* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İbadetin Azı Çoğu  (Okunma sayısı 1461 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
İbadetin Azı Çoğu
« : Mart 26, 2024, 08:21:53 ÖÖ »


İbadetin Azı Çoğu

İnsan, pek çok konuda olduğu gibi, bazen ibadetlerde de gelgitler yaşar. Bazen coşkuludur, ibadet etmeye doymaz. Bazen de kıldığı namazdan haz alamaz. Rabbinin huzurunda olduğunu bilmesine rağmen kendisini namaza veremez. Bu, az rastlanılan bir durum değildir.

İnsanın hayatında gelgitler çok olur. Çeşitli nedenlerden dolayı bazen insan kendini çok coşkulu hisseder. Son derece mutludur. Etrafındaki herkes ondaki bu değişikliği hemen fark eder. Çünkü alışılmışın dışında enerji dolu, hayatla barışık bir insan oluvermiştir. Konuşurken ağzından bal akar, iyi düşünür, iyi söyler.

Bazen de tam tersi olur. İnsan hiçbir şeyden lezzet almaz. Her şeye küskündür, dünyanın yükü üzerindeymiş gibi görünür. Etrafındakiler onun bu halinden etkilenirler, yakınında olmak istemezler. Çünkü çevresine karamsarlık, ağırlık yaymaktadır.

Bu iki sıra dışı durum dışında her insanın bir de genel hali vardır. Tanıdıkları onu bu haliyle bilirler, buna alışıktırlar. İsmi anıldığında kişi bu genel karakteriyle hatırlanır. Bunun ötesindeki haller gelgitlerdir.

İbadete doyulmayan zamanlar

İnsan ruh dünyasına dair böyle gelgitler yaşadığı gibi, ibadetler noktasında da benzer halleri olur. Bazen coşkuludur, ibadet etmeye doyamaz. Rabbinin huzurunda derin bir huşu halindedir. Pazartesi perşembe oruçlarına önem verir, teheccüde kalkmadan yapamaz, secde mahallini göz yaşlarıyla ıslatır. Bir aşkla neredeyse camiden cemaatten çıkmaz. Evinden dışarıya besmelesiz ve abdestsiz adım atmaz. Yolda yürürken dilinde Allah’ın zikri vardır. Harama bakmamaya son derece gayret eder.

Ancak, bu durum çoğunlukla sürekli olmaz. Bir müddet sonra yavaş yavaş her zamanki durumuna dönmeye başlar.

İbadet coşkusunun kaybolduğu vakitler

İnsan bazen de coşkulu ibadet zamanlarının tam tersi bir ruh halini yaşar. Böyle zamanlarda manevi dünyası alt üst olmuş gibidir. İbadetleri neredeyse sıradanlaşır, lezzet alamaz olur. Rabbinin huzurunda olduğunu bilmesine rağmen kendisini namaza veremez. Ellerini dua etmek için huzura açtığında, dilinden dökülen kelimeleri kalbi duymaz. Hatta öyle olur ki, ayakları onu camiye çekmez. Nafileler ise neredeyse unutulur.

İnsanın manen düştüğü böyle kötü döneminde elinden tutan bir dostu, istikamet üzere yürütecek bir arkadaş çevresi bulunmazsa, halinin daha kötüye gitmesinden korkulur. Çünkü insan kulluktan yavaş yavaş uzaklaştığında, dönmenin çok zor olacağı bir noktaya ulaşabilir. Bu, az rastlanılan bir durum değildir.

Güzel ortamlar güzel ibadetler

Esasında insanın coşkulu olmasını da, lezzet alamamasını da çoğu kez bulunduğu ortam belirler. Örneğin hac ve umre için Kâbe’ye gidenlerimiz, oradaki ibadetin lezzetini hiçbir yerde alamadıklarını söylerler. Çünkü orada Allah’ın Evi vardır. Allah Rasulü’nün mübarek hatırası, ashabıyla birlikte gezindiği ve cihad ettiği yerler vardır. Ayrıca orada dünyayla irtibat kesilmiştir. Mümin sadece ibadet için oradadır. Dünyanın her yanından gelen beyaz giysiler içindeki müslümanların o coşkun kalabalığı bile insanı etkisi altına almaya yeter.

Bütün bunlar bir araya geldiğinde ibadetten alınan lezzet de doruğa çıkar. Hac veya umreye giden bir müminin oralarda on beş gün kaldıktan sonra nasıl da değiştiğini, ilk gördüğünüz anda hemen fark edersiniz. Nedeni işte budur.

Bunun gibi, insanın evinde kıldığı namaz ile cemaatle kıldığı namazın huşusu arasında büyük fark vardır. İnsanın ev içinde veya işyerinde serdiği seccade üzerinde kıldığı namaz camide eda ettiği namaza kesinlikle denk olmaz. Zira gerek işyerinde ve gerekse evde namaz esnasında kendisini meşgul edecek o kadar çok şey vardır ki, neredeyse kalbini namaza veremez.

Fakat cami böyle değildir. Caminin bizzat kendisinin sunduğu manevi atmosfer insanı kulluğa yöneltir. Sadece ibadet için mescide gelen müminler de insanın ibadetinden daha yoğunluklu haz almasını sağlar. Ortamın manevi havası insanı kucaklar. Hz. Peygamber s.a.v. efendimizin cemaatle namaz kılmanın yirmi yedi kez daha faziletli olduğunu beyan etmesinin nedenlerinden birisi de bu olsa gerektir.

Görüldüğü üzere, insanı ibadete teşvik eden etkenler bulunduğu zaman kulluktan daha fazla haz alınır. Tersi olduğunda ise alınan lezzet azalır. İyi çevreden kopulduğunda ibadet şuurundan uzaklaşılmaya başlanır, o ortama tekrar girildiğinde coşku artar.

Hz. Peygamber’den tavsiyeler

Bütün bunlarla birlikte önemli olan, aşırılıklardan uzak, istikrar ve sebatla, taviz vermeden kulluğu Allah’ın murad ettiği kıvamda yaşamaktır. Bu noktada Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz’in tavsiye ve yönlendirmelerine son derece dikkat etmek gerekir.

Allah Rasulü s.a.v., bir kadının çok ibadet ettiğini söyleyen Hz. Aişe r.a. validemize şöyle buyurmuşlardı:

“Bundan bahsetme. Siz daima elinizden gelecek şeyleri yapın. Yoksa Allah’a yemin olsun ki, siz usanmadıkça Allah asla usanmaz.” (Buharî, 1083).

Durum gerçekten de böyle değil midir? İnsan ne kadar ibadet yaparsa yapsın, bunun sonu yoktur. Allah kimseye, “kulum, bu kadar yaptığın ibadet yeter” demez. Dolayısıyla ölçüyü kaçıran insan kendisine zulmetmiş, dünyaya ve etrafına yönelik görevlerini ihmal etmiş olur. Bu şekilde çok hızlı giden bir insanın yorulması da çok hızlı olur. Yine Hz. Aişe validemiz, Allah Rasulü’nün dinden en hoşnut olduğu şeyin kulun devamlı yaptığı ibadet olduğunu belirtmişlerdir. (Buharî, 41). Hz. Peygamber s.a.v. bir hadislerinde bunu dile getirirken, insanı esasında cennete iletecek olan şeyin kendi ameli olmadığını beyan ederek şöyle buyururlar:

“Allah’ın en sevdiği amel, az da olsa devamlı yapılandır.” (Buharî, 5983).

Gerçekten de insan ne kadar kulluk yapmaya çalışırsa çalışsın, sunulan ilahi nimetlerin hakkını ödeyemez, tam karşılığını veremez. Bu yüzden bir denge gözetmesi icap eder.

İstikrar içerisinde, makul sınırlar çerçevesinde, dünyayı ihmal etmeden güzel bir kulluk sergilemeye çalışmalıdır.

Bu noktada Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz’in, kendisini tamamen ibadete vererek başta ailesi olmak üzere dostlarını ve işini ihmal eden Abdullah b. Amr b. el Âsra.’a tavsiyesi son derece önemlidir:

“İftar etmeden art arda oruç tuttuğunu, geceleri namaz kılıp durduğunu bilmiyor muyum? Ama böyle yapma. Çünkü üzerinde gözünün hakkı var, nefsinin hakkı var, ailenin hakkı var. Oruç tut ama iftarını da yap. Namaz kıl ama uykunu da al.” (Müslim, 1966).

Bir düzen içinde

İnsana gerekli olan, Allah Rasulü s.a.v. Efendimiz’in örnekliğinde ibadetlerini bir düzene koymasıdır. Başta farzlar olmak üzere, Rasulullah s.a.v.’in devam ettirdiği nafilelere önem vermesidir. Kişi bunları sürekli yaptığında, söz konusu ibadetler onun ayrılmaz bir parçası olur. Yapamadığında kalbinde bir acı hisseder.

İstikrar içinde ifa edilen ibadetlerin en büyük faydalarından birisi de kulu Allah ile sürekli irtibatta tutması ve dünyaya geliş amacını unutturmamasıdır. Böyle olan bir kul Allah ile dost olur. Dostunun kendisinden her zaman beklediği şeyleri ihmal etmez. Mutad olarak görevlerini yerine getirir. Rabbiyle kurduğu bu sürekli irtibattan dolayı da ibadetlerden büyük haz alır.

Bu kulluğu yaşayabilmek, özellikle de yaşadığımız şu dünyada, tek başına başarılabilecek kolaylıkta değildir. Bizleri kulluktan uzaklaştırmaya yönelik sürekli ve yoğun bir tasallut altındayız. Bu nedenle birlikten güç alacağımız güzel insanlara ve ortamlara çok ihtiyacımız var. Unutmamak gerekir ki, İslâm yalnızlık dini değildir. Böylesi ortamlarda bulunduğumuzda biribirimizden destek alırız. İbadetlerimiz sükûnete ve bir düzene kavuşur. Kalbimizdeki güzelleşmeyi kendimiz de fark ederiz.

    Aşırıya Kaçınca

    Cuma dışında namazlara giden biri değildi. Aynı iş yerinde çalışan arkadaşının daveti üzerine Kadir gecesini ihya etmek için birlikte camiye gittiler. Caminin ortamından, imamın ihlâsla eda ettiği teravih namazından ve namaz sonrasında yaptığı duadan çok etkilendi. Hele de namazdan sonra ziyaret ettikleri sakal-ı şeriften tarifsiz duygularla ayrıldı.

    Bu onun beş vakit namaza başlamasına vesile oldu. Artık aksatmadan beş vakti kılıyor, diline sahip oluyor, gözünü haramdan korumaya çalışıyordu. Dinî bilgisini geliştirmek için de bir taraftan sürekli okuyordu. Bir süre sonra takdir ettiği biri oluvermişti. Şimdiye kadar boşa geçirdiğini düşündüğü ömrünü telafi etmek istercesine kendisini tamamen kulluğa vermişti.

    Fakat her geçen gün daha da yoğunlaşan dindarlığı bir süre sonra artık hem kendisine hem çevresine zarar verir hale gelmeye başlamıştı. İşini aksatmaya başlamıştı. İslâm’ı yaşamıyorlar diyerek ailesine hayatı zehir ediyordu. Oysa onları o hale kendisi getirmişti. Şimdi ise birden değişmelerini istiyordu. Etrafındaki hiç kimsenin müslümanlığını da beğenmez olmuştu. Ona göre gerçek İslâm’ı yaşayan insan sayısı parmak hesabıyla birkaç kişiden ibaretti. Çevresine kızarken kendi kulluğunu da beğeniyor değildi. Bu yüzden daha fazla ibadet etmek gerektiğini düşünüyordu.

    Bir sonraki yılın Kadir gecesi geldiğinde teravih namazını kılanlar arasında o yoktu. Hatta cumaya gidenler arasında da yoktu. Çabuk yorulmuştu. Etrafıyla ve hatta kendisiyle yaşadığı bu gerilimi kaldıramamıştı. Allah’ın yüklemediği yükü yüklenmesinin, aşırıya kaçmasının sonucuydu bu. Ona sahip çıkacak, itidal ve istikrarı öğretecek güzel bir ortamın bulunmaması da bu süreci hızlandırmıştı.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]