* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Dünyevileşme Müslüman’ı Dininden Eder  (Okunma sayısı 124 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı anadolu

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 819
    • www.fanidunya.net
Dünyevileşme Müslüman’ı Dininden Eder
« : Temmuz 28, 2023, 04:31:11 ÖS »


Dünyevileşme Müslüman’ı Dininden Eder

MÜSLÜMANLAR için her yerde ve her zaman din dünyadan önce gelir. Dünyayı dinin yerine ve önüne geçirmek, dünyevileşmektir. Dünyayı kendisi için “her şey” olarak görme, işlediği amellerin karşılığını bu dünyada bulmak isteme, ahireti “uzak” görme gibi anlamları ifade ediyor.

Dünyevileşme devletten çok fertlerde başlayan fertlerde devam eden bir vakıa. İnsan inançla ilgili bir “ayrışma” ve “kırılma” noktasını hep yaşar. Dünya ile ahiret içimizde boğuşur, mücadele eder. Attığımız her adımda, yaptığımız her işte bu mücadeleyi yaşarız. Bazan dünya kazanır, bazan ahiret kazanır. İçimizdeki bu mücadeleyi sürekli dünya kazanır hale gelmişse işte o zaman dünyevileşme başlar. Dünyevileşme, dine ve dinin hükümlerine aldırış etmeden bilerek İslâm’dan kaçmaktır. İslam’dan bile bile kaçarak yaşamak, küfre ve kâfirliğe alışmaktır.

Dünyevileşme, kendini dünyanın çekiciliğine kaptırma, onun esiri ve zebunu haline gelme anlamına gelir. Bu kavram; hayat tarzı, eşya ve hadiselere bakış şekli ehl-i dünyanın arzu ettiği biçimde olan insanın halini anlatır. Bu itibarla dünyevileşme, dinin örgülediği hayat biçimine, varlığa ve hâdiselere bakış açısına ters olmayı ifade eder.

Dünyevileşme; ahiret hayatını unutan, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan ve şehvetlerinin peşinde koşan insanın içinde bulunduğu hali ifade eden bir kavramdır. İslâm âlimleri dünyevîleşmeyi, insanlığı tehdit eden bir dalâlet ve heva-hevesin ilâh edinildiği bir hayat tarzı olarak değerlendirmişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de kıssaları haber verilen Firavun, Karun, Belâm ve onlarla işbirliği yapan kimselerin, dünyevîleşmenin farklı bir boyutunu temsil ettiklerini söylemek mümkündür. Hayatın merkezine dini koyarak yaşamanın ve düşünmenin zıttı olması sebebiyle dünyevileşme, yine ona ters orantılı olarak artan, eksilen bir yapıya sahiptir. Yani ondaki artış bunda eksilme, bundaki artış da onda eksilme meydana getirir. Hayatta her şeyi dinullah’a göre ölçmek yerine her şeyi dünya ve dünya kaynaklı değerlere göre ölçmek anlamına gelen dünyevileşme, Müslüman insanı dinden eden bir tehlikedir.

Dinullah’ın ölçüsüne vurulmayan dünyalıklarımız, bizim esaret zincirlerimizdir. Dünya, insanın hem sahip olma, haz alma duygularına, hem de başkalarına hâkim olma, yönetme arzularına hitap etmektedir. Rabbimizin: “Kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüş, güzel cins atlar, davarlar ve ekinlere olan istekler/arzular insanlar için süslendirilmiştir.” 1 ayeti ile “Dünya çekicidir, tatlıdır” 2  hadis-i şerifi onun cazibedarlığını; “İnsanoğlunun bir vadi dolusu malı olsa ikincisini ister” 3 hadisi de insanın meylini ve doymak bilmez arzularını ifade ediyor.

Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) anlattığı şu hâdise de Müslümanların dünyevileşme illetine maruz kalacaklarını haber vermektedir. Bir defasında Hz. Ebu Bekir (r.a.) içecek bir şey istemiş ve kendisine su ile bal ikram edilmişti. Bunları görünce o kadar çok ağladı ki, yanındakileri de ağlattı. Neden ağladığı sorulunca da şunları anlattı: “Ben bir gün Rasul-i Ekrem Efendimizi (s.a.s.) elleriyle sanki görmediğim birini itiyormuş gibi yaparken gördüm. ‘Yâ Rasul allah ne yapıyorsunuz?’ diye sordum. O da buyurdu ki: ‘Ey Ebu Bekir, dünya temessül etti ve bana kendini kabul ettirmek istedi, ama ben kabul etmedim, ellerimle ittim, git. dedim. Döndü dedi ki: Sen kendini benden kurtardın ama senden sonra gelenler kurtaramayacak.”  4 İşte Hz. Ebu Bekir’in korkusu da dünyanın kendisini kabul ettirdiği kimselerden olmaktı ve bu sebeple ağlamıştı.

Dolayısıyla her Müslüman için dünyevileşme tehlikesine düşme ihtimali vardır. Dünyevileşme tehlikesini önemsemeyenler, aslında dinlerini kaybetmeyi önemsemeyenlerdir.

Dünyevileşme aynı zamanda Müslüman toplumları helâke götüren bir musibettir. Kur’ân-ı Kerim’de de, geçmiş peygamberleri ve onların Allah’a karşı kulluklarını hakkıyla yerine getiren ümmetlerini anlattıktan sonra, “Onların peşinden namazı zayi eden, şehvetlerine tâbi olan bir nesil gelir ki, onlar azgınlıklarının cezasını göreceklerdir” 5  âyetiyle onlardan sonra gelen nesillerin dünyevileşme serüvenine temas edildiğini görüyoruz.

Bu ayet dünyevileşmenin ilk iki basamağına işaret ediyor. Birincisi başta namaz olmak üzere ibadetleri terk etmek, ikincisi ise süfli arzulara tabi olmaktır. Kur’ân’ın bu söylediği, sadece geçmişler için söz konusu olan bir durumu haber vermekten ibaret değildir. Bu aynı zamanda gelecek nesiller için de aynı tehlikenin var olduğuna dair bir uyarıdır. Rasûlüllah (sav) buyuruyor:

“Yemek yiyenlerin sofralarına birbirlerini çağırdıkları gibi, çeşitli ümmetlerin sizin aleyhinize birleşmeleri yaklaşmaktadır. Ashaptan biri ‘Ey Allah’ın Rasûlül ! O gün (sayıca) az olacağımızdan mı (aleyhimizde birleşecekler)?’ diye sordu. Rasûlullah (s.a.v) “hayır, bilakis o gün (sayıca) çok olacaksınız. Fakat selin üzerindeki köpük ve çerçöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanınızın kalbinden size karşı duyduğu ‘mehâbeti’ (korkuyu) çekip alacak ve kalbinize ‘vehn’ (zafiyet) atacak (bu sebeple düşmanınız sizden çekinmeyecek ve korkmayacak) tır” buyurdu. Ashaptan biri; “Ey Allah’ın Rasûlül ! ‘vehn’ nedir?” diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘dünya sevgisi ve ölüm korkusu’ diye cevap verdi.” 6

Hadisi Şerif’ten anlaşıldığına göre, çeşitli İslâm dışı güçler ve milletler, Müslümanlarla savaşmak, onların gücünü kırmak, birlik ve bütünlüklerini parçalamak, sahip oldukları vatanlarını ellerinden almak, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürebilmek için, yemek yiyen bir grubun birbirini sofralarına davet etmeleri gibi, birbirlerini Müslümanların aleyhine birleşmeye çağıracak ve aralarında anlaşacaklardır. 7

Hadisin son fıkrasında Hz. Peygamber (s.a.v) “Allah, sizin kalbinize ‘vehn’ atacaktır. Ey Allah’ın Rasûlül ! ‘Vehn” nedir’ diye sorulunca Hz. Peygamber (s.a.v) “dünya sevgisi ve ölüme karşı isteksizliktir” buyurmuşlardır. “Vehn”, iş ve amelde zafiyet ve gevşeklik göstermek, demektir. 8

Dinî hayatta zirveye ulaşan tabakalardan sonra peşlerinden gelen nesillerden bir kısmının manevi değerleri yitirip, şehvetlerinin esiri olacaklarını haber vermektedir. Ancak bu ifadeler sadece bir haber vermeden ibaret olmayıp, aynı zamanda bu tehlikeye dikkat çekme anlamına da geliyor. Kur’ân’ın meseleye dikkat çekmesi ve Hz. Peygamber’in bu kadar tahşidatta bulunmasının sebebi, girilen bu yolun sonunun küfre kadar uzanmasıdır. Nitekim Kur’ân bazı kimselerde dünya sevgisinin ahirete nazaran ağır basması sebebiyle küfre düştüklerinden bahseder  9

Kur’ân-ı Kerim bir başka benzetmeyle dünya hayatını, yağmurlarla yeşeren, sonra da kuruyup çerçöp haline gelen yeryüzüne benzetmektedir:

“İyi bilin ki dünya hayatı, bir oyundur, bir oyalanmadır, bir süstür. Kendi aranızda karşılıklı övünme, mal ve nesli çoğaltma yarışıdır. Tıpkı o yağmura benzer ki bitirdiği ürün, çiftçilerin hoşuna gider. Ama sonra kurur, sen onu sapsarı kurumuş görürsün. Sonra da çerçöp haline gelir. İşte dünya hayatı da böyledir. Âhirette ise kâfirler için şiddetli bir ceza, mü’minler için ise Rab’leri tarafından bir mağfiret ve rıza! Evet, dünya hayatı bir aldanma metaından başka bir şey değildir.” 10

Dolayısıyla Kur’ân, mahiyeti zail olmak, kuruyup gitmek olan dünya hakkında insanlara, “Dünya hayatı sizi aldatmasın.” 11  ikazı yapmaktadır.

Bu ayette ince bir anlatımla aslında kâfirlerin dünya hayatına düşkün oldukları anlatılmaktadır. Ayette geçen, “Bu bir yağmurdur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider” ifadesinde “çiftçiler” anlamında “küffar” lafzı kullanılmıştır. Küffar, kâfir kelimesinin çoğuludur. Kâfir, örten demektir. Çiftçiye kâfir denmesi de toprağı kazıp, tohumu atıp üstünü toprakla örtmesinden dolayıdır. Burada kâfir kelimesinin kullanılmasında tevriye sanatı vardır. 12  Burada âdeta, ektiği ekinin gür çıkması çiftçileri sevindirdiği gibi, dünyalıklarının bol olması da kâfirleri sevindirir denmek istenmiştir.

Dünyevileşip dinini kaybeden kimseyle dünyevileşmeyip Müslüman kalan kimsenin vasıflarını Rasûlüllah (sav) şöyle ortaya koymuştur: “Altına, gümüşe, kumaşa, elbiseye kul olanlar helak olsunlar. Zira onlara verildiğinde razı olurlar, verilmezse olmazlar.” 13 “

Hidayete erip Müslüman olana ve yeterince bir miktar ile hayatını sürdürene müjdeler olsun.” 14

Helal olana kanaat etmeyen, harama sevdalanan, elde ettiği haramları meşrulaştırma yoluna gidenler, dünyevileşme sonucu dinden olanlardır.

Şunu bilelim ki; Laiklik ve Sekülerizm dünyanın dine tercih edildiği ve dini değerlerin dışlandığı ya da kalbe hapsedildiği birtakım dünyevileşme hareketleridir. Bu kirli ve karanlık hareketler, Müslümanları dinsizleştirmekten, imandan sonra küfre ve kâfirliğe döndürmekten başka bir şeye yaramazlar. Sekülarizm, hayatın her alanında ilâhi teklifleri (vahyi) devre dışı bırakma, dinîn şiarlarını/sembollerini anlamsızlaştırma ve dini sadece vicdanî bir tercih olarak değerlendirme halini ifade eden bir ideolojidir. Batı toplumu, içinde bulunduğu derin hurafe ağından kurtulmak için geliştirdiği Sekülarizm’i, dünyevî olanı lehine uhrevî olanı topyekûn ertelemeye/redde dönüştürmüştür. Sekülarizm, Kur’an’ın tanımıyla derin bir dalâlet olarak karşımıza çıkmaktadır. Laiklik ile sekülarizm arasındaki münasebet ise, et ile tırnağın münasebeti gibidir. Ahireti dünyaya değil, dünyayı ahirete basamak ve alet yapmak şartıyla Müslümanların zengin olmasına ve maddeten terakki etmesine dini bir engel yoktur. Tehlikeli olan, Müslüman’ı dininden eden şey, dinin dünyanın tekeline girmesidir, dünya kaynaklı değerlerin ve beşeri otoritelerin dine yön vermesi ve dini denetleyip yönetmesidir. Dünya için dinin feda edildiği her yerde dünyevileşme vardır ve bu dünyevileşme Müslüman’ı imanından, dininden eder.

--------------------------------------------------------------------------------------------------

1 - Âl-i İmran Sûresi/14

2 - Sahih-i Müslim, Zikir, 99

3 - Sahih-i Müslim, Zekât, 117

4 - Hakim, Müstedrek, IV, 344

5 - Meryem Sûresi/59

6 - Sünen-i Ebû Dâvûd, Sünen, Melâhim, 5

7 - Bkz. Ebu’t-Tayyip Muhammed Şemsü’l-Hak el-Azîm Âbâdî, Avnu’l-Mabûd Şerhu Süneni-i Ebî Dâvvûd Maa şerhi’l-Hâfız İbn Kayyim el-Cevziyye, Beyrut, 1979, XI, 404-405

8 - İbn Manzûr, Lisânü’l-Arap, C:15, Sh: 417 Beyrut, 1999

9 - bkz. İbrahim Sûresi/3; Nahl Sûresi/105-107

10 - Hadid Sûresi/20; ayrıca bkz. Yunus, 10/24 Kehf, 18/45

11 - Fatır Sûresi/5

12 - Seyyid Kutup, Fî Zılâl’il Kur’ân, VI, 3491

13 - Sahih-i Buhari, Cihad: 70

14 - Sünen-i Tirmizi, Zühd: 35

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]