* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Muallim - Öğretmen - Peygamber  (Okunma sayısı 36 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7234
Muallim - Öğretmen - Peygamber
« : Bugün, 08:54:03 ÖÖ »


Muallim  - Öğretmen - Peygamber

Kâbe’yi ilk yapan Hz. Âdem (a.s.)’dır. Hz. Âdem (a.s.) tarafından yapılan Kâbe, Nuh tûfanında sulara ğark olunca, Yüce Allah’ın emri ile Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail, aynı yere yeniden yaptılar. Hz. İbrahim (a.s.), oğlu İsmail ile birlikte Kâbe’yi yaptıktan sonra şöyle dua etti:

 “Ey rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir peygamber çıkar, bize ibâdet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları kötülüklerden temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin.” (Kur’ân-ı Kerim, el-Bakara sûresi, 2/128-129.)

Hz. İbrahim’in bu duâsını kabul edip, O’nun neslinden olan Muhammed Mustafa (s.a.v)’i âhir zaman peygamberi olarak gönderen Yüce Allah, O’na gönderdiği kitapta, dedesinin bu şekilde duâ ettiğini de haber vermektedir. Sevgili peygamberimiz bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurur:

“Ben, ceddim İbrahim’in duâsı, İsâ’nın müjdesi, annemin rüyâsıyım” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 128; Hâkim, Müstedrek, II, 453; İbn Hibbân, Sahih, XIV, 313). Hz. İbrahim, Yüce Allah’a yaptığı duâda, neslinden gelecek bir peygamberin, şu üç görevi yerine getirmesine vurgu yapar:

            1-) İçinden çıktığı insanlara senin âyetlerini okuyacak,

            2-) Onlara kitap ve hikmeti öğretecek,

            3-) Onları kötülüklerden temizleyecek ve arındıracak.

Yüce Allah, Hz. İbrahim’in duâsını kabul ettiğini Kur’ân-ı Kerim’de bize şöyle haber verir: “Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab’ı ve hikmeti tâlim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Rasûl gönderdik.” (Kur’ân-ı Kerîm, el- Bakara sûresi, 2/151)

Hz. İbrahim’in duâsını kabul eden Yüce Allah, bu âyet-i kerîmede O’nun neslinden gönderdiği peygamberin görevlerini hatırlatmakta ve bu görevlere vurgu yapmaktadır. Bu peygamber.

1-) Gönderildiği topluma Allah’ın âyetlerini okuyacak,

2-) Gönderildiği toplumu kötülüklerden temizleyecek, onları her türlü kirden arındıracak,

3-) Gönderildiği topluma Kitâb’ı ve hikmeti tâlim edip, bilmediklerini de öğretecek.

Peygamberler, Yüce Allah tarafından insanlar içerisinden seçilip, insanlara gönderilen öğretmenlerdir. İlk insan olan Hz. Âdem (a.s.), hem ilk insan hem de ilk peygamberdir; yani ilk öğretmendir. Bu öğretmenlik zincirinin son halkası da bizim peygamberimizdir. Peygamberler, insanları eğitirler ve yetiştirirler; toplumu dönüştürürler. Biz, onların bu konuda başarılı olduklarını iddia ediyoruz. Önemli olan, başarılı olduklarını iddia etmek değil; onları başarıya götüren yolu tesbit etmektir.

Bizim peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa, 610 yılında kendisine peygamberlik görevi verildiğinde yapayalnızdı. 632 yılında vefat ederken çevresinde büyük bir sahâbe topluluğu ve müminler kitlesi bırakarak gitti Rabbinin huzuruna. Mekke’de başlayan dâvet bütün Arap yarımadasına yayıldı. O’nun vefatından sonra da hızla bütün dünyaya yayıldı. Hz. Peygamber’in puta tapan insanları kısa zamanda İslâm’a kazandırması, O’nun gerçek bir muallim olduğunu göstermektedir. O’nun bu konuda takip ettiği yol şudur:

Hz. Peygamber, önce insanları bilgilendirir, onların eline hak ile bâtılı birbirinden ayıracak teraziyi verirdi. Elbette ki, o terazi Kur’ân ve ilahî bilgidir. Hz. Peygamber, çevresindeki insanlara Kur’ân’ı hem okur hem de öğretirdi. Her yerde öğretirdi; herkese öğretirdi. Câmide, yolda, evde, çarşı-pazarda, seferde, savaşta, barışta her zaman ve her yerde öğretirdi. Çünkü peygamberler muallimdirler. Çevresindeki insanları güzel bir şekilde bilgilendiren Hz. Peygamber, sonra da onları, verdiği bilgiler doğrultusunda eğitir, yetiştirir ve terbiye ederdi. Yüce Allah’ın âyette belirttiği gibi onları tezkiye eder ve kötülüklerden arındırırdı.

Peygamberler, insanları bilgi hamalı olarak görmezler. Sadece bilsinler ve öğrensinler diye bilgiyi yüklemezler onlara. Peygamberler bilgiyi insana, insan-ı kâmil olsun diye öğretirlerdi. Muhâtaplarını insan-ı kâmil mertebesine çıkarmak için uğraşırlardı; bunu da başarırlardı.

Mekke döneminde ve Medine döneminde, çevresindeki insanları öğretim ve eğitim tezgâhından geçiren Hz. Peygamber’in bu konudaki başarısı, O’nun “örnek olma” özelliğinde yatmaktadır. Eğitim ve öğretimden geçen insanlar O’nu bir örnek şahsiyet olarak görüyor ve O’na benzemeye çalışıyorlardı. Bugün eğitim ve öğretimin önündeki en büyük engel, eğitilenlerin eğitenleri örnek olarak görmemesidir. Okul binalarına, sıralara, masalara, kitap ve defterlere, ders araç ve gereçlerine önem verenler bu konuya önem vermiyorlar. Bu sebepten dolayı da eğitim ve öğretimden istenilen netice alınamıyor.

Hz. Peygamber, toplumun her kesiminin öğretmenidir. Özellikle de câmisinin avlusunda ikamet eden öğrencilerinin, yani ashâbu’s-suffa’nın öğretmenidir. Onların her şeyi ile ilgilenir ve onları geleceğe hazırlardı. Bizim peygamberimiz okumaya, öğrenmeye, öğretmeye, ilme değer veren bir peygamberdi. Şu olayı dikkatle izleyelim:

Sahâbe-i kiram’dan Abdullah b. Amr anlatıyor: “Hz. Peygamber, bir gün, mescidin bitişiğindeki odalarının birinden çıktı ve gelip mescide girdi. O sırada insanlar mescidde iki grup halinde oturuyorlardı. Birinci grup Kur’an okuyor ve Allah’a duâ ediyordu. İkinci grup ilimle meşgul oluyor, birbirlerinden bir şeyler öğreniyorlar ve öğretiyorlardı. Bu durumu gören Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ‘Bunların her biri, hayırlı bir işle meşgul olmaktadırlar. Şunlar, Kur’an okuyorlar ve Allah’a duâ ediyorlar. Allah, isterse onlara verir; isterse vermez. Şunlar da ilim öğreniyorlar ve öğretiyorlar. Ben de bir muallim olarak gönderildim.’ Hz. Peygamber, böyle dedikten sonra öğrenen ve öğreten grubun yanına oturdu.” (İbn Mâce, Mukaddime, 17)

Bu olay, Hz. Peygamber’in öğrenmeye ve öğretmeye verdiği ehemmiyeti gösterir. Yapılan güzel işler içerisinde, eğitim öğretimin daha güzel olduğunu göstermek için onların yanına oturmayı tercih etmiş ve ‘Rabbim beni de bir muallim, bir öğretmen olarak gönderdi’ diye buyurmuştur.

Evet, öğretmenlik peygamber mesleğidir. Öğretmenler, peygamberlerin vârisleridir. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Âlimler, ancak ilim mîrası bırakan peygamberlere vâris olanlardır. Bu ilim mîrasını alan, bol ve kâmil bir nasib almıştır.” (Buhârî, İlim, 10)

Toplumun her kesimi ile yakından ilgilenen Hz. Peygamber, çocuklara özel ilgi gösterirdi. Onları hem bilgilendirir hem eğitir hem de terbiye ederdi. Çocuklar arasında ayırım yapmazdı; birini diğerine tercih etmezdi. Ashâbın çocuklarını, kendi çocuğu ve kendi torununu sever gibi severdi. Kendi çocukları ve torunlarını hem sever hem de onların işleri ile yakından ilgilenirdi. Çocukların işlerinin ihmale gelmeyeceğini, ilgili işleri yaparak gösterirdi.

Çocuklarımız ve öğrencilerimiz, her zaman bizden ilgi ve alaka beklerler. Hz. Peygamber, bu ilgi ve alakayı onlardan esirgemezdi. Onları sever, başlarını okşar, kendilerini öper, çeşitli hediyeler verir, çocukları hiçbir zaman azarlamazdı. Çocukların ağlamasına tahammül edemez, onların her zaman gülmesini isterdi. Anne ile küçük çocuğunun arasının ayrılmasını istemezdi. Bu konuda şöyle buyurmuştur: “Anne ile çocuğunun arasını ayıranı, Allah da kıyamet günü sevdiklerinden ayırır.” (Tirmizî, Büyû, 50.)

Hz. Peygamber efendimiz, çocuklara şahsiyet kazandırırdı. Onları güzel alışkanlıklara yönlendirirdi. Dinî duygu ve yaşantılarının sağlam olması için özen gösterirdi. Eğitim ve öğretim ile ilgilenen öğretmenlere, çocuk terbiyesini önemseyen anne ve babalara, güzel bir nesil yetiştirmek isteyen Müslümanlara okumaları ve gereği gibi amel etmeleri için şu kitabı hararetle tavsiye ediyorum: Bekir DEMİR, Hz. Peygamber ve Çocuk Eğitimi, İnsan Vakfı Yayınları, İstanbul, 2002.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:06:00 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:00:00 ÖÖ]


Muallim - Öğretmen - Peygamber Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:54:03 ÖÖ]


Dar Günlerin Adamı Hz. Osman Gönderen: KOYLU
[Dün, 11:18:19 ÖÖ]


İhlas ve Samimiyet Gönderen: KOYLU
[Dün, 11:13:16 ÖÖ]


Zekat İslam’ın Köprüsüdür Gönderen: KOYLU
[Dün, 11:09:53 ÖÖ]


Kurtuluş İslâm’dadır Gönderen: KOYLU
[Dün, 10:58:52 ÖÖ]


Tevhid ve İstikâmet Gönderen: KOYLU
[Dün, 10:55:38 ÖÖ]