* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Dindarlık Üzerine  (Okunma sayısı 6705 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Dindarlık Üzerine
« : Temmuz 01, 2024, 07:56:03 ÖÖ »


Dindarlık Üzerine

Sosyal bir varlık olması hasebiyle insanın din algısı ve dinî yaşantısında içsel motivasyonun yanı sıra çevresel etkenlerin de belirleyici bir gücü vardır. İnsan, kendini nispet ettiği sosyal grubun inanç, değer ve normlarından tam anlamıyla bağımsız değildir. Kişilerin dindarlığına dair nitelemelerin, genellikle içinde bulunulan toplumda veya gurupta egemen olan anlayış üzerine inşa edilmesi bu sebepledir. Söz gelimi kimileri, dinin âdet hâline getirilmiş rutinleriyle iktifa etmeyi dindarlık addederken kimileri de dindarlığı sadece kılık kıyafete indirgeyebilmektedir. Bazıları dindeki fer’î meseleleri hayatın amacı hâline getirmekle; bazıları da Allah’ın sadece birkaç hükmüne ram olmakla dindar olunacağını zannedebilmektedir. Aslında bütün bunlar, dinin ahkâm ile ahlak boyutunu ayrıştıran, vahyin ve nübüvvetin en temel gayesini göz ardı eden parçacı, yüzeysel ve görece yaklaşımlardır. Oysa dindarlık, insanın Rabbiyle kurduğu duyusal, duygusal, ussal ve ruhsal irtibat ile belirginleşen idrakle alakalı bir olgudur. Kişinin dindarlık seviyesinin en açık göstergesi ise söz konusu irtibatın gücü, sağlamlığı ve sürekliliğidir. Söz, tutum ve davranışlara istikamet kazandırması ve hayatın her anında/alanında varlığını daima hissettirmesidir.

Esasen açık bir karine olmaksızın başkalarınca bilinemeyecek derecede öznel (enfüsi) bir gerçekliği bulunan dindarlığın en temel ölçütü ihlastır. İhlas, Allah’a kulluğun ve ibadetin ruhudur. Samimi, katışıksız, dupduru olmak anlamlarına gelen bu kavram, kişinin meşru bir ameli işlerken kalbini ve zihnini süfli gayelerden arındırarak tam bir teslimiyet ve ilahi gayeye muvafakatle yalnız Allah’a yönelmesini ifade eder. Bireysel ve toplumsal boyutuyla bütün hayatı ilgilendiren ihlas, niyette safiyet, fikirde istikamet ve eylemde samimiyet olarak tebarüz eder. İhlas sahibi bir mümin, her zaman ve mekânda dini yalnız Allah’a has kılmayı, kalbi ve zihni bulandıracak şeylerden uzak durmayı, her türlü hayra iyi niyetle yönelmeyi hayatın vazgeçilmez ilkesi olarak benimser. Sorumluluklarını yalnız Allah emrettiği için ve O’nun hoşnutluğunu kazanma arzusuyla yerine getirir. İş ve ilişkilerinde daima Allah’ın sınırsız murakabesini yüreğinde hisseder.

İnsanın bütün yapıp ettikleri, bir bakıma kalbinde taşıdıklarının dışa vurumudur. Ameller kalbin aynasıdır. Eskilerin, “Küpün içinde ne varsa dışına o sızar.” sözü tam da bu durumu anlatır. Yapılan işe anlam, gaye ve değer kazandıran asıl unsur, kişinin kalbinde hâsıl olan niyetidir, kastıdır. Bu yüzden İslam inanç ve düşüncesinde herhangi bir amelin ifasında kalpteki niyet, söz konusu amelin niteliğinden daha önemli ve öncelikli görülmüş; niyetin sahih, salim ve halis olması gerektiği vurgulanmıştır. Buradan hareketle ihlasın, esasen varılmak istenen maksatla alakalı bir niteleme olduğu söylenebilir. Nitekim İmam Şatıbi, ihlası “Kulun maksatlarıyla Allah’ın maksatlarının örtüşmesi,” yahut “kişinin, Allah’ın kullarına muamelesindeki maksatları kavrayıp bunları kendisinin de maksadı hâline getirmesidir.” şeklinde tanımlar. Bu bakımdan öncelikle niyetin safiyetini gerektiren ihlas, hem bütün amellerin mahiyetini hem de Allah katındaki kıymetini belirleyen en temel etkendir. Hz. Peygamber’in (s.a.s.), “O (Allah), sizin suret, şekil ve dış görünüşlerinize değil, kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 33.) hadis-i şerifi bu bağlamda son derece açık ve açıklayıcıdır. Allah’ın rahmet nazarına mazhar olacak unsurlardan kalp ve amel her ne kadar burada ayrı ayrı zikredilmişse de aralarında sıkı bir ilişki vardır. Allah, yapılan işi kalplerdekine göre değerlendirir. (Buhari, Bedü’l-Vahy, 1.)

Diğer taraftan ihlas, niyetin safiyetiyle beraber amelin meşruiyetini de zorunlu kılar. Niyette olduğu kadar amelde de ilahi maksada muvafakat önemlidir. Zira niyetin iyi ve doğru olması, amelin makbul ve muteber olduğu anlamına gelmez. Hem meşruiyet hem de ilahi nazara mazhariyet bakımından niyetle amel arasında tam bir intibak olmalıdır. İntibak yoksa nifak var demektir. Nifak olan yerde de ihlastan söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla gerçek anlamda ihlası yakalamak için arı duru bir niyetle beraber dinî hüküm, ilke, ölçü, emir ve yasakların yanı sıra onlardaki ilahi maksatların bilinmesine de ihtiyaç vardır. Bu noktada gündeme gelen en temel mesele, dinî hükümlerdeki ilahi maksatların nasıl bilinebileceğidir.

İslam’ın ana kaynağı ve Yüce Allah’ın evrensel mesajı Kur’an’ın hakikat ve hikmetlerini anlama ve ondaki ilahi murat ve maksatları öğrenme hususunda iki temel yöntem bulunmaktadır. Bunlardan biri dirayet diğeri ise rivayettir. Dirayet; akıl, zekâ, ilim, yetenek ve derin kavrayış sahibi kimselerin, kendi beşerî kabiliyetleriyle Kur’an ayetlerini Kur’an ve sünnet bütünlüğü içerisinde anlama ve ilahi murada (maksada) ulaşma çabasıdır. Rivayet ise bu çerçevede Hz. Peygamber’den nakledilmiş veya ona isnat edilerek aktarılmış açıklayıcı bilgilerdir. Bu bilgiler, ilahi maksadın keşfi ve idraki adına geçmişten bugüne insanlığa rehberlik etmektedir. Aslında bu iki yöntem, insanın hakikat arayışında birbirinin alternatifi değil, bilakis birbirini tamamlayıcı eşdeğer iki yaklaşımdır. Bir başka ifadeyle Kur’an’ın ahkâmındaki ilahi maksadı öğrenme çabasında aslolan, rivayet ve dirayet yöntemlerinin birlikteliğidir. Kur’an’ı anlama hususunda bunlardan birini diğerine öncelemenin gereksizliği kadar, çağdaş bazı yorumcuların yaptığı gibi rivayetin rolünü ve önemini görmezden gelerek murad-ı ilahiye ulaşma çabasının sağlıklı bir sonuç vermeyeceği de açıktır. Zira sözlü hitap olarak nazil olması sebebiyle Kur’an’ın lafızlarındaki maksadı en iyi anlayacak olanların, o hitabın ilk muhatapları olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesi, kişiyi mesnetsiz, tutarsız ve hayli subjektif sonuçlara götürebilmektedir. Bu sebeple vahyin getirdiği hükümlerin maksatlarına dair objektif tespitler yapabilmek için ilk muhatapların onları nasıl anladığını bilmek son derece önemlidir.
Neticede ister dirayet ister rivayet yöntemiyle öğrenilmiş olsun, murad-ı ilahinin (makâsıdın) salt bilgi düzeyinde tespit edilmesi, bir Müslüman için asla nihai bir hedef değildir. Aslolan, dinî hükümlerdeki ilahi maksada dair elde edilen bu bilginin benimsenmesi, özümsenmesi ve eyleme dönüştürülmesidir. Her türlü söz, tutum ve davranışın gayesi hâline getirilmesidir. Bu idealin gerçekleşmesi ise ancak kişi ile o bilginin kaynağı arasında kurulacak güçlü bir muhabbetle mümkündür. Bu açıdan muhabbet, ilmin de amelin de ihlasın da öncülü gibidir.

Mezkûr bağlamda muhabbet, Allah ile kulları, peygamber ile ümmeti arasındaki karşılıklı sevgiyi ifade eder. Muhabbette müşareket vardır yani mütekabiliyet esastır. Bu doğrultuda Allah’ın ve Hz. Peygamber’in müminleri sevdiğine dair pek çok ayet ve hadisin varlığı malumdur. (Tevbe, 9/128; Müslim, Fedail, 17.) Haddizatında peygamberlik müessesesi, Yüce Allah’ın kullarına rahmetinin ve sevgisinin bir tecellisidir. Söz konusu sevginin muhabbete dönüşmesi için müminlerin de içten gelen samimi ve doğal bir sevgiyle Allah’ı ve Hz. Peygamber’i her şeyden çok sevmesi icap eder. (Bakara, 2/165; Tevbe, 9/24; Buhari, İman, 2/8.) Böyle bir sevgi, Müslümanlığın vazgeçilmez gereği olduğu kadar dindarlığın da güçlü bir alametidir. Zira itaat ve teslimiyetin temelinde sevgi vardır. İnsan, ancak sevdiğine gönülden teslim olur, boyun eğer, ondan gelene zihnini, kalbini açar ve böylece sevgi muhabbete dönüşür.

Nihayetinde Allah’ın ve peygamberin müminlere sevgisi, inanan kalplerde karşılık bulup da muhabbet hâsıl olunca niyetler halis, ameller salih ve gayeler yalnız rıza-i Bâri olur. Hayatlar ihlasın nuru, fazileti ve lezzetiyle güzelleşir. O vakit ortaya konulan bütün söz, tutum ve davranışlar da idrakine erilmiş saf bir dindarlığın tezahürü olur. Gösterişin âdeta varoluş amacı hâline getirildiği, samimiyetin takiyyeye kurban edildiği, çıkar kaygılarının her şeyin önüne geçirildiği, dünyevileşmenin hayat standardına dönüştürüldüğü bir dönemde temiz kalabilmek adına en fazla ihtiyaç duyulan da bu değil midir? Böyle bir konjonktürde ihlası kuşanmak, insanı tüm kötülüklerden arındıracak, Rabbine yakınlaştıracak ve hayata anlam kazandıracak önemli bir adımdır. Aynı zamanda binbir çeşit desise, vesvese ve hileyle tüm köşe başlarını tutmuş, insanları ayartmak için günahları alabildiğine süslemiş şeytanlardan korunmanın yolu da buradan geçmektedir. Çünkü şeytan, ancak ihlassız kimseler üzerinde hâkimiyet kurabilir. (Hicr, 15/40-42.)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]