* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Tüketim Toplumu  (Okunma sayısı 96 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2159
Tüketim Toplumu
« : Ekim 13, 2021, 06:52:55 ÖS »
Tüketim Toplumu

Yaşadığımız çağda teknolojiye ait gelişmeler baş döndürücü bir hızla her geçen gün yeni boyutlar kazanarak devam etmektedir. Fakat akıllara durgunluk veren bu teknolojik gelişmeler ve bu meyanda sahip olunan her türlü imkân insanı mutlu/huzurlu etmede yeterli olamamaktadır. İnsanlık, geri kalmışlıktan kurtulmak ve modernleşmek tutkusuyla sarıldığı teknolojide aradığını bulamadığı gibi her geçen gün bu uğurda değerlerinden bir yenisini daha kaybetmekle karşı karşıya kalmaktadır. Kaybolan bu değerlerden birisi de tüketimdeki dengedir.

Evet, yaşadığımız bu çağ, maddi olarak tarif edilemeyecek derecede gelişmelere sahne olmuştur. Ancak ne hazindir ki bu çağ aynı zamanda, insanın ruh ve mana bakımından en fazla iflas ettiği bir zaman dilimi olma özelliğini de taşımaktadır. Yine bu çağ, büyük bir etkiyle insanlığı yine insan eliyle bağımlı bir hâle getirerek depresyonların eşiğine itmektedir. Kâinatın en uzak sistemlerinden haberdar olmak isteyen insan, her nedense kendisine varlık/tüketim noktasında bir denge oluşturamamıştır. Devamlı ve hızlı tüketim yarışına girerek mutlu olmak istemiştir. Fakat insan unsurunun manevi yönünü hesaba katmayan ve sadece aşırı tüketim anlayışına dayalı olan bir hayat özlenen mutluluğu sağlamada tek başına yeterli olamamıştır.

Günümüzde tüketim önceki zamanlarda anlaşılmış olandan daha farklı bir anlam dünyası olarak karşımıza çıkmaktadır. Elbette tüketim her toplumda ve bütün zamanda var olmuş bir eylemdir. Hayatı idame etmede ve onun gereksinimlerinin karşılanmasında ortaya çıkacak olan tüketim ihtiyacı elbette tartışılamaz. Burada asıl altı çizilmesi gereken nokta, tüketimi toplumsal bir sorun hâline getirip ihtiyaç olmayan, belki de çok lüzumsuz şeyleri gerçek ihtiyaçmış gibi ve onlarsız bir hayat idame edilemezmiş gibi göstererek insanları tüketim çılgınlığına itmektir.

Aşırı tüketen insanı daha özgür ve müreffeh olarak lanse eden ekonomide aktör bazı anlayışlar, ihtiyaç olmayan şeyleri çok hayati ihtiyaçmış gibi göstererek insanı tüketim çılgınlığına itmekte ve sömürmektedir. Bu kurguyla ülke sınırlarının kaldırılması, popüler kültürün yaygınlaşması, eğlence sektörüne yapılan büyük yatırımlarla eğlence hevesinin arttırılması, nihayetinde toplumsal değişimin örüntülerinin yeniden yapılanması amaçlanmaktadır. Böylece insanların tüketim alışkanlıkları ve davranışlarının değiştirilmesi hedeflenmektedir. (Nevzat Tarhan, Son Sığınak Aile, s. 16.) İhtiyaç maddelerinin çoğaltılarak insanların tüketimde aşırıya gitmesi sağlanmaya çalışılmakta, israf teşvik edilmekte, çılgınca eğlenmek ve tüketmek haz alma yolu hâline getirilmektedir. Nihayetinde tüm bunlar hedefe konan kişilerin dünya sevgisinin artmasına yol açmaktadır.

Oysa insandaki dünya sevgisi, aslında hayatın getirdiği güçlük ve meşakkatlere katlanmak için gerekli bir eğilim iken dünya hayatına aşırı bağlanarak onu varoluşun amacı hâline getirme ve bütün enerjiyi ona sarf ederek fani olana bağlanma, ebedî ve kalıcı olandan mahrum olma gibi bir sorun getirmektedir. (Ahmet Koç, Kur’an’da İnsan ve Hz. Muhammed, Din Eğitimi Açısından Bir Yaklaşım, s. 104.) Yani varoluşun/yaratılışın gayesi unutturularak insan ruhsuz, huzursuz ve mutsuz bırakılmaktadır.

Sanayinin gelişmesiyle ağırlığını daha fazla hissettiren “tüketim toplumu” olma eğilimi, günümüzün en önemli problemlerinden birisi olmaktadır. Günümüzde büyük bir hızla yaygınlaşan iletişim vasıtalarının da marifetiyle reklam kıskacı altına alınan insanlar, âdeta birer tüketim aracı hâline getirilmek istenmiştir. Bu durum, birer huzursuzluk ve hatta bunalım kaynağı olmuştur. An gelmiş, ihtiyaç duyduğuna inandığı şeyleri elde etmek için meşru yahut gayrimeşru yollara yönelmiştir bazı kimseler. Ve böylece maddi menfaatin ve hazzın kölesi olan insanlarda hesap verme şuuru ve sorumluluk duygusu zafiyete uğramıştır.

İnsanoğlu arzularını gerçekleştirmesi için aşırı tüketime yönelmiş, lüks yaşama meyletmiş ve israfı yaygınlaştırmıştır. Bu da rüşvet, faiz gibi haramlara, suistimal gibi kötü ahlak gibi olumsuzluklara kapı aralamıştır. Neticede toplumun tüm katmanları bu sorunlardan bir şekilde etkilenebilmektedir.

Öz eleştiri yapacak olursak bizler de kapitalist yaşam anlayışını yaşadığımız toplumda günbegün yaygınlaştırdık. Tüketim yarışına giriştik ve israfa alıştık. Artık ihtiyaçlarımızı kendimiz tespit edemez olduk. Reklamlara, dayatmalara, telkinlere göre ihtiyaçlarımızı tespite çalıştık. Kapitalist düşünce kapitalist ahlakı getirdi. Tüketim hırsı sınır tanımayan bir insan tipi üretti. Helal ölçüleri yitirildi ve her yol meşru görülür oldu. Toplumda bencil bir hayat tarzı ve açgözlülük hâkim oldu. Diğerleri unutuldu, kazanılandan fazlası harcandı. Bu durum insanları sefahate yani zevk ve eğlence düşkünü olmaya sürükledi.

İmkânların geniş olması ve zengin olmak insana israf yapma hakkını vermez. Dahası biz Müslümanlar, inanmayanlar gibi yaşayamaz ve sorumsuz olamayız. Müslüman, Kur’an’da buyrulan “Sonra bütün nimetlerden sorguya çekileceksiniz.” (Tekasür, 102/8.) ikazına göre hareket eder. İsraf yarışına girmez ve kendini sefalete ve günaha sürüklenmekten kurtarmaya çalışır.

Son olarak şunun altını çizmeliyiz ki uhrevi değerleri ve ahiret inancını yok sayan anlayışlar aslında insan faktörünü göz ardı ederek dünyada azgınlığa, sömürüye ve açlığa yol açmaktadırlar. Çünkü insanoğlu gelişen küresel dünya sisteminde, sömürü düzenlerde bir “özne” olmaktan çok bir “nesne” olarak görülmüş ve bütün olumsuzluklar vicdansız insanlar tarafından insanlara dikte edilmiştir.

Oysa Allah (c.c.), evrensel mesajında “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın.” (Bakara, 2/195.) ifadesiyle tüm inananları ikaz etmiştir. Böylece Kur’an’ın öğretileri ve İslam dininin ortaya koyduğu “orta yol” anlayışıyla insanların hem ontolojik hem de ahlaki olarak aşırılıklara kapılmamaları hedeflenmiştir. Bu durumda ihtiyaçların peşinde durmadan koşan, hırs ile kazanıp gafletle tüketen, yorgunca yatıp sersemce uyanan, aceleyle yiyip süratle işine koşan ve kazandıkça israf ile harcayan insanın, Kur’an’ın ikazlarına ne kadar da muhtaç olduğu açıkça ortaya çıkmış olmaktadır. Yine Kur’an’da zikredilen “Mutedil bir millet kıldık.” (Bakara, 2/143.) ifadesi de insanlık değerlerinden ayrılmadan, aşırılığa kaçmadan ve israfa düşmeden fıtrata uygun bir yaşam tarzı sergilememiz gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır.

 


* BENZER KONULAR

Rahîm Ve Rahmân Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:28:55 ÖÖ]


Davranışlarımız Kaydediliyor Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:22:46 ÖÖ]


Biliniz Cesedin Öyle Bir Et Parcası Vardır Ki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:18:08 ÖÖ]


Melek Girmeyen Evler Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:04:30 ÖÖ]


Doğru Çalışma Methodu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:59:59 ÖÖ]


Başınızı Çevirip Gitmeyin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:39:23 ÖÖ]


Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]