* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Peygamber Efendimizin Model Aile Hayatı  (Okunma sayısı 1709 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Peygamber Efendimizin Model Aile Hayatı
« : Ağustos 04, 2023, 10:40:57 ÖS »


Peygamber Efendimizin Model Aile Hayatı

Peygamber aleyhisselam Efendimiz, her alanda olduğu gibi toplumun temeli olan aile hayatımızda da aile içerisindeki davranışlarıyla dünya ve ahiret dengesini tesis ederek bizlere yaşanabilir bir model bırakmıştır. Kur’an’da: “Elbette sizin için Allah’ın Resulünde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab: 21) “…Kim Allah ve Resulüne itaat ederse (Resulü model alırsa) büyük kurtuluşa ve mutluluğa ermiş olur.” (Ahzab: 71)buyrulmuştur.

Önderimiz, rehberimiz, canımız, Peygamber Efendimiz her sıkıntıyı, her türlü problemi yaşamış, verdiği tepkilerle bizlere takip etmemiz gereken bir yöntem, bir metot ve bir model sunmuştur. Sahabeden gelen rivayetlere bakarak O’nun evinin en huzurlu, en mutlu, en mesut ve en kanaatkâr ev olduğu görüyoruz. Netice itibariyle sabrın, merhametin, anlayışlılığın, özenli davranışın, hoşgörünün ve sorumluluğun timsali olan Allah Resulü aleyhisselam örnek bir aile reisi, hanımına karşı çok nazik bir eş, çocuklarına karşı da çok şefkatli ve merhametli bir baba idi. Peygamber Efendimiz: “Sizin en hayırlınız, ailesi için en hayırlı olandır. Bana gelince ben, aileme karşı sizin en hayırlı olanınızım ” (İbn Mâce, Nikâh, 50) buyurmaktadır. Başka bir hadisinde ise mü’min erkeklere, “Kadınlar hakkında iyiliği tavsiye ediniz, kadınlara iyi davranınız.” (Müslim, Radâ, 60), “Mü’minlerin îmân bakımından en mükemmeli, ahlâkı en iyi olanıdır. En hayırlınız ise; kadınlarına karşı ahlâken en hayırlı olanlarınızdır.” (Tirmizî, Radâ 11; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15) buyurarak mükemmel imanın ölçüsünün iyi huy; hayırlı olmanın ölçüsünün de kadınlara iyi davranmak olduğuna dikkat çekmiş ve kendisi de eşlerine bu şekilde davranmıştır.

Aişe validemize radiyallahu anha “Hz. Peygamber evde ne yapardı?” diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: “Ailesinin işlerini görür, ezanı duyunca (namaz için) çıkardı.”

(Buhâri, Nafakat, 8  Enes b. Malik radiyallahu anh şöyle demiştir: “Aile fertlerine Hz. Peygamber’den daha fazla merhametli ve iyi davranan bir kimse görmedim.” Peygamber Efendimizin aile içindeki davranışlarının sevgi, saygı ve şefkat çerçevesinde olduğu görülmektedir. Peygamber Efendimiz, ailesiyle birlikte vakit geçirmeye önem verir, ne ibadeti ne ashabıyla geçirdiği vakit ne de dünya meşguliyeti buna mani olmazdı. O, ailesi ile birlikte olduğunda, onlarla sohbet eder, hal ve hatırlarını sorar, şakalaşır ve onları eğitmeye çalışırdı. İslam tarihinde bu mevzuda anlatılan birçok hadise vardır.

Bir defasında Safiyye validemiz radiyallahu anha, Hafsa radiyallahu anha ve Âişe'nin kendisine "Yahudi kızı, Yahudi kızı" diyerek takıldıklarını ve şakada ileri gidip "biz senden daha üstünüz, Peygamber'in hanımları ve amcasının kızlarıyız" dediklerini anlatır.

Peygamber efendimiz de Safiyye validemizi teselli eder ve kendisine “şöyle söyleseydin” der: "Benim kocam Muhammed, babam Harun, amcam Musa iken nasıl benden daha üstün olabilirsiniz?" Peygamber Efendimiz hayatının muhtelif dönemlerinde Hz. Ayşe ile koşular yapmıştır. Bu yarışlarda ilk zamanlar Aişe annemiz, Efendimiz’i geçmiş, daha sonraları kilo aldığı için Efendimiz onu yarışta geçmiş, ardından da kıymetli zevcesine:

“Bu, o yarışın bir rövanşıdır” diye şaka yapmıştır. (Ebû Dâvûd, Cihâd, 61; İbn Mâce, Nikâh, 50)

Peygamber Efendimiz çocukları çok severdi. Çocukları “cennet kokusu, gözümün nuru" diye tarif eder, "her öpücük için cennette beş yüz yıllık mesafesi olan bir derece verilir" diyerek çocukların sevgiyle yetiştirilmesini tavsiye ederdi. Peygamber Efendimiz, çocuk on yaşına geldiğinde namaz konusunun biraz daha sıkı tutulmasını ve bu dönemde çocukların yataklarının ayrılmasını emretmiştir. (Ebû Dâvûd, Salât, 26) Kendisine on sene hizmet eden Enes b. Malik: "Aile fertlerine karşı, Hz. Peygamber'den daha şefkatlisini görmedim" demiştir.

Peygamber Efendimiz hanımına ve çocuklarına karşı eli açık ve cömert olmayı teşvik eder, cömertlikleri ile ailelerini sevindiren erkekleri de: “Sen, ev halkına bir harcamada bulunduğun zaman şüphesiz ki sevap alırsın, hatta hanımının ağzına tutup verdiğin lokmadan bile” (Müslim, Vasiyet, 5) diyerek müjdelemiştir.

Ailemizin ihtiyaçlarını gidermek, onları sevindirmek bizim sorumluluklarımızdandır.

Resûlullah aleyhisselam bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Allah yolunda sarf ettiğin, köle azat etmek için harcadığın, fakire sadaka verdiğin ve bir de aile fertlerinin ihtiyaçları için harcadığın para var ya! İşte bunlardan sana en çok sevap kazandıracak olanı, ailen için harcadığın paradır.” (Müslim, Zekât, 39) Veda Hutbesinde de yüz binlerce insana hitaben kadın ve erkek haklarını hatırlatmış, erkeğin ve kadının aile içindeki sorumluluklarına dikkat çekerek: “Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namuslarını Allah’ın emri ile helâl kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakları vardır… Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve âdete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.” buyurmuşlardır.

Sorumluluk duygusunun yeterince gelişmediği durumlarda aile fertleri ihmal edilmekte, bu ise büyük bir vebali beraberinde getirmektedir. Hadis-i şerifte: “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

buyrulmaktadır. Peygamberimiz ayrıca erkeğin kadına iyi davranmasını tavsiye etmiş ve hoşa gitmeyen davranışlarına karşı anlayış ve müsamahalı olmalarını söylemiştir:

“Mümin bir kimse, eşine karşı nefret beslemesin. Çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da hoşlandığı başka güzel bir huyu mutlaka vardır.” (Müslim, Radâ, 61),

"Kadınlarınızı nasıl köle ya da hayvan döver gibi dövüyor, sonra da akşam olunca utanmadan beraberce yatıyorsunuz?" Buna rağmen eşlerini dövenlere ya da dövmek isteyenlere, "ancak bilin ki kadını sadece şerlileriniz döver." (İbn Mâce, Nikâh, 51) diye uyarıda bulunan Efendimiz, kadınlarına nefret besleyenlerin ve onları dövenlerin, hayırlı kimseler olmadıklarını belirtmiştir.

Peygamber Efendimiz, kendisini ve hanımlarını ilgilendiren mevzularda eşleri ile istişare eder, ashabına da bir kısım ailevi meselelerde “kadınlarla istişare etmeyi” tavsiye ederdi.

Peygamber Efendimiz, ilk vahiy şokunu ve korkusunu eşi Hatice radiyallahu anha ile yaptığı istişare neticesiyle atlatmış ve yaşadıklarının, nübüvvetin ilk ışıkları olduğunu bu sâyede anlamıştı. Ayrıca Hudeybiye Anlaşması, Müslümanlara çok ağır gelmişti. Kâbe'yi ziyaret etmeden geri döneceklerdi. Anlaşmayı imzalayıp çıkınca, Peygamber Efendimiz, ashabına: “Artık kalkınız, kurbanlıklarınızı kesiniz, sonra başlarınızı tıraş ediniz” diye seslenmişti. Ne var ki, Hz. Peygamber’e sonsuz hürmet ve muhabbetlerine rağmen, ashabının hiçbirisinde bu emir karşısında bir hareket görülmedi. Ancak Müslümanların, müşriklerle yaptıkları bu anlaşmayla ashabı çok arzuladığı halde, Kâbe-i Muazzama’yı ziyaret ve tavaftan alıkonmuştu. Bununla yenilgiyi kabul ettikleri zannediliyordu. Bu sebeple hiç kimse kalkamadı. Peygamber Efendimiz, emrini iki kere daha tekrar etti. Yine kalkan olmayınca eşlerinden Ümmü Seleme'nin çadırına girdi. Ona halktan maruz kaldığı bu hali anlattı. O, kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Bunu (yani halkın kurbanını kesip, tıraşını olmasını) istiyor musunuz? Öyleyse çıkın, ashaptan hiçbiriyle konuşmadan kurbanınızı kesin, berberinizi çağırın, sizi tıraş etsin!" dedi. Efendimiz kalktı, hiç kimse ile konuşmadan bunların hepsini yaptı. Kurbanını kesti, berberini çağırdı, tıraş oldu. Ashab-ı Kiram bunları görünce kalktılar kurbanlarını kestiler, birbirlerini tıraş ettiler. Kim, kadınlara karşı bu denli iltifatkâr olabilmiştir? En kritik anda aile reisi olarak kaç kişi, hanımıyla istişareye yer vermektedir?

Düğünlerimizde Nebevi Ölçü

M. Zeki Duman, Adab-ı Muaşeret adlı eserinde şöyle demektedir: “Düğün bir neşe ve eğlence vesilesidir. Şu kadar var ki, eğlence tarzının, dinen yasak olmayan söz ve hareketlerle olması gerekir. Fert veya toplum için zararlı kabul edildiğinden İslam’ın haram kıldığı; içki, kumar, kadın-erkek karışımı dans ve eğlenceler, gayrimeşru söz ve hareketler, bir Müslümanın neşesinin tezahürü olmamalıdır. Aklın ve dinin hoş göreceği şekli ise bizzat Rasulullah’ın tavsiyeleridir. Düğünlerde haramla ilişkisi bulunmayacak şekilde eğlenmenin, şarkı ve türkü söylemenin dinen hiçbir mahzuru yoktur. Yeter ki “Bu esnada söylenecek şarkıları, eğlendirici, medh ve tebrik edici mahiyette olabileceği gibi, millî his ve duyguları canlı tutacak karakterde olması da mümkündür.”

Düğünlerde, dinin haram saymadığı ve Allah’ın koymuş olduğu sınırlar aşılmadığı ve yasaklar delinmediği sürece seviyeli ve adabına uygun bir şekilde eğlenilebilir.

Düğünlerde her alanda gösterişten ve israftan kaçınılmalı, başkasını memnun ederken kendini helak etmemelidir.

Damat ve gelinin giysileri, özellikle gelinlik giysisi örtülü olmalı ki hak katında günah değil sevap kazandıracak şekilde olsun. Düğün davetine sünnet diye icabet edilirken Allah’ın koyduğu sınırlar aşılmadan ya da bu sınırlara yaklaşılmadan, tahrik edici, dikkatleri üzerine çekici makyaj, giysi ve parfümler kullanılmadan gidilmelidir.

Düğünlerde Kur’an tilaveti yapılarak, ilahi ve marşlar söyleyerek, nasihatler ederek, mevlid-i şerif okuyarak Rabbimizin ve Peygamber Efendimizin memnun olacağı bir ilan töreni olmalıdır.

Bir defadan bir şey olmaz, hayatta bir kere düğünü olacak veya dünyaya bir daha mı gelecek gibi bahanelerle gelin ve damadın, Allah’ın kutsal saydığı aile hayatına Allah’ın haram kıldığı ve yasakladığı bir eylemle girmesi bir hayır değildir.

Peygamberler, yüce Allah’ın insanlar için belirlediği örnek ve model şahsiyetlerdir. Huzur ve mutluluğun yaşandığı aileler ve bundan müteşekkil toplumlar oluşturmak istiyorsak, Peygamber Efendimizin hayatını öğrenip yaşantımızın örneklerini O’ndan almamız gerekmektedir.

Ne mutlu hayatın her alanında Peygamber Efendimizi model alanlara!

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]