* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Adaletin Zirvesinde Bir Peygamber S.A.V  (Okunma sayısı 395 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Adaletin Zirvesinde Bir Peygamber S.A.V
« : Temmuz 05, 2020, 06:25:46 ÖÖ »
Adaletin Zirvesinde Bir Peygamber S.A.V

Adalet ilkesi, toplumları ayakta tutan hayati bir ilkedir. Bir toplumda adaletin gerçekleştirilebilmesi için o toplumda ahlaki, sosyal ve hukuki zeminin sağlam olması gerekir.

Bir yerde adalet yoksa orada düzenden ve sağlıklı bir sosyal gelişmeden söz edilemez. Tevhit inancı etrafında şekillenen ilk İslam toplumunda Hz. Peygamber’in (s.a.s.) en çok üzerinde durduğu evrensel ilkelerin başında adalet ilkesi gelir. Aslında Cahiliye Arapları da adaleti bilirlerdi; ancak sosyal ilişkilerin temel belirleyicisi olan kabilecilik anlayışları, sağlıklı bir adaletin gerçekleştirilmesine engeldi. Her şeyden önce adaletin gerçekleştirilebilmesi, insana hak ettiği değeri vermekle mümkündür. Cahiliye Araplarında insanın değerini, kendisi için kavga edecek adam sayısının çokluğu, maddi güç, asalet, cinsiyet ve hür ya da köle olması gibi ölçütler belirliyordu. Başından bir kölelik geçtikten sonra azat edilenler, ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar hürlerle aynı konumda kabul edilmiyorlardı.

Bütün insanları, kulluk yükümlüğü açısından bir tarağın dişleri gibi birbirlerine denk, ancak sosyal sorumlulukları açısından sahip oldukları imkânlara ve özelliklere göre değerlendiren bir anlayış olmadan kuşatıcı bir adaletin sağlanması mümkün değildir.

İslam’ın adalet anlayışı, insanlar arasında eşitliği değil, hakkaniyeti gerektirir. Zira eşitlik, her zaman hakkaniyeti sağlamaz. Mesela aynı güç ve imkâna sahip olmayan insanlardan, aynı görevi yerine getirmesini bekleyemeyiz. Yüce Rabbimiz, maddi imkânı yerinde olan Müslümanların zekât vermelerini, yine sağlık ve maddi imkânı yerinde olan Müslümanlardan hayatlarında en az bir kere hac ibadetini yerine getirmelerini istemiş; imkânı olmayanları bu yükümlülüklerden sorumlu tutmamıştır.

Adaletin gerçekleştirilebilmesi için, sosyal ilişkilerden kaynaklanan problemleri gidermek gerekir. Allah Resulü (s.a.s.) sık sık insanların kardeşliğini hatırlatarak, onları kardeşleştiriyor; birbirleriyle ilişkilerinde karşılıklı sorumluluklarla ilgili hatırlatmalar yaparak Müslümanlar arasında olması muhtemel sorunları gidermeye çalışıyordu.

Yüce Allah, bir taraftan Müslümanlara güzel davranışlarda bulunmalarını ve kötülüklerden sakınmalarını emrederken, diğer taraftan bu güzellikleri yaymalarını ve adaletli olmalarını emretmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de hem Hz. Peygamber’e, hem de Müslümanlara hitaben adaleti ayakta tutmaları emredilmiştir. Yüce Allah, “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” buyurur. (Nahl, 16/90.)

Aleyhimize dahi olsa adaleti ayakta tutmamız emredilmektedir: “Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Nisa, 4/135.)

Adaletin temini, yöneticinin güçlü olmasıyla ve adaleti sağlayacak kurallar koymasıyla da ilgilidir. İslam’ın koyduğu ahlaki ilkeleri Medine’de uygulayan Allah Resulü (s.a.s.), adaletin gözeticisi olmuştur. Yüce Rabbimiz, sevgili peygamberimize hitaben, “(Ey Muhammed!) Biz sana kitabı (Kur’an’ı) hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma!” Buyurur. (Nisa, 4/105.)

Allah’ın elçisi (s.a.s.), ilahî emirler doğrultusunda hem aile bireyleri ile ilişkilerinde, ister Müslüman ister gayrimüslim olsun, diğer insanlarla ilişkilerinde, hem de yönetici sıfatıyla adaleti kaim kılmaya özel önem vermiştir. Onun gerçekleştirdiği adalet, şeklî bir eşitliğe dayanmıyordu. Şartlara göre değişebilen, esnek bir yapıya sahipti. Mesela muhataplarının konumuna ve durumuna göre onlara yetki ve sorumluluklar verirken, elindeki maddi imkânları da ihtiyaçlarını gözeterek farklı zamanlarda farklı şekillerde kullanabiliyordu.

Hz. Peygamber (s.a.s.), sosyal ilişkilerde adaleti ortadan kaldıran uygulama ve âdetleri kaldırmak suretiyle adaletsizliğin önünü almaya çalışmıştır. Mesela Araplar, birbirleriyle rekabetin gereği olarak bazı akitler yaparlardı. Bunların başında “hilf” denilen, kabileler ya da kişiler arasında gerçekleştirilen antlaşmalar gelirdi. Allah Resulü (s.a.s.), Medine’ye hicretten sonra Müslümanların birbirleri aleyhine herhangi bir antlaşma yapmalarına izin vermedi. Böylece sosyal ve siyasi ilişkilerde ortaya çıkabilecek adaletsizliklerin önünü almaya çalıştı.
Öte yandan Medine’de bulunan Yahudilerle onların dinî, sosyal, siyasi ve kültürel ilişkilerini teminat altına alan bir antlaşma yaptı. Böylece herkesin var olma hakkına saygı duyuldu.

Allah Resulü (s.a.s.), savaş zamanında dahi düşmanlarına karşı haksızlığa ve zulme sebebiyet verebilecek uygulamalara izin vermemiştir. Hayber savaşı sırasında şöyle bir olayın meydana geldiği rivayet edilir: Hayberli bir Yahudi olan Âmir’in, koyunlarını güden Yesar el-Habeşi adında siyahi bir kölesi vardı. Yesar, Hayber halkının kalelere sığınıp savaştıklarını görünce onlara, “Neler oluyor?” diye sordu. Yahudiler, “Kendisini peygamber sanan şu adamla savaşıyoruz.” dediler. Bu söz, Yesar’ın kafasında soru işaretleri oluşturdu ve gerçeği öğrenmeye karar verdi. Koyunlarını otlatırken yavaş yavaş yürüterek Resulüllah’ın (s.a.s.) yanına gitti ve “Ey Muhammed! Sen ne diyorsun ve neye davet ediyorsun?” dedi. Resulüllah (s.a.s.), “İslam’a davet ediyorum. Allah’ın bir olduğuna ve benim de onun elçisi olduğuma şehadet et.” dedi. Yesar, “Şehadet edersem bana ne var?” diye sordu. Resulüllah (s.a.s.), “Eğer bu iman üzerinde sebat edersen, senin için cennet var.” dedi. Bunun üzerine Yesar Müslüman oldu. Hz. Peygamber’e, “Bu koyunlarım emanettir” dedi. Resulüllah (s.a.s.), “Koyunları karargâhtan çıkararak onları sahiplerinin olduğu tarafa sür ve birkaç çakıl at. Allah (c.c.) senin yerine, emanetini sahibine ulaştırır.” dedi. Yesar, Resulüllah’ın dediğini yaptı; koyunlar sahiplerinin yanına gitti. (Vâkıdi, s. 649-650.)

Hz. Peygamber, adaleti kaim kılmak için bazılarına imtiyaz anlamına gelebilecek uygulamalara izin vermemiştir. Nitekim hırsızlık suçu işleyen Kureyşli bir hanımın affedilmesi için yapılan girişimi, “Sizden öncekiler içlerinde soylu biri hırsızlık yaptığında onu cezalandırmayıp zayıf biri hırsızlık yaptığında ona ceza verdikleri için yok olup gitti. Allah’a yemin olsun ki, Muhammed’in kızı Fatıma dahi hırsızlık yapsa, onu da cezalandırırım!” sözleriyle reddetmiştir (Bk. Buhari, “Fedâilü Ashâbi’n-Nebi”, 18; Nesâi, “Kat’u’s-Sârık”, 6.)

Hz. Peygamber’in (s.a.s.) gerçekleştirdiği adaletin temel ilkelerinden biri, suçun şahsiliği ilkesidir. Cahiliye döneminde bir kişi, başka kabileye mensup bir şahsa karşı suç işlediğinde onun bütün akrabaları muhtemel hedef hâline gelirdi. Özellikle adam öldürme olayları yıllarca devam eden kan davalarına yol açıyordu. Hz. Peygamber müteaddit defalar yaptığı konuşmalarında kan davalarının kaldırıldığını, sadece suçu işleyenin sorumlu olduğunu söylemiştir.

Allah Resulü (s.a.s.) ebeveynlere, çocukları arasında adaleti ikame etmelerini tavsiye ederdi. Ensar’dan Numan b. Beşir şöyle bir hatırasını anlatır: Babam bana bir mal bağışladı. Annem, “Resulüllah’a (s.a.s.) git de onu bu bağışa şahit tut.” dedi. Babam, Resulüllah’a (s.a.s.) gidip, “Oğlum Numan’a bir mal bağışladım. Annesi seni buna şahit tutmamı istedi.” dedi. Resulüllah (s.a.s.), “Başka çocuğun var mı?” diye sordu.

Babam, “Evet, var.” dedi. Resulüllah (s.a.s.), “Hepsine Numan’a verdiğin gibi mal verdin mi?” diye sordu. Babam, “Hayır, vermedim.” dedi. Resulüllah (s.a.s.), “İyilik ve lütufta hepsinin eşit olmaları seni sevindirmez mi?” diye sordu, Babam, “Evet!” dedi. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.s.), “Sana iyilik yapmaları, senin onlar üzerindeki hakkın olduğu gibi aralarında adaletli davranman da onların senin üzerindeki haklarıdır.” buyurdu (Ebu Davud, “Büyû (İcare)”, 83.)

Hz. Peygamber’in (s.a.s.), adalet hususundaki hassasiyeti, Müslüman olmayanların dahi adaleti onun yanında aramalarına sebep olmuştur. Nitekim Yahudilerin bazı davalarını Hz. Peygamber’e götürerek aralarında hükmetmelerini istediği rivayet edilmektedir (Müslim, “Hudud”, 27.)
Sevgili Peygamberimizin temelini attığı bu adalet anlayışı, asırlar boyunca İslam medeniyetinin bir adalet ve hukuk medeniyeti olarak şekillenmesini sağlamıştır. İşte bu anlayış, “Müslüman, zulmetmez, adil olur.” anlayışına hayat vermiştir. Bugün ciddi sıkıntılar yaşayan İslam dünyasının eski ihtişamına kavuşması, bu damarı tekrar yakalamasına bağlıdır.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]