaman onların yanında olamayacağız.

Turgut Akyüz.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: İnsan İlişkilerinde Sıkça Yapılan Yanlışlar 2
« Yanıtla #1 : Ağustos 08, 2018, 10:06:13 ÖS »
İnsan İlişkilerinde Sıkça Yapılan Yanlışlar   2 - EKLENDİ.

İlişkilerde resmiyet, işlerde laubalilik… Hâlbuki Allah Resulü (S.A.V.); tam tersine davranmıştır. O, ilişkilerinde samimi; işlerinde ise ciddi idi.

Sorumsuzluk, hadsizlik ve tembelliğe asla müsamaha etmezdi.

Mesafeyi kaldırmak…

Baba olmak, evlat olmak, hoca olmak, öğrenci olmak veya eş olmak; arada mesafe veya hak-hukukun-ölçünün olmamasına sebep olamaz.

Aşırı mesafe koymak…

Diğer taraftan gereğinden fazla resmiyet ve mesafe de insan ilişkilerinin kopmasına ve güvenin kaybolmasına sebep olacaktır.

Gereğinden fazla değer vermek…

İnsanlar ne ise o kadar değer vermek, hikmetin icabıdır. Bu, kimseyi küçük görmek ya da insanların ayıplarını ifşa etmek anlamına gelmez. Aksine onları fazla övmemek, kusurlarını düzeltmeye çalışmak anlamına gelir. Bu yüzden Efendimiz (S.A.V.); “İnsanları yüzlerine karşı övmeyin; yoldan çıkmalarına sebep olursunuz” buyurmuşlardır.

Fazla şey beklemek…

Aslında gereğinden fazla değer vermenin bir başka şeklidir bu. İnsanlardan, karakter ve kapasitelerinden fazla şey beklemek de yine üzülmemize ve hata yapmamıza sebep olan şeylerdendir.

Hatasız insan aramak…

Her insanın eksik ve faziletli yönü vardır. Mevlâna; “Hatasız dost arayan, dostsuz kalır” derken; insanların hatalarını meşru görmeyi değil; ıslah etmeye çalışmayı ama en ufak hatada da onları terk etmemeyi kastetmiştir.

Bu konuda Mevlâna’nın yanlış anlaşılan bir sözü de; “Ne olursan ol, yine gel” sözüdür. Oysa burada üstad, “gel de ne yaparsan yap”ı değil de; “ne hata ettiysen gel, düzelt, tevbe et, bir daha yapma, iyi insan ol, dost ol”u kastetmiştir.

İnsanlardan karşılık beklemek…

İnsanlara iyilik yaparken ya da onlarla herhangi bir ilişki kurar iken, bunun karşılığını beklemek, hayal kırıklığıdır. Zira insanlar, kendilerine yapılan iyilikleri unuturlar. Özellikle en ufak bir yanlışta, geçmişte olan tüm güzel şeyleri silip atabilirler.

İnsanlara hak ve hukuka göre değil de hak ettikleri gibi davranmak…

İnsanlar dünyada hak ettikleri gibi yaşamazlar. Allah’ın kendilerine takdir ettiği hayatı yaşarlar.

Bu yüzden insanlara, “şunu şunu hak ediyor” veya “bu kimse bunu hak etmiyor” şeklinde davranmak boşunadır. Bunun yerine kendimize yakışan ve doğru bildiğimiz şekilde davranmak daha uygundur.

Duyulan her sözün ardından gitme…

Çoğu zaman bir topluluk ya da grupta veya ortamda, cahil ya da panik kişinin ettiği sözü, orada bulunanlar ciddiye alır ve buna göre hareket ederler. Böyle durumlarda bu sözün doğruluğunu, kimin hangi şartlarda ve ne için söylendiğini kimse araştırmaz.

Menfaat…

Burada belki de en karmaşık olan husus, menfaat meselesidir.

İnsanlar, meşru dairede menfaatlerini düşünebilirler. Ama bu tek taraflı olamaz, hak ve adalete aykırı da olamaz.

Bu yüzden onların menfaatlerine engel olmamak da gerekir. Yani dostun dosttan, meşru dairede maddi-manevi bir kazanım beklemesi, ayıplanacak bir husus değildir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, hak ve adalet ile ilgili hususlar ve insanların ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.

Tahammül edilmeyi ve anlaşılmayı beklemek…

En yaygın sözlerden birisidir “beni anlamıyorsun” ve “bana tahammülün yok” ifadeleri. Oysa insanları kendimize tahammül etmek zorunda bırakmamak esastır. Tabi ki bazen insan, öfkelenir ya da üzülür veya şikâyet eder. Yahut dostuna tavır-naz yapar. Fakat bu, belli şartlarda olmalı ve genel karakter haline gelmemelidir.

Halini gözetmemek…

Dost, dostun halini anlar. İlla derdini kendisine söylemesini beklemez. Yani verirken cömert olmak; isterken ise kanaatkâr olmak esastır.

Kendinden daha az akıllı ve ahlaklı kişilerle dost olmak…

Bazen bilmeden bazen de bilerek, kendimizden daha az görgülü ve daha bayağı kimselerle arkadaşlık ederiz.

İyi dost, insanı, hem dünyada hem de ahirette saadete götürür. Kötü dost ise madden, manen, ahlaken ve dinen zarardır.

Bilerek kendinden daha düşük dost edinmekle kastımız nedir peki?

Burada kastımız; daha üstün görünmek veya yönetebilmek adına, akılca ve ahlakça daha düşük insanları etrafımızda toplamaktır. Bunun sonu ise hüsrandır. Zira ecdat; “mert düşman, namert dosttan yeğdir” ve “akıllı düşman, akılsız dosttan efdaldir” diyor.

Turgut Akyüz.

 


* BENZER KONULAR

Biliniz Cesedin Öyle Bir Et Parcası Vardır Ki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:18:08 ÖÖ]


Melek Girmeyen Evler Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:04:30 ÖÖ]


Doğru Çalışma Methodu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:59:59 ÖÖ]


Başınızı Çevirip Gitmeyin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:39:23 ÖÖ]


Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]