* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Müjdeci Umut Dolu ve Gerçekçi Olmak  (Okunma sayısı 6424 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Müjdeci Umut Dolu ve Gerçekçi Olmak
« : Haziran 27, 2024, 03:43:51 ÖS »


Müjdeci Umut Dolu ve Gerçekçi Olmak

“Ey Muhammed! Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele!” (Zümer, 39/18)

Hz. Peygamber’in en ayrıcalıklı vasfıdır MÜJDECİ olmak.

O, karanlıklar arasında yolunu ve umudunu kaybetmişlere yüksek tondan haykırışıyla umut aşılayan ve yol gösterendir. Haykırdığı ilk prensip,

“Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. O bütün kusur ve günahları bağışlar. Allah’ın rahmetinden ancak gerçeği ve hakikati saklayan kâfirler umut keser.” (Yûsuf, 12/87; Zümer, 39/53) ifadesiyle formüle edilen ve umutsuzluğa karşı tavır belirlemeyi, düşüncesinin temeline oturtan umut dolu aydınlık çağrısıdır. Kötülük ve zulmün sürekli olmadığını, mutlaka bir gün güneşin doğacağını, bedbinlikler, karamsarlıklar ve olumsuzlukların dağılacağını muştulayan bir duygu, düşünce atmosferini oluşturma çabasıdır. Şâirin dediği gibi;

Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakkın,

Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın.

Umutları olmayanların yarınları yoktur. Yarınları olmayan, hayalleri tükenen insanların azim ve heyecanı kaybolur. Böyle bir atmosfer içinde sıkışan insanoğlunun çalışma ve gayretli olması beklenemez. Sonuç itibariyle herkes bir yanlışa ve hayal dünyasında oluşturduğu bir mite sığınır ve onunla oyalanmaya, bu duygularla avunmaya çalışır. Bir vecizede ifadesini bulduğu üzere,

“Kimisi geçmişin hamasetine sığınır, kimisi geleceğin umutlarına soyunur, hep hayal dünyasında gezinir, hiç yaşamadan ölürler.”

Böylesi karamsarlıkların arasından sıyrılıp bir an olsun ışığa ulaşmak için insanlar, yalan-yanlış demeden fallara, falcılara, rüyalara ve yorumculara kucak açarlar.

Mutlu olmak için umuda ve müjdelere ne kadar da ihtiyacımız var! Bu fıtrî/beşerî duygu değil midir insanları gerçek müjde ve umutları göremedikleri için rüyalardan, falcılardan müjde ve umut almaya ve heyecan tazelemeye iten!

Hz. Peygamber’in gerçekçiliğinde -riyakârlıktan uzak- hayatı dolu dolu yaşamak ve onun umut dolu ve müjdeci tavrında sürekliliği korumak, herkes için en yüce ve doruktaki örnek olmalıdır. Onun hayatındaki umut ve umutsuzluğa dair kırık çizgilere bakıldığında en zor anlarında bile tavrı hep umuttan yana olmuştur. Umutsuzluktan iz yoktur.

İnsanî erdemlerin abidevî ölçekte örneğini temsil eden Hz. Peygamber’e umutlu, gerçekçi ve müjdeci olmak yani umut vermekle ilgili Kur’ân-ı Kerim’de;

Ø Ancak Kur’ân’a uyan, Allah’tan korkan kimseyi uyarabileceği ve böyle kimseleri mağfiret ve mükâfatla müjdelemesi,

Ø Bazılarının elindeki varlık ve zenginliğe göz dikmemesi, üzülüp karamsar olmaması,

Ø Peygamberi dinleyip duyan ve sözün en güzeline uyanları müjdelemesi,

Ø Yarınlara Allah’ın yardımı ve dilemesiyle daha iyi ve daha doğruya ulaşma umudunu yitirmeden bakması,

Ø Allah’ın lütfuna, yardım ve fethe mutlaka ereceklerini mü’minlere müjdelemesi,

Ø Allah uğruna mallarıyla, canlarıyla mücadele eden, tevbe eden, ibadete devam eden, hamdini eksik etmeyen, oruç tutan, namazını kılan, iyiliği öven, kötülüğü yeren ve Allah’ın koyduğu kurallara riayet eden mü’minleri müjdelemesi,

Ø Eşlerine güzel davranışlarından dolayı Allah’ın büyük bir mükâfat hazırladığını bildirmesi,

Ø Maddi ve manevi değerlere saygılı, Allah’ı hatırından çıkarmayan erkek-kadın herkesin bağışlanacağını ve büyük bir mükâfatın onları beklediğini açıklaması,

Ø Haddi aşanların da Allah’ın rahmetinden ümit kesmemesi gerektiği ve onun bütün kusur ve günahları bağışlayacağını duyurması,

Ø Ayrıca her şeyin bilinçli bir oluşum olduğu ve hiçbir şeyin tesadüfi olmadığı, kör tesadüflerin oluşturduğu kaos ortamının korkularından uzak durmak ve düşünmek gerektiği, fizik ve metafizik her şeyin vazedilen ilahi kurala uygun bir şekilde oluşmakta olduğunun ilanen dile getirilmesi emir ve tavsiye edilmektedir.

Müjdeci, umut dolu ve gerçekçi olmakla ilgili özelde Hz. Peygamber’e, genelde herkese davranış ve ifade yükümlülüğü getiren ayetlerin meallerini okuyucuların dikkat ve anlayışına sunuyorum;

“Sen ancak Kur’ân’a uyanı ve görmeden Rahman’dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele!” (Yâ-sîn, 36/11)

“Sakın onlardan bazılarına verdiğimiz dünya malına göz dikme! Onlardan dolayı üzülme ve müminlere alçak gönüllü ol!” (Hicr, 15/88)

“Tâğut’a kulluk etmekten kaçınıp, Allah’a yönelenlere müjde vardır. Ey Muhammed, dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele! Allah’ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.” (Zümer, 39/17-18)

“İnşallah demedikçe hiçbir şey için “Bunu yarın yapacağım” deme! Bunu unuttuğun takdirde Allah’ı an ve ‘umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir’ de.” (Kehf, 18/23-24)

“Allah’ın lütfuna ereceklerini müminlere müjdele! Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme! Onların eziyetlerine aldırma, Allah’a güven! Vekil ve destek olarak Allah yeter.” (Ahzâb, 33/47-48)

“Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri müjdele!” (Sâf, 61/13)

“Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. Bu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’ân’da, Allah üzerine hak bir vaattir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde, O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu büyük kazançtır.

Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın sınırlarını koruyanlar… O müminleri müjdele!” (Tevbe, 9/111-112)

Güven Duymak ve Kuşkudan Uzak Olmak

“Ey Muhammed! De ki: Allah bana yeter. Ondan başka ilah yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım.” (Tevbe, 9/129)

Güven, varlığına anlam yükleyen herkesin, özellikle erdemlere ulaşmak gayret ve çabasında olan her insanın ihtiyaç duyduğu, azim ve kararlılığı artıran bir duygudur. Kuşku ise, her işte ve her yerde ataletin, korkunun, başarısızlığın, umutsuzluğun ve hayal kırıklığının temel öğesi ve en başta gelen sebeplerindendir.

Birbirinizin zıddı olan bu iki duygu, ferdî ve toplumsal anlamda da fevkalade önemli, hâkim oldukları fert ve toplum hayatının ruhunu teşkil edecek kadar hayatîdir. Birinin varlığı, özgüven, başarı, huzur ve mutluluk sunarken, diğeri güvensizlik, şüphe, paranoya, başarısızlık, huzursuzluk ve kaos getirmektedir.

Güven duygusu haklı gerekçelerle desteklenmiş ferdin, özgüveni tamdır. Karakteri ve şahsiyeti iyi bir seyir izler. Güven, tek başına/ferdî olarak, aile ortamında ve toplumsal hayatta, huzur ve sükûnun teminatıdır. Kuşkularla donanmış ve kuşatılmış ferdi, aileyi ve toplumu hiçbir önlem rahatlatmaz ve ona mutluluk sağlamaz.

İç dünyası kuşkulara mesken olmuş, gönlü şüphelerle kuşatılmış bir şahsın, kendisiyle barışık olması imkânsız ve ruh hastası olması kaçınılmaz bir sonuçtur.

Kendisiyle barışık olmayan ferdin başkalarıyla iyi ve güzel diyaloglar kurması nasıl mümkün olabilir? Örneklemeyi sürdürdüğümüzde, aile içinde eşlerin birbirine güvensizliği, çocukların aile büyüklerine güvenmemesi ve aile büyüklerinin çocuklara kuşkuyla bakması, mutlu bir tablonun oluşturulmasının önündeki en güçlü mâniadır.

Ya toplum hayatını istila eden kuşkular? Ad bulmakta sözlüklerin bile yetersiz kaldığı kuşkular…

Kuşkuların gölgesinde, sosyal, siyasî ve iktisadî politikaların hiç birisi, kendisinden beklenen sonucu vermez. Herkesin birbirinden şüphelendiği, “acaba”larla çepeçevre kuşatılmış bir toplum neyi üretebilir ki, huzur ve mutluluk üretebilsin?

Böylesi sert, çorak ve kaygan zeminlerde hangi güzellikler yeşerebilir ki, güzel bir medeniyet yeşersin?

Kuşkular, uluslararası ölçekte büyütüldüğünde güvenilmez ülkelerle kuşatılmış olduğumuz hissi sonucunda ortaya çıkan tabloda bundan farklı değildir. Bütün pozitif enerjilerin, negatiflendiği, herkesin gücünü boş yere harcadığı, birbiriyle mücadele ettiği bir ortamda, el ele, dostça ve güvenle omuz omuza tekâmül etmek imkânsızdır.

Evrensel insanî erdemlerle bezenmiş ve mutluluğa ermiş fert ve toplumun asgarî şartı, bütün kuşkulardan arındırılmış bir güven duygusuna sahip olmalarıdır. Güven duygusu tam olan bir insanın özgüveni de tamdır. Özgüven sahibi kişiler ancak başarıya ulaşırlar.

Misyonu hakkında kuşkusuz bir güven duygusuna sahip olmak başarıyı getirir. Genelde Rabbine ve ondan gelene, özelde ise; “…benim huzurumda peygamberler korkmaz!” (Neml, 27/10) ve “…sakın Allah’ın peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma!”  (İbrâhîm, 14/47) buyruğuna kuşkusuz bir güvenle inandığı için Hz. Peygamber ve bütün peygamberler, “O peygamberler ki Allah’ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah’tan korkarlar ve O’ndan başka kimseden korkmazlar.” (Ahzâb, 33/39) âyetinde ifade edildiği üzere korkusuzdurlar. Yine aynı güven duygusu sebebiyle “Allah, ‘zafer ve başarı kesinlikle benim ve elçilerimin olacaktır’ diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir.” (Mücâdele, 58/21) âyeti ona umutsuzluğun en karanlık anında bile zafer ve başarı umutları fısıldamış ve azim telkin etmiştir. Bu sebepledir ki, örnek insan Hz. Peygamber’e kuşkulardan uzak olmak emredilmiş ve sürekli güven telkin edilmiştir.

* Mutlak galip ve engin merhamet sahibi olan Allah’a güvenmesi,

* İnsanları uyarman ve onlara öğüt vermen için indirilen Kur’an gerçeğin ta kendisidir. Onun hakkında en küçük bir şüphesi olmaması,

* Farz-ı muhal şüphesi varsa geçmiş ümmetlere sorması,

* Ölümsüz ve daima diri olan Allah’ın, kullarının günahlarını bildiğinden şüphe etmemesi,

* Apaçık hakikat üzere olduğundan emin olması,

* Allah’ın verdiği sözden cayacağını aklından bile geçirmemesi,

* Herhangi bir işe karar verdikten sonra Allah’a güvenerek azimli olması,

* Aynı güvenle müminleri müjdeleyerek, kâfirlerin eziyetlerine aldırmaması,

* Allah’tan başka ilah olmadığı, ona da müminlere de Allah’ın destek ve yardımıyla yeteceği,

* Sadece ona dayanıp güvendiğini söylemesi gerektiği teyit edilmektedir.

Yalnız Allah’a güvenmek ve kuşkulardan uzak durmakla ilgili özelde Hz. Peygamber’e, genelde herkese davranış ve ifade yükümlülüğü getiren âyetlerin meallerini okuyucuların dikkat ve anlayışına sunuyorum;

“Sen, O mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan!”

(Şuarâ, 26/217)

“Bu Kur’an kendisiyle insanları uyarman, insanlara öğüt vermen için Sana indirilen bir kitaptır. Bu hususta kalbinde bir şüphe olmasın!”

(A’raf, 7/2)

“Resûlüm! Sana indirdiğimizden kuşkuda isen, Senden önce Tevrat’ı okuyanlara sor! Andolsun ki, Rabbinden sana hak gelmiştir. Sakın şüphecilerden olma!”

(Yûnus, 10/94)

“Gerçek olan, Rabbinden gelendir. O halde kuşkulananlardan olma!”

(Bakara, 2/147)

“Gerçek, Rabbinden gelendir. Öyle ise şüphecilerden olma!”

(Âl-i İmrân, 3/60)

“Ölümsüz ve daima diri olan, kullarının günahlarını bilen Allah’a güvenip dayan! O’nu hamd ile tesbih et! Kullarının günahlarını O’nun bilmesi yeter.”

(Furkân, 25/58)

“O halde, sen Allah’a güvenip dayan! Çünkü sen, apaçık hakikat üzeresin.”

(Neml, 27/79)

“O halde, sakın Allah’ın peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Çünkü Allah mutlak üstündür; kimsenin yaptığını yanına bırakmaz.”

(İbrâhîm, 14/47)

“Allah’ın rahmeti ile onlara yumuşak davrandın! Şâyet kaba, katı yürekli olsaydın Hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet! Bağışlanmaları için dua et! Onlara danış! Karar verdiğin zaman da artık, Allah’a dayanıp güven! Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.”

(Âl-i İmrân, 3/159)

“Allah’ın lütfuna ereceklerini mü’minlere müjdele! Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme! Onların eziyetlerine aldırma! Allah’a güvenip dayan! Vekil ve destek olarak Allah yeter.”

(Ahzâb, 33/47-48)

“Ey Muhammed! Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım. O yüce Arş’ın sahibidir.”

(Tevbe, 9/129)

“Ey Peygamber! Sana ve Sana uyan mü’minlere Allah yeter.”

(Enfâl, 8/64)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]