* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Çoban Deyip Geçmeyelim 2  (Okunma sayısı 35 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Çoban Deyip Geçmeyelim 2
« : Bugün, 08:04:55 ÖÖ »


 Çoban Deyip Geçmeyelim  2

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hz. Dâvûd, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. Babası Îşâ’nın, Dâvûd’dan ayrı on iki oğlu vardı. Dâvûd, kardeşlerine nazaran biraz kısa boylu ve çelimsiz olduğu için, babası onu savaşa göndermiyor, çobanlık yaptırıyordu.[1]

Âilenin davarlarını otlatan Dâvûd, hem sürülerini gözetliyor, hem Rabbine ibâdet ediyor, hem de sapanla taş atma tâlimi yapıyordu.

Kırlarda sürülerinin peşinde koşan Dâvûd, kendini hem rûhî bakımdan, hem de fizikî bakımdan yetiştiriyordu. Her iki bakımdan olgunlaştığına kanaat getirince savaşa katıldı ve kendisinden beklenmeyen bir başarıya imza atarak Câlût’û öldürdü. Hiç kimse ondan bunu beklemiyordu. Kimsenin ondan böyle bir başarıyı bekleyip beklememesi önemli değil; önemli olan, kendisinin bu işi başarabileceğine inanmasıydı. Evet, genç ve çelimsiz Dâvûd, bu işi başarabileceğine inanmıştı ve inandığını da gerçekleştirdi.

Hz. Peygamber efendimizin, aşırı İslâm düşmanlığından dolayı kendisini “bu ümmetin Firavun’u” diye nitelediği Ebû Cehil’i, Bedir savaşında öldüren Abdullah b. Mes’ûd’un da çobanlık yaptığını ve onun da Dâvûd gibi kısa boylu, zayıf ve esmer olduğunu biliyor muydunuz? Medîneli Afrâ’nın iki oğlu Muâz ve Muavviz tarafından yaralanan Ebû Cehil’e öldürücü darbe Abdullah b. Mes’ûd tarafından vurulmuştur.[2]

Olay şöyle cereyan etmişti: Bedir savaşının sonuna doğru Hz. Peygamber “Acaba, Ebû Cehil ne yaptı, durumu nasıl, öldü mü, kaldı mı? Kim gidip de bir haber getirecek?” diyerek, ölüler arasında olup olmadığının araştırılmasını emretti.[3]

Bu emir üzerine Abdullah, Ebû Cehil’i aramak için ölüler arasına daldı. Onu, son nefesini vermek üzere iken buldu, göğsüne oturdu ve kendisine şöyle dedi:

- “Ey Allah düşmanı! Nihayet, Yüce Allah seni küçük düşürdü, perişan etti, değil mi?” Bunun üzerine Ebû Cehil de ona şöyle dedi:

 “…Ey koyun çobanı! Allah, seni küçük düşürsün. Sen, çıkılması zor olan sarp ve yüksek bir yere çıkmışsın. Söyle bakalım, zafer hangi tarafta?” Abdullah b. Mes’ûd, onun bu sorusuna şöyle cevap verdi:

 “Zafer, Allah ve Rasûlünün tarafındadır.”

Mekke döneminde, yıllarca Müslümanlara zulmeden bu İslâm düşmanı, Bedir savaşında zaferin Müslümanlar tarafında olduğunu öğrendikten sonra Abdullah tarafından öldürülerek cehennemi boyladı. Aşağı yukarı bütün İslâm düşmanlarının âkibeti, Ebû Cehil’in âkibetine benzer.

Yıllarca, İslâm düşmanlığı yaparlar, bu düşmanlıklarının hiçbir işe yaramadığını, sadece kendilerinin öbür dünyadaki azaplarını artırdığını görür, ondan sonra ölürler. Aslında bu gibi insanlar ne bu dünyada rahat ederler ne de öbür dünyada.

Abdullah b. Mes’ûd, ilk Müslümanlardandır. Âilesi ve İslâm’dan önceki hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Yoksul bir âilenin çocuğu olduğu için Müslüman olmadan önce pek tanınmayan Abdullah, çocukluğunda Ukbe b. Ebî Muayt’ın sürülerini güderdi. Müslüman olduktan sonra, azılı İslâm düşmanlarından biri olan Ukbe b. Ebî Muayt’ın yanından ayrıldı ve kendini dîne ve Hz. Peygamber’in hizmetine adadı.[4]

Abdullah b. Mes’ûd’un Müslüman olması, kırda koyunlarını güderken Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir ile birlikte kendisine uğraması ve bir mûcize göstermesi neticesinde olmuştur.[5]

Müslüman olduktan sonra da Hz. Peygamber’in duâsını alan ve O’ndan hiç ayrılmayan Abdullah, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Kûfe tefsir ve fıkıh mekteplerini kurmuştur. Evet, Mekke’de çoban olan Abdullah, Kûfe’de büyük bir âlimdir.

Bu yazıyı okuyan gençler, beni çok iyi dinleyin. Kaynaklarımız, Câlût’u öldüren Hz. Dâvûd’un ve Ebû Cehil’in kafasını koparan Abdullah b. Mes’ûd’un, hem çobanlık yaptıklarını hem de zayıf ve kısa boylu olduklarını bildiriyor. Biz, her nedense büyük işleri iri yapılı ve boylu boslu kişilerin yapabileceğini zannederiz. Halbuki gerçek hiç de öyle değildir. Gerçek şudur: Büyük işleri, bu işleri yapabileceğine inanan kişiler başarır. Önündeki zor ve çetin bir işi yapıp başarabileceğine inanan, iri yapılı ve güçlü, kuvvetli biri de olabilir; zayıf, kısa boylu biri de olabilir. Kim inanıyorsa, o başarır, gerçek budur.

Hayber Savaşı’nda (7/628), Kamûs kalesinin kapısını yerinden söküp kalkan olarak kullanan Hz. Ali de pek fazla uzun boylu değildi. İşte bütün bunlar gösteriyor ki, Allah yolunda herkese düşen bir görev ve sorumluluk vardır. Herkes ve özellikle de her genç, içindeki îmânın ve potansiyel gücün farkına vararak sorumluluğunu yerine getirmelidir.

Aslında sizin her biriniz üzeri küllenmiş birer yanardağsınız. Ama bunun farkında değilsiniz. Size, kendinizi keşfetmenizi ve kendinize değer vermenizi tavsiye ederim. Sînenizdeki îman gücünün, büyük bir güç olduğunu bilmenizi isterim. Îmanı alt edecek bir silahın olmadığını da bilmenizi isterim. Milî şâirimiz merhum Mehmed Âkif Ersoy’un “Îmandır İlâhi o cevher ki, ne büyüktür. Îmansız paslı yürek sînede yüktür.” sözü ne kadar doğru bir söz, değil mi?

Sevgili gençler! Sizde var olan potansiyel gücün farkına varabilmeniz ve kendinizi keşfedebilmeniz için sizin de, Hz. Dâvûd gibi cepheye gitmeniz gerekir. Cepheye gitmek derken, çobanlığı terk edip hayatın ve mücâdelenin içine girmeniz gerekir. Hayata atılmadıkça, mücâdeleye katılmadıkça kendinizi tanımanız mümkün değildir. Asıl, iş başa düştüğü zaman görecek ve tanıyacaksınız kendinizi. İşte o zaman anlayacaksınız sizin de İstanbul’u fethedebileceğinizi. Bu gerçeği anladıktan sonra da “Delikanlım sen de İstanbul’u feth edecek yaştasın!” diyen rahmetli Ârif Nihat Asya’ya hak vereceksiniz.

Evet, çoban deyip geçmeyelim.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------

[1] Taberî, Târîh, I, 477; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, Beyrut 1965, I, 219.

[2] Mehmet Ali Kapar, “Ebû Cehil”, DİA, X, 117.

[3] Buhârî, Meğâzî 8.

[4] İsmail Cerrahoğlu, “Adullah b. Mes’ûd”, DİA, I, 114.                                       

[5] İbn S’ad, et-Tabakât, III,151; Köksal, Asım, İslâm Târihi, İstanbul 1987, III, 176.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]