* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Yaşlılık  (Okunma sayısı 863 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Yaşlılık
« : Kasım 16, 2024, 07:50:39 ÖÖ »


Yaşlılık

İnsanın, ilgiye ve ihtimama muhtaç olduğu zaman dilimi olan yaşlılık dönemi üzerine en manidar ifadeler Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde bulunmaktadır desek mübalağa etmiş olmayız. Zira yüce dinimiz İslam, insanın birtakım mahrumiyetler yaşadığı/yaşayacağı yaşlılık dönemini tüm gerçekliğiyle önümüze sunmakta ve kişiye, bir gün kendisinin de aynı dönemi yaşayacağını hatırlatarak, yaşlılara gereken değeri vermeyi ve muhtaç oldukları ihtimamı göstermeyi bir “Allah emri” olarak telkin eden bir dindir. İlgili ayetlerde ve bu ayetleri tebliğ eden Sevgili Peygamberimizin aleyhisselam görüşlerini ihtiva eden hadislerde bu gerçeği müşahede etmek mümkündür.

Ayetlerde Yaşlılık ve Yaşlılar

Kur’an-ı Kerim’de yaşlılık ve yaşlılardan bahseden birçok ayet bulunmaktadır. Gerek yaşlılık dönemi özelliklerini gerekse yaşlılık psikolojisini anlamamıza imkân veren bu ayetler şöyle sıralanabilir:

“Sizleri yaratan O’dur. Yaşlılık dönemine, ömrünün son demlerindeki düşkünlük haline, bildiği şeyleri bilemeyecek hale geleceği günlere ulaştıran da O’dur.” (Nahl, 70)

“Rabbin kesin olarak şunu emretmiştir: Sadece O’na kulluk edeceksiniz. Bir de anne babanıza iyilikte bulunacaksınız. Şayet onlardan biri ya da ikisi senin yanında yaşlanacak olurlarsa onlara ‘öf’ bile deme! Onları azarlama, ikisine de güzel sözler söyle. Merhametle tevazu kanatlarını onların üzerine ger ve şöyle dua et: Rabbim! Ben küçükken onlara bana nasıl şefkatle davrandılarsa şimdi sen de onlara öylece rahmetinle muamele eyle.” (İsra, 23-24)

Kur’an-ı Kerim’de, bir evlada sahip olmak maksadıyla uzun yıllar dua eden ve sonunda duası makbul olan Hz. Zekeriya’dan aleyhisselam, yine yaşlılık döneminde İsmail ve İshak isimli evlatlarına kavuşan Hz. İbrahim’den de aleyhisselam bahsedilmektedir:

“Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd. Bu ayetler, Rabbinin kulu Zekeriya’ya rahmetinden bahsetmektedir. Hani o hafif bir sesle Rabbine şöyle niyaz etmişti: Rabbim! Kemiklerim zayıfladı. Saçlarım ağardı. Ama ben sana ettiğim dualar sayesinde hiç bedbaht olmadım.” (Meryem, 1-4)

“Bana yaşlılık dönemimde İsmail’i ve İshak’ı lütfeden Allah’a hamdolsun. Şüphesiz Rabbim her duayı işitendir.” (İbrahim, 39)

Yine Asr suresi, hayatın son demlerini çağrıştıran ikindi vaktinden bahsetmekle de yaşlılık dönemine işaret etmektedir. Bu surede, hayatın son dönemine yaklaşan insanların kaybetme durumu ile karşı karşıya olduğu vurgulanır. Bununla birlikte bu surede ortaya çıkan bir gerçek de şudur: Yaşlılık aslında bir bakıma dinî açıdan olgunluk dönemi olarak olumlu bir özelliğe de sahiptir.

Çünkü faydalı ve güzel davranışlarda bulunmak, insanlara hakkı ve gerçekleri tavsiye etmek ve sabrı öğütlemek de yine yaşlılık dönemlerindeki insanların özelliklerindendir (Asr, 1-3). Nitekim Hz. Musa’nın aleyhisselam kişiliğinde önemli etkileri bulunan bilge, yaşlı durumundaki Hz. Şuayb’dan da aleyhisselam Kasas Suresi 23-28. ayetler arasında genişçe söz edilmektedir.

Hadislerde Yaşlılık ve Yaşlılar

Resul-i Ekrem aleyhisselam Efendimiz, “büyüklere hürmet” konusunda birçok hadisiyle konuya dikkat çektiği için Müslümanlar bunu imanın şubelerinden biri olarak kabul etmişlerdir. O’nun, konuyla ilgili hadislerinde de yaşlılık ve yaşlılar üzerine mesaj yüklü ifadeler bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı aşağıda sıralanmıştır:

“Küçüklerimize şefkat göstermeyen ve büyüklerimizin kadrini bilmeyen bizden değildir.” (Tirmizî, Birr 15; Ebu Davud, Edeb 58)

“Yaşından dolayı bir yaşlıya hürmet eden gence, Allah yaşlılığında hürmet edecek kimseleri nasip eder.” (Tirmizî, Birr 71)

“Annesi veya babası ya da her ikisi yaşlılık dönemlerinde kendisi yanında bulunup da onların hoşnutluğunu alarak cenneti kazanamayan kişiye yazıklar olsun.” (Müslim, Birr, 9)

“Allah’ım! Ömrün son demlerindeki düşkünlükten sana sığınırım.” (Buhâri, Kitabu’d-Da’vât, 6370)

“Sizden herhangi biriniz imam olduğunda namazı kısa kıldırsın. Zira cemaat içinde yaşlı olanlar vardır.” (Nesâi, İmâmet, 35)

Yaşlılık Döneminde Manevi Desteğin Önemi

İnsanın temel birtakım bedensel/maddî ihtiyaçları ve tatminleri yanında inanma, bağlanma, sadakat, dayanma, güvenme, korunma, dürüstlük, iyilik, doğruluk, adalete sahip olma vb. ruhsal/manevi ihtiyaçları ve tatminleri de vardır. Bu ruhsal yönelimler kişiyi, bilgiye, sevgiye, umuda, aşkınlığa, bağlanmaya ve şefkate ulaştırır. Ruh ve beden ikilisi, insan bütününü meydana getirdiği için bu ikiliden herhangi birine ait eksiklik ya da olumsuzluk bu bütünlüğün bozulmasına sebep olur.

Maneviyat olgusu, insanın sahip olduğu içten ve özgün bir kapasite olarak hayatın her alanında ona cesaret ve güven veren bir enerjidir. Kişinin maneviyatının yüksek olması, yapabilme ve başarabilme gücünün de yüksek olması demektir. Onun zaafa uğraması ise aynı şekilde kişide mutsuzluğa ve umutsuzluğa sebep olarak yapabilme ve başarabilme gücünü yok eder.

Önceden alınan yeterli ve sağlıklı bir din eğitiminin sağladığı dinî bilgiler, yaşlı insanlara bütünlük ve anlam kazandırma suretiyle değişim vasıtası olarak işlev görür ve yaşlıların hayatına canlılık getirir. Ayrıca onun hem bu dünyaya hem de ahiret hayatına hazırlama gibi bir işlevi de vardır.

Bir dinî inanca, manevi desteğe sahip olmak, yaşlıların hayatlarında onlara ölüm korkusunu hafifletme, arkadaşlık kurma, dinî etkinliklere karşı içten bir kabul gösterme, yoksulluk, acı ve keder durumlarına uyum sağlamada yardımcı olma, cesaretsizlik ve kriz anlarında destek verme gibi konularda faydalı olmaktadır.

Başka kimselere bağımlı olma, kısıtlı gelir kaynakları ve çeşitli kayıplar, yaşlılarda, yardımsızlık ve kontrol kaybı duygusunun oluşmasına sebep olmaktadır. Din bu tür kimseler için gerçek bir ümit kaynağı olabilir. Bu duygusal ihtiyaçlarını karşılamada Allah’a güvenmek, yaşlılar için dayanma gücü sağlayabilir.

Yaşlanma döneminde gerçekleştirilen din eğitimi, yaşlıların ölümü daha makul bir şekilde kabullenmelerine imkân sağlayacaktır. Zira psikiyatri bilimi, insanların psikolojik sorunlarına çözüm getirmiş, hayata, yaşamaya önem vermiş ama hayata, yaşlılık, ölüm ve ahirete yorum getirme konusunda başarılı olamamıştır. Hatta psikiyatri ve bilim, ölümü ve ahireti hayatın dışında değerlendirerek ihmal etmesi sonucu ölüm olgusuna anlam verme konusunda başarısız olmuştur.(1)

İnsanların yaşlandıkları zaman Allah’a olan bağlılıklarında daha da artış görüldüğü gözlenmektedir. Gençlik dönemlerinde dine fazla ihtiyaç duymayan insanlar, yaşlandıklarında karşılaştıkları sorunlarla “başa çıkma” yöntemi olarak dine daha çok yönelirler. Çünkü dinî değer ve inançlar, özellikle hayatın trajik anlarında, yoğun gerilim yaşandığı durumlarda gerçekliğin algılanması ve yorumlanmasında pek çok yaşlı insan için temel referans noktasıdır.

Konuyu bir ayet-i kerime ile bitirelim. Fussilet suresinin 30. ayetinde şöyle buyrulmaktadır:

“Rabbimiz Allah’tır diyerek dosdoğru bir hayat yaşayanlar, vefatları anında meleklerden şu müjdeyi alırlar: Korkmayın, üzülmeyin. Aksine size söz verilen cennete kavuşacağınız için sevinin. Biz bu dünyada sizin dostlarınız idik. Ahiret hayatında da yine dostlarınız olacağız. Şu andan itibaren artık canınızın çektiği her şey ve Allah’ın size vaat ettikleri; O, affı ve bağışı bol olan Rabbinizden bir ikram olarak sizi bekliyor.”

Ne dersiniz, son demlerinde meleklerin kendilerine böyle bir müjde vereceğine inanıyor olmak kadar yaşlı bir mümin için tatmin edici ve huzur verici başka bir şey olabilir mi?

1-Prof Dr. Mehmet Emin Ay.

----------------------------------------------------------------------------------------

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Ynt: Modern Dünyada Yaşlı Olmak
« Yanıtla #1 : Kasım 16, 2024, 07:57:30 ÖÖ »


Modern Dünyada Yaşlı Olmak

Dünyayı sürekli geliştirdiklerini ve büyük atılımlar gerçekleştirdiklerini söyleyenlerin kurduğu modern ve çağdaş bir kuruluş olan Dünya Sağlık Örgütü 65 takvim yılı ve üzeri yaşayanları yaşlı olarak kabul eder. Bu dünyada 65 yıl geçiren bir kişinin kazanımlarını hiç değerlendirmeden sadece biyolojik kayıplarına ve emeklikle birlikte üretim sürecinin dışında kalan kesimlere yapılan bu kısır tanım onların işe yaramaz, ailesine ve toplumuna yük olarak görülmesi gibi olumsuz durumları akla getirir. Bu yaklaşım, insanı da diğer canlılar gibi kendilerinin tüketim malzemesi olarak gören mukaddesatsız ve maymunlarla yakın akrabalık ilişkisi olanların değerlendirmesi olabilir.

Dünya ve dünya hayatına yüklenen anlam kişilerin yaşamlarını şekillendiren temel etkendir. “Hayat, bu dünya hayatından ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Biz tekrar diriltilecek değiliz.” (Mü’minûn: 37) diyen ve böyle yaşayan kişi ile ikinci bir hayata inanan, bu dünya hayatının geçici ve sınav sebebi olduğuna inananın yaşam şekli aynı mıdır?

Birisi süresini dahi bilmediği kısa ve geçici bir ömür için yaşarken diğeri ebedi bir hayatın tam içerisinde olduğunun bilincindedir. Yüce Allah’ın kendisine ihsan ettiği ebedi hayatın dünya durağının öneminin farkındadır ve dünyadaki kazancı ile sonsuza dek mutlu bir hayat yaşayacağına inanmaktadır. İkisinin dünyalık hırs ve tamahları farklıdır. Psikolojileri doğu ve batı kadar uzaktır. Birisi yaşlandıkça dünyaya taparcasına bağlanırken diğeri gerçek evine taşınma hazırlığındadır.

Yıllar içerisinde artan tecrübesi ile artık daha şefkatli, daha merhametli, daha nazik ve daha insanîdir. Onun derdi yaşlanmayı önleyen krem ve uygulamalar kullanmak değildir. O, artık vuslata hazırlanmaktadır. Dünyanın modern ya da ilkelliğine bakmadan insanî değerlerin modern olup olmadığına bakıp manevi âlemini temizleme gayretindedir.

Yaşlılık bir tek biyolojik parametre ile değerlendirilemeyecek kadar girift bir konudur. İnsana bütüncül yaklaşımla bakılmalı ve yaşlılık da; biyolojik, psikolojik ve sosyal yaşlılık gibi pek çok veri ile değerlendirilmelidir. Biz Müslümanlar olarak Allah’a ve ahiret gününe iman ederiz. Rabbimiz Rahmandır, Rahîmdir. Rahmeti her şeyi kuşatmıştır. Rahmetinin eseri olarak bize yüce Kur’an’ı göndermiş ve yaşlılarımızı çeşitli ayetlerle biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan koruma altına almıştır. Kur’an’ın uygulayıcısı olarak içimizden de bize çok düşkün olan, sıkıntıya düşmemize çok üzülen, bize karşı çok merhametli ve şefkatli bir peygamber göndermiştir.

Yaşlıların en çok ihtiyaç duyduğu şey şefkat ve merhamettir. Modern dünya bugün üretime ve kazanmaya tapınan küreselcilerin ürettiği bir canavar olan “modern aile” tanımı ile oluşan yıkımların feryatları ile inliyor. Onların eğitimleri; çocuğunun elinden sevgiyle tutup yüzüne gülücükler kondurarak itina ile büyüten annenin çocuğunu şeytanın süsleri ile kandırıp seni modern yapıyoruz diyerek dünyaperest yapıyor. Bir zaman sonra babasının ve annesinin merhametiyle hayatta tutunan, onların fedakârlıkları ile bugünlerine gelen masum çocuk gidiyor. Yerine beyni menfaatle doldurulmuş, vicdanı canavarlaşmış biri geliyor. O, artık kendi süsüne zarar verir endişesiyle anne ve babasının yanında ve yöresinde olmasından hoşlanmayan, onların elinden tutmayı bırakın, yüzüne dahi bakmayan hatta onları görmek dahi istemeyen bir kişi oluyor.

Kendi evladına “Ye, az yedin. Bak bu daha güzel, vs.” diye ikram eden, ağzını yüzünü silen anne ve baba olmuş önceki çocuklar ise; kendilerini yetiştiren, kuş gibi besleyen anne ve babasından vefasızca uzaklaşıyor.

Onlara yemek yedirmede özen göstermeyi bırakın onların geçimlerini dahi düşünmüyor. Çocuğu hasta olan ve merhametinden uyuyamayan annenin zamanında kendisi için uykusuz kalan anne ve babasına vefasızlığını yaşıyoruz.

Anne ve babanın cennet meyvesi diye baktığı, kokladığı evladını sık sık öpmesi, nadide bir çiçek gibi büyütmesi elbette doğru olan davranıştır. Yanlış olan, cennet ayaklarının altında olan anneye ve cennetin orta kapısı olan babaya yıllar sonra evladın yaptığı aymazlıktır.

Modern çağda yaşlılığın temel problemi merhametsiz nesil ve tüketim çılgınlığıdır. Menfaatçi ve materyalist nesil anne ve babalarını da tüketim malları arasına koydu. Maddi olarak alabileceklerini aldığını düşündüklerinde onları ve onların ihtiyaçlarını terk ediyorlar. Çünkü bunlar Allah’a ve ahiret gününe inanmayan kutsalsız bir nesil olarak yetiştirilmeye çalışılıyorlar. Unutmayalım ki; ahirete inanmayan dünyada her şeyden kendi lüksü ve süsü için vazgeçer.

Bu hastalıkları İslam Ümmetindenim diyenlerde görmüyor muyuz? Evet, görüyoruz. Bunlara da modernlik, çağdaşlık… vs. bulaştı. Bunlar da rahat yaşamak için kurtulunması gereken ilk bagaj olarak yaşlıları görmekteler. Unutmamalıyız ki Allah’ın emri ve Peygamberimizin sünneti yalnızca namazlar, yemekler ve kıyafetlerle sınırlı değildir.

Yaşlının modern toplumdaki en önemli problemi biyolojik ve psikolojik rahatsızlıklar; işlevsizleştirilmek, yalnızlık, bakıma muhtaçlık, terk edilmişlik duygusu… vs. Bizim dede, nine, anne, baba ve çocuklardan oluşan büyük ve güçlü bir ailemiz vardı. Uzun yıllar yaş almış büyüklerimize hayırlı ve seçkin anlamında “ihtiyar “ derdik. Onun bu statüsüne göre de evde, caddede ve her yerde saygı gösterilirdi. Sözü dinlenir, ailenin ve mahallenin önemli karar süreçlerinde görüşüne başvurulur, etkin bir görüş olarak değer verilirdi. Hatta mahalle ve köy yönetimindeki resmi görevlilerin isimleri bile hala “ihtiyar heyeti”dir.

Dede de torun da aynı evde ya da avluda birlikte güven içerisinde yalnızlık ve terk edilmişlik nedir bilmeden yaşardı. Tek dişi kalmış canavar medeniyete talip olduktan sonra geleneksel aile yapımızı modern şehirlerde nasıl koruruz? Bu aile yapımıza nasıl sahip çıkarız? Onların ikamet edecekleri konutları nasıl geliştirir ve üretiriz diye çalışmalar yapmak yerine aileyi önce anne, baba ve çocuklar diye çekirdekleştirdik.

Sonra, çocuk istemeyiz, böyle iyiyiz, hayatımızı biraz yaşayalımcıları ürettik. Sonra evlenmeyen ya da geç evlenenlerle devam edip çocuk sayımızı azaltarak neslimizin devamını zora soktuk. Şimdi de modern aile diye nikahsız yaşantıyı ve eş cinselliği öven sapkınlar etrafımızı sardı.

Yaşlılık elbette bir çeşit engelliliktir. Şehirlerin düzeni her yaştan insana erişilebilir olmalıdır. Yaşlılarımızın kendini kıymetli hissettikleri tek yer olan camileri, alt katını kullanmak için ikinci katta yapıp oralara engelli ve yaşlıların girmesini engellememeliyiz. Mahalledeki yaşlıların camiye ve civarındaki mekanlara gelerek feyz almasının önündeki engelleri kaldırmalıyız. İmkanımız varsa onları camilere taşımalıyız.

Yaşlıların ikamet sorununa çözüm getirmek maksadıyla sosyal nitelikli huzur evleri ve yaşlı bakım evleri tesis etmek, psiko-sosyal aktiviteler organize etmek yerine hiç kimsenin yerinden ve yurdundan, evlatlarından ayrılmadan problemlerinin çözülmesi gerekir. Bu koca çınar köklerine saldıran haşerattan kurtarılmalıdır.

Unutmamalıyız ki kökü olmayanın, dalı, yaprağı ve meyvesi de olmaz, kısır kalır. Bırakın aile sembolü olan çınar olmayı kavak ağacı bile olmaz, tam bir ot olur.

Yaşlılara pozitif ayrımcılık yapmaya özen göstermeliyiz.

Yüce dinimiz de güçsüzlüğün son noktasında, oruç için fitre, hac için ise bedel gönderilme, namazlar için oturarak kılmak gibi kolaylıklar sağlamıştır.

Peygamberimiz aleyhisselam “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Ebu Davud) buyurmaktadır.

“Bilin ki dünya hayatı, bir oyun, bir eğlence, bir gösteriş, aranızda bir övünme, mal ve evlâtta çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki bitirdikleri çiftçileri imrendirir, sonra kurumaya yüz tutar, bir de bakarsın ki sararmıştır, ardından da çerçöp haline gelmiştir.

Ahirette ise ya çetin bir azap yahut Allah’ın bağışlaması ve hoşnutluğu vardır. Dünya hayatı sadece aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir.” (Hadid: 20)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]