* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Biz O’nu Çok Sevdik Çünkü O Bizden Biriydi  (Okunma sayısı 437 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Biz O’nu Çok Sevdik Çünkü O Bizden Biriydi
« : Şubat 22, 2020, 05:30:36 ÖS »
Biz O’nu Çok Sevdik Çünkü O Bizden Biriydi

O…

Kızı Fatıma’ya şefkatli bir baba,

Enes’in başını okşayan bir yoldaş;

Kuşu ölen çocuğa başsağlığına giden bir arkadaş;

Yahudi komşusunu hasta yatağında ziyaret eden bir komşu,

“Beni seviyor musun?” diyen eşine, “ilk günkü gibi” diyen bir eş;

Ağlayan torununu kucaklamak için cuma hutbesinden inen bir dede;

Kervan ticaretine katılan bir tüccar;

Bedir’i de Uhud’u da yaşayan bir kumandan;

Medine pazarında ıslak buğday satan tüccara, “Bizi aldatan bizden değildir.” diyen bir müşteriydi…

O semavi bir hayat değil, yeryüzü hayatı yaşadı. Baba oldu, dede oldu, komşu oldu. Savaştı, barıştı, şakalaştı.
Mekke müşrikleri arasındaki lakabı Muhammedü’l - Emin’di. Mekke eşrafı Kâbe’yi tamir ediyordu. Hacerü’l-Esved’i tekrar yerine kimin koyacağı konusunda ihtilafa düşmüşlerdi. Sonra dediler ki, Beni Şeybe kapısından ilk geleni hakem tayin edelim. O gelen iki cihan serveriydi. “Muhammedü’l-Emin geldi” dediler. Hem emin hem zeki idi. İhtilafı hemen çözdü. Bir örtü istedi Hacerü’l-Esved’i örtünün üzerine koydurttu ve her kabilenin temsilcisinin örtünün bir ucundan tutmasını istedi.

Cahiliye Mekkesinde haksızlıklara, zulümlere karşı koymak üzere kurulan Hılful Fudûl’ün (Erdemliler Birliği) bir üyesiydi. 20’li yaşlardaydı…

Ebu Cehil elinde bir üzüm salkımıyla karşısına dikildi. “Söyle ya Muhammed bu benim nasibim mi değil mi!” dedi. Kötü niyeti hissetti. Nasibin dese yere atıp ayağıyla üzümü çiğneyecek, nasibin değil dese yiyecekti. “Yersen nasibindir, yemezsen nasibin değildir, ey Ebu Cehil!” dedi.

İlk vahiy geldiğinde şaşkınlık içindeydi. Doğruca Hz. Hatice’ye koştu. Hz. Hatice şu sözlerle teskin etti: “Allah seni hiçbir zaman yalnız bırakmayacaktır. Çünkü sen doğrusun, emanete riayet edersin, akrabanı gözetirsin, merhametlisin ve güzel ahlaklısın.” Ne kadar güzel bir övgüydü bu. Bir insanı en iyi eşi tanıyabilirdi ve o eş ne kadar da güzel anlatmıştı onu.

O Eşrefü’l-Enbiya idi. İnsanların en yücesiydi. Hayatını hem bir nebi hem bir insan olarak yaşadı. Onun da hataları vardı, ama o hatalar ilahî ikaza muhataptı. Bir gün Mekke eşrafıyla buluşmuştu. Onların Müslüman olma ihtimalini çok önemsiyordu. Çünkü Mekke eşrafından birilerinin İslamiyet’i seçmesi onun ferahlamasına neden olacak, davasını kolaylaştıracaktı. Bu arada fakir ve âmâ bir sahabe olan Abdullah ibn Ümmü Mektum çıkagelmişti. Mekke eşrafıyla uğraştığı bir anda onun gelmesinden pek hoşlanmamış ve yüzünü ekşitmişti. Bunun üzerine Abese suresi nazil olmuştu. Surenin adını aldığı Abese kelimesi “yüzünü ekşitme” anlamına geliyordu. “Kendisine âmâ geldi diye peygamber yüzünü ekşitti” diye başlıyordu sure. Devamında da âmânın Mekke eşrafından daha kıymetli olabileceğine işaret ediyordu. Hatasını anlamıştı. Artık Abdullah ibn Ümmü Mektum’u her gördüğünde ona iltifat edip ikramda bulunuyor ve “Ey kendisinden dolayı rabbimin beni azarladığı zat, merhaba” diyerek yanına çağırıyordu.

Tebliğ vazifesine Kureyşlileri Safa tepesinin eteklerinde toplayarak başladı. “Ey Kureyş! Şu dağların arkasında size karşı hazırlanan bir ordu var desem bana inanır mısınız?” diye sordu. “Evet” dediler ve eklediler: “Evet, çünkü senden hiçbir yalan söz işitmedik!”

Taif’e gitmişti tebliğ için. Orada kendisini taşladılar. Ama o rahmetle karşılık verdi. “Onlar bilmiyorlar, Sen onları hidayete erdir, Ya Rab!” diye dua etti. Hep Rabbinin rızasını aradı. Taif’ten sonra: “…Ey merhametlilerin en merhametlisi Allah’ım. Sen bana karşı öfkeli değilsen, çektiğim sıkıntı ve zorluklar benim için hiç önemli değil!” diye dua etmişti.

“Onlardan biri, kız çocuğu ile müjdelendiği zaman, öfkelenerek yüzü simsiyah kesilir. Kendisine verilen kötü müjde yüzünden halktan gizlenir. Şimdi onu yanında mı tutsun yoksa toprağa mı gömsün? Yazıklar olsun. İzledikleri yol ne kadar da kötüdür.” (Nahl, 58-59.) ayeti onun toplumuna inmişti. Ama onun en sevgilisi kızı Fatıma idi.
Hutbe irat ederken torunları mescide geldiler. İçeri girerken birisi düştü ve ağlamaya başladı. Efendimiz hutbeye ara verip torununu kucakladı ve sahabeye dönerek “Kıyamadım yavrucağa” buyurdu:

Hz. Aişe validemiz bir gün “Beni seviyor musun Ya Rasulallah!” diye sordu. Efendimiz, “Kördüğüm gibi ya Aişe” buyurdu. Aişe validemiz arada bir yoklardı Efendimizi “Kördüğüm nasıl gidiyor Ya Rasulallah?” diye. Efendimiz de “İlk günkü gibi ya Aişe, ilk günkü gibi.” cevabını verirdi.

Veda Hutbesi’nde, “Kadınlar Allah’ın size emanetidir.” buyurdu ve devam etti: “Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayın… Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap’a üstünlüğü yoktur…

Faizin her çeşidi kaldırılmıştır… İlk kaldırdığım faiz amcam Abbas’ın faizidir… Kan davaları tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası amcazadem Rebia’nın kan davasıdır…”

Özüyle sözü birdi. İslam’ın nasıl yaşanılacağını 23 yıllık nübüvvet hayatıyla sahabeye öğretti, Kur’an-ı Kerim’i somutlaştırdı. Yaşayan Kur’an oldu… “Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?” diye sordu. Sahabe-i kiram hep birden şöyle dediler: “Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!” Bunun üzerine şehadet parmağını kaldırdı ve “Şahit ol ya Rab! Şahit ol ya Rab! Şahit ol ya Rab!” buyurdu.

Rabbin şehadetiyle, rızasıyla hitam bulan bir hayat… Rasulüllah’ın, Habibullah’ın hayatı. Vahye muhatap olan en sevgili kulun hayatı… “İslam peygamberi”nin hayatı…

Bilmeye, hissetmeye, tatbik etmeye en fazla muhtaç olduğumuz hayat… Âlemlere rahmet olan bir hayat, tüm insanlığa model olan bir hayat…

Toplumumuzun peygamber sevgisi her türlü kıyasın ötesinde eşsiz bir aşktır. Bizim bir sütçümüz var. Hafta sonları bize süt getirir. İsmi de Muhammet. Yine bir hafta sonu geldi. Kapıyı açtım, sütü aldım. “Muhammet Abi” dedim, “haftaya süt getirmeyin, biz umreye gideceğiz.” Bir anda gözlerinden yaşlar süzüldü ve yutkunarak, “Efendimize selam götürün.” dedi. Necip Fazıl rahmetlinin Büyükdoğu’da yayınladığı bir yangın resmi vardı. Görüntü o ki, saatler süren bir yangın ve itfaiye erleri biteviye çalışıyorlar. Bir itfaiye eri de bir kenarda namaz kılıyor. Belli ki vakit daralmış. Necip Fazıl bu resmin altına şöyle yazmıştı: “Objektif icat edildiğinden bu yana yakaladığı en müthiş görüntü…” Muhammet abinin gözünden akıttığı damlalar da gözyaşının akmaya başladığı günden bu yana akan en değerli damlalardı sanki...

O Eşrefü’l-Enbiya idi. İnsanların en yücesiydi. Hayatını hem bir nebi hem bir insan olarak yaşadı. Onun da hataları vardı, ama o hatalar ilahî ikaza muhataptı. Bir gün Mekke eşrafıyla buluşmuştu. Onların Müslüman olma ihtimalini çok önemsiyordu. Çünkü Mekke eşrafından birilerinin İslamiyet’i seçmesi onun ferahlamasına neden olacak, davasını kolaylaştıracaktı.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]