* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Hastalık ve Musibetlerin Hikmeti Nedir  (Okunma sayısı 142 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Hastalık ve Musibetlerin Hikmeti Nedir
« : Ekim 07, 2023, 01:53:37 ÖS »
Hastalık ve Musibetlerin Hikmeti Nedir

Yaradılışımızın icabı olarak, her kişi kendisinde noksan olan şey'in hasretini duymaktadır. Bunun yanında her şeyi tamam olan insan, sahip olduklarının kadrini bilmiyor ve çok kere (sanki bir mirasyedi gibi) onların farkında bile olamıyor. Konunun şu misal ile açıklanmasında isabet vardır: “Bir çocuk, ayakkabısı olmadığı için ağlayıp dururken, birden bire gözüne iki ayağı bulunmayan engelli bir çocuk ilişiyor. Dehşete kapılmış durumdadır, göz yaşlarını silip "Yârab, sana şükürler olsun ki, benim ayaklarım var; meğer ben ne kadar şanslıymışım, beni affet ALLAH'ım.." diye, yalvarıp huzura kavuşuyor”.

O halde insan, haline şükredici olmalıdır. Kendisinde mevcut olanları iyi tanımalı ve onların kıymetini takdir etmelidir.

Özetlersek: Yoklukta kendimizden aşağı olanlara bakıp müteselli olmalı. Varlıkta ve ilimde bizden üstün olanlara bakıp onlara yetişebilmek için gayret göstermeliyiz.

İnsanoğlu bu dünyada daima adalet aramıştır. Öncelikle bilmek lâzımdır ki, dünyada asla hakiki adalet yoktur. Mutlak adalet, kıyamet gününde ortaya çıkacaktır. Dünya bir eğitim ve imtihan meydanıdır. Burada aklımızın ermediği, duygu ve hassalarımızın fark edemediği çok karışık mes'eleler vardır. Bazı misaller verelim.

Işıklar âlemi içinde görünür ışınların yeri, sadece % 4 kadar bir yer işgal eder. Diğerleri: Alfa, Beta, Gamma, Radyo, Televizyon, IKS, Ultrason, Infraruj, Ultraviole, Mion, Laser, Radar ve diğer kozmik ışınlardan ibaret, görünmeyen tabiattadırlar. O halde % 96'lık göremediğimizin yanında sadece % 4'lük görüş alanımız vardır. Dolayısıyla istatistikî yönden bizim görüyoruz zannettiklerimiz bile şüpheli mevkide kalıyorlar. Yani biz çok az şeyi görebiliyoruz.

Dokunmak hissimizi ele alırsak, gözlerimizin göremediği nice küçük varlıkları ve uzaktaki galaksiler ve seyyareler gibi nice büyük yaratıkları temas ederek tanımamız mümkün değildir.

Diğer hislerimizin güçleri de hemen hemen bu misallerdeki gibi zayıftır ve herşeyi anlamamıza yetmez.

Ancak, hislerimizin üstünde "Akıl" dediğimiz en kıymetli bir varlığımız mevcut. Bir çok noksan yanlarımızı onunla tamamlamak mecburiyetindeyiz. Nitekim aklımız sayesinde bir çok cihazlar imal edilmiş ve bazı meçhullerin bilinmesi veya farkedilmesi mümkün hale gelmiştir. Lâkin meçhullerin sayıları az değil ki...

Yine akıl sayesinde, dünyada görülen bazı muvazenesizliklerin sebeplerini inceleyebiliriz. Meselâ: Doğuştan uzvu noksan yaratılmış olan bir yavru üzerinde düşünelim.

Bazılarımızın zannettiği gibi böyle bir doğuş, asla "ALLAH'ın adaletsizliği" değildir. Bu tabloda aklını çalıştıran insan için büyük ibretler vardır.

Nasıl ki, vatan kurtulsun diye nice insanlar canlarını feda ederler ve diğerleri o vatan toprakları üzerinde şehid ve gazilerinin sayesinde yaşamağa devam edebilirler...

ALLAH'ın Mülkü olan bu dünyada, Cenâb-ı Hak insan neslinin devamını ve huzurlu olmasını ister. O sebeple diğer insanların hallerine şükretmeleri ve hallerinden memnun olmaları takdir olunmuştur. Genelde kendisi sağlam olan kişi, herkesin aynı şekilde bulunduğunu zannedecektir. Noksansız bir vücudun ancak bir lütuf olduğunu farkedebilmek, ancak engelli kişileri görmekle mümkün hale gelebilir. İşte bu yüzden bazı insanlarca zavallı gibi kabul edilen engellilerin, insanlık âleminin selâmet yolunu bulabilmesinde büyük hizmetleri vardır. Dolayısıyla onların, ALLAH katında birer şehid ve gazi kadar mübarek kişiler oldukları kanaatındayim. Ancak, İnsanoğlu buna benzeyen daha bir çok hikmetleri anlamaktan uzaktır. Bizzat engellilerin ve hastaların, Cenab-ı Hakk'ın bu takdirinden haberleri bile olmayabilir.

O halde tekrar edersek: Dünyaya noksanlıkla doğanlar veya sonradan engelli olanların durumlarında adaletsizlik yoktur. Ortada sadece çok anlamlı hizmetler ve derin hikmetler mevcuttur. Bir tarafdan diğer insanların onları görerek, hallerine şükretmeleri ve gönül huzuruna kavuşmaları murat edilmiştir.

Cenâb-ı Hakk'ın bu lütuflarına rağmen günden güne iz'ansız, ferasetsiz, hissiz, şükürden uzak ve bencil özellikteki kişilerin sayıları artmaktadır.

Fakat insan, dünyadaki bu harikulâde ibret tabloları karşısında hissiz ve bir nevi kör hali ile hâlâ gönül huzuru ve saadet arıyorsa, elbette bulamıyacaktır..

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]