Gönderen Konu: İslam Ertelenmiş Mutluluklar Dinimidir  (Okunma sayısı 1195 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 6514
İslam Ertelenmiş Mutluluklar Dinimidir
« : Temmuz 27, 2024, 07:59:17 ÖÖ »


İslam Ertelenmiş  Mutluluklar Dinimidir

Kafaya takılan soru şu:

İslam ertelenmiş mutlulukların dini midir? Mutluluk sadece ahirette mi olacaktır? İslam’ın dünyada ve ahirette mutluluk vadiyle yaşanılan mutsuzluklar çelişki değil mi?

Bu soru, “Ateş, düştüğü yeri yakar.” sözünü akla getiriyor. Sürekli dert ve ızdıraplarla mücadele içinde olanlar bakımından anlaşılır bir serzeniş. Ancak beklentilerine ulaşamamış, hırslarını tatmin edememiş ve sürekli hedeflerinin gerisine düşmüş kişilerin mutsuzluklarını farklı değerlendirmek lazım. Bir başka yön ise soran kişinin ahiret inancı taşıdığı ama dünyaya yönelik daha fazla beklenti içinde olduğudur. Zaten soranın itirazı ahiretin uzak görünmesine ve ertelenmişlik duygusu vermesinedir. Onun isteği, mutluluk burada olsun.

Bu istek gayet insani değil mi?

Doğru, zaten soruyu soran insani bir refleks gösteriyor. Bulunduğu durumdan veya yaşadığı mutsuzluktan kurtulmak istiyor. Bu da gayet doğal ve insani. Burada göz ardı edilen nokta, dünyanın şartları ve imkânları. İnsanlar dünyanın şartları ve imkânlarına göre yaşarlar. Yüce Allah sistemi böyle kurmuştur. Bazı insanlar bu şartları ve imkânları kabul etmek istemezler ve gözetmezler. Bu da onları memnuniyetsiz ve mutsuz bir yaşantı içine sokar. Şartları ve imkânları gözeterek yaşayanların hepsi mutlu olmasalar da en azından mutsuzluk duymazlar. Çünkü mutsuzluk insanı karamsarlığa ve psikolojik yıkıma götürür.

Bu teslimiyetçilik olmaz mı?

Baktığımız yere bağlı. Fırsatları ve imkânları değerlendirmeyip kendisini bulunduğu yere çakılı görenler, tembeller ve umursamazlar teslimiyetçi bir tavır içindedirler. Bunlar toplumun geneli tarafından olumlu karşılanmaz. İnsandan beklenen, şartları ve imkânları gözeterek sürekli bir çaba ve çalışmanın içinde olmasıdır. Sonucunun ne olacağını bilmek veya tahmin etmek her zaman mümkün olmayabilir. Ancak Yüce Allah, inansın inanmasın her çalışana karşılığını vereceğini Kur’an’da bildirmektedir. (Necm, 53/39.) İnanmayana karşılık sadece dünyada verilirken inanana her iki dünyada verilecektir. (Bakara, 2/200.) Çabasının ve çalışmasının karşılığını alanlar her zaman ve mekânda mutlu olurlar.
Peki, bu durumda gerçek mutsuzlar kimdir?

Mutsuzlar iki kesimden oluşur. Birincisi bir hastalık veya beladan kurtulmakta zorlananlar, ikincisi ise beklentilerine erişemeyen, hırslarının karşılığını bulamayan veya beğen(e)meme takıntısına kapılanlardır. Hastalık, kaza, can ve mal kaybı gibi bela ve derde uğrayanlar hakiki anlamda mutsuzdurlar. Çünkü onların mutsuzluklarının somut karşılığı bulunmaktadır.

İkincisi nedir?

İkincisi beklenti, hırs ve beğenmeme mutsuzluğudur. Bu görecelidir. Bu tür mutsuzluk, yoksullar için geçerli olduğu gibi varlıklılar için de geçerlidir. Başını sokacak bir ev isteyenle evi olduğu hâlde daha büyük ve konforlusunu isteyenin mutsuzluğu buna örnektir. Bu yüzden göreceli mutsuzluğun tarifi ve tarifesi herkese göre değişir. Ancak sonuç itibarıyla hangi tür mutsuzluk olursa olsun kişileri psikolojik olarak etkilemekte ve hayat kalitesini düşürmektedir. Bu yüzden mutsuzluğun dini, milliyeti, cinsiyeti, konumu olmaz. Her milletten, her dinden, her cinsten ve her konumdan insan mutsuz olabilir. Demek ki mutsuzluk somut eksiklikten veya eksiklik hissinden kaynaklanmaktadır.

İslam’ın dünya hayatında mutluluk vadetmesiyle Müslümanların yaşadıkları mutsuzluklar bir çelişki değil mi?

İslam insana bütün eksikliği gidermeyi değil, mutlu bir hayat yaşamayı vadediyor. Çünkü insanın tüm eksikliklerini gidermek dünya şartlarında mümkün değildir. En basitinden insan acıkmakta, susamakta ve solumaktadır; yani sürekli havanın, suyun ve yiyeceğin eksikliğini hissetmektedir. Bu yüzden dünya şartlarında insanın eksiklik hissedemeyeceği bir noktaya ulaşması imkânsızdır. İslam’ın önerisi, dünya hayatında eksiklikleri yok etmek değil, ihtiyaçları karşılama hususunda çaba ve çalışma içinde olmak, elde ettiğine kanaat getirmek ve bulamayana yardımcı olmaktır. Böylece kişi, yetinme ve yardımlaşma duygusunu birlikte yaşar. Nitekim toplum içinde böylesi özellikleri taşıyan insanlar hangi cinsiyet ve konumda olurlarsa olsunlar mutsuzluk hissetmezler.

Hastalıktan, can ve mal kaybından dolayı acı çeken insanlara ne demeliyiz?

Aslında somut karşılığı olan gerçek mutsuzluk budur. Bu konuda İslam sabretmeyi önermektedir. Sabretmek demek hiçbir şey yapmadan oturup beklemek veya pes etmek demek değildir. Gerçek anlamda sabretmek öfkeye, paniğe ve isyana gitmeden başa gelene sakin ve kararlı bir şekilde çözüm aramaktır. Bunun için önce doğru değerlendirmek ve kabullenmek gerekir. Nitekim tabipler hasta olduğunu kabullenmeyen kişinin tedavisinin zor olduğunu söylerler. Kişi tedavi arayışında olmalı ki tedaviye cevap versin. Hâlbuki çözüm peşinde olmak, umutlu olmak demektir. Umutlu olmak ise eksiğinin giderileceği duygusunu yakalamak ve mutlu olmaktır. Kronik hastalığa yakalandığı hâlde umudunu yitirmeyen insanların mutlu olduğu bir gerçektir. Ancak ölümün meydana getirdiği eksiklik daha farklıdır, çünkü bunun dönüşü yoktur. Bu husustaki eksiklik duygusu ancak öte dünya inancıyla aşılabilir. Ölümle kaybettiği sevdiğinin veya yakınının öte dünyada mutlu olacağına dair inancı insanın mutsuzluğunu önler. Çünkü inançlı kişi herkes gibi kendisinin de öleceğine ve sevdiği kişiye kavuşacağına inanır. Bu da onu mutlu eder.
O zaman mutsuzluğun asla olmaması gerekir?

Mutsuzluktan çıkışın yolu, kabullenmek ve inanmaktan geçer. Çünkü kabullenmek ve inanmak, çözüm arayışı ve umut kaynağıdır. Belki giden gelmez, her yeni eskinin yerini doldurmaz ama en azından olumsuzluklardan kurtulma, acı ve eksikliği azaltma imkânı sağlar. Öte yandan her acı ve üzüntüyü de mutsuzluk olarak görmemek gerekir. İnsanın acı ve üzüntü duyması onun doğallığıdır. Bunlar bir yönüyle insanın canlılığının ve vicdanının göstergesi, diğer yönüyle hayata tutunma ve yardımlaşmanın itici gücüdür.

Dünyada mutlu olmanın yolu nedir?

Dünya zıtlıklar alanıdır. Nitekim hayat sevgiyle nefretin, umutla korkunun, kavuşmakla ayrılığın birlikte yaşandığı bir süreçtir. Bunlar dünyanın şartlarıdır. Dünyada mutlu olmak istiyorsak sevginin, umudun, birlik ve bütünlüğün tarafında olmalıyız. Bunların zıtları bizi hep mutsuz etmektedir. İslam’ın dünyada güzellik vaadi de işte budur. Ancak dünya şartlarında bunların kesintisiz ve tam olarak gerçekleşmesi zordur. İslam bunun mutlak anlamda gerçekleşeceği yeri gösteriyor. O da ahiret yurdundaki cennettir. Bu bir erteleme değil, hedef koymadır. Üniversiteye yeni başlayan bir öğrencinin hedefi mezun olup diploma almaktır. Bunun için dört yıl çalışması, çaba sarf etmesi ve beklemesi gerekmektedir. Hiç kimse dört yıl sonra alınacak diplomayı ertelenmiş bir ödül olarak görmez. Öte yandan dünyada geçici ve kesintili mutluluklar vardır. Bu yönüyle ahiretten farklıdır. Ancak inanan kişi için cennete girme umudu, onu mutlu kılmaya yeter. Kabir hayatının cennet bahçesi gibi olacağı ve yeniden dirilişle birlikte gerçek cennete gireceği inancı ise bu mutluluğu kesintisiz hâle getirir. İslam’ın vadettiği dünya ve ahiret mutluluğunun anlamı budur. (Bakara, 2/201; Zümer, 39/10.)

Prof. Dr. Cağfer Karadaş.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Ödeşme Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:15:54 ÖS]


Parçalanma Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:12:46 ÖS]


Engel Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:09:41 ÖS]


Anne Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:00:13 ÖS]


Devamlılık Gönderen: webtasarim
[Dün, 07:56:57 ÖS]


Garip Gönderen: webtasarim
[Dün, 07:53:51 ÖS]


İslamı Doğru Anlamak ve Yaşamak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:55:57 ÖÖ]


İnsan Muhtaçtır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:45:08 ÖÖ]


İnsanlık Ölçüsünün Kırmızı Çizgisi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:38:33 ÖÖ]


Şehadet Örnek Bir Duruştur Tüm Nesillere ve Çağlara Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:30:36 ÖÖ]


Tevekkül Eden Kimse Cömert Olur Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:14:57 ÖÖ]


Böyle Askeriniz Varken Sırtınız Yere Gelmez Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:06:03 ÖÖ]


Mevlid’lerde Yeniden Doğmak- 14 Eylül 2024 Mevlid Kandili Gönderen: fanidunya NET
[Eylül 06, 2024, 08:34:23 ÖÖ]


Müslümanların Sınır Bölgesinde Şehit Düşen Bedir Şehitlerine Denk Sevap Alır Gönderen: fanidunya NET
[Eylül 06, 2024, 08:09:25 ÖÖ]


Peygamberimiz (S.A.V)’in Sünnetini İhya Gönderen: fanidunya NET
[Eylül 06, 2024, 08:00:43 ÖÖ]


Allah Zalimi Asla Unutmaz Gönderen: fanidunya NET
[Eylül 06, 2024, 07:49:31 ÖÖ]


Çocuk Benim Değil mi Diyemezsin Gönderen: fanidunya NET
[Eylül 06, 2024, 07:36:02 ÖÖ]


Vesvese İhtiyat Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Eylül 06, 2024, 07:28:59 ÖÖ]


Nerelerdesin Gönderen: türkiyem
[Eylül 05, 2024, 10:05:39 ÖS]


Kur'an'da Müminin vasıfları Gönderen: türkiyem
[Eylül 05, 2024, 09:54:36 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40