SİYAHSAÇ AK DEFTERLE GELDİK AK ŞAÇ SİYAH DEFTERLE GİDİYORUZ
Yazılası en manidar kelime , dilimizin en aşina olması gereken söz , '' ölüm ''...
Hiç bir anlam ölüm kadar düşündürmez , derinlere işlemez çünkü...
Ölümü hatırlamak ; sonu görmek , hakikati bilmek , dünya gayesinin farkına varmaktır ...
Ne kadar çok yazıp , ne kadar çok okusak ta tam manasıyla idrak edemeyiz ölümü...
Bu yüzden gücümüzün yettiğince eda ettiğimiz ibadetlerimiz , ölümü korkmadan beklememize vesile olmaz...Ölüm soğuktur her zaman gözümüzde ...
Ne mutlu ki ölümü kurtuluş görene , hayatı zindan bilene , Azraile hoşgeldin diyebilene ...
Korktuğumuz ölüm değildir aslında çoğumuzun...
Amellerimizin yetersizliği , Kuran ve sünnete bağlılığımızdaki zayıflıktır bizi düşündüren ...
Hakkını verememektir ömrün ve Kalu belada verdiğimiz sözü yerine getirememektir canımızı acıtan...
Kul ibadetini 2 hal üzerine yapar...Korkarak ve Umut ederek...
Dolayısıyla ölümüde bu 2 hal doğrultusunda bekler...
İmtihanı kazanma umudu ve arzusu yakarken içimizi , ölümün her insana değişik zamanlarda uğraması nedense bize bir rahatlık yükler ...
Kendimizin yarına çıkacağı kesin değilken , başkasının kalan 3 ayına üzülürüz...
Aslında her ölüm ibrettir nefsimize ama yine de göz yumuşlar köklü değişikliklere sebep olmaz hayatımızda ..
Ne mutlu ki yalnızca rıza için yaşıyabilene , ölümü iple çekenine....
Tüm mesele geldiğimiz gibi gidebilmektir ,saf ve tertemiz...
Hem manen hem madden emanete sahiplik şuuruyla ömrü sonlandırmaktır istediğimiz...
Ama malesef dünya çok büyük bir oyalayıcı , nefs çok güçlü bir kandırıcıdır...
Hayat her dakikasını aleyhimize işlerken , nefsimiz asıl vazifeye yoğunlaşmamıza engel bahaneler üretmektedir...
Bu bahaneler zaman ilerleyip , gün geçtikçe hastalığa dönüşür ...
Karnımız gibi ruhumuzda acıkır çünkü ...
İbadete , tefekküre,Aşk'a susar yüreğimiz...
Nasıl ki yemeden kesilince bedenimiz zarar görür , dinimize önem vermedikçe de ruhumuz kayıplar verir ...
Gönül gözümüz kapanır , kalbimiz kararır ...
Ne mutlu ki dili ve kalbiyle Allah'ı zikredene , hem hal hem kal diliyle islamı yaşayabilene ...
Yine çok gariptir ki '' Nasıl yaşarsanız , öyle ölürsünüz ..'' cümlesinin anlamını idrak edemeyen bizler ; '' Ümit var olunuz '' sözünü çok iyi benimseriz ...
Elimiz bomboşken bile cenneti ümit ederiz mesela...
Bir yandan cehennemin kapısını zorlarken , bir yandan da '' Kalbim temiz '' der cennetin hayalini kurarız ...
Oysa ki hangi hal ile ömrü tükettiysek bu hal üzerine ölümü beklemekten daha mantıklı ne olabilir ? Hakeza hayırlı bir ölüm için , hayırlı bir yaşam düşüncesi akla çok yatkındır ...
Ne mutlu ki son dakikalarını şehadetle süsleyebilene , rızaya kavuşarak can verene , tebessümle veda edebilene ...
Biz inananlar ölüm olayına kafa yorar , ölümün bir başlangıç olduğunu biliriz...
Sermayemiz fani hayatta , ebedi yaşantımızı düşünerek biriktirdiklerimizdir ...
Ne kadar terkedersek dünya hevesini , o kadar yaklaşırız Rabbimize...
Bir nefes kadar yakınken ölüm bize , daha da hız vermeliyiz ahiret işlerine ...'' Allah bes! Baki heves '' sözünü çıkarmamalıyız aklımızdan..
Çünkü hayatın olmazsa olmazı ölüm , ölümün olmazsa olmazı hesaptır , herşeyin bir gün hesabı vardır ...
Garson bile önümüze koyduğu bir tabak yemeğin hesabını isterken , Yüce Allah'ın bize bahşettiği bunca nimetin sualsiz olacağını düşünmek akılsızlık olur ...
Ne mutlu ki veremeyecek hesabı olmayana , Hak ışığıyla yolunu aydınlatana ...
Son olarak bir örnek vericem...
bazılarımız sayısal lotodan ikramiye çıkma olasılığının %0.1 den daha düşük bir ihtimal olğunu bilir ve buna rağmen hazırlık yapar ,kupon alır ...
Bizler ise ahiretin varlığından % 100 emin iken rahatça hareket ediyoruz...Muhakkak ki ''O'ndan geldik , O'na döneceğiz...'' bu düsturla hayatımıza yön verenlerden olmaya gayret gösterelim inşaAllah...
Ne mutlu ki ölümü en güzel başlangıca vesile sayanlara , Onlardan olabilmek duasıyla ...