* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: ALLAH'IN İPİNE SARILMAK VE CEMAAT OLMAK  (Okunma sayısı 817 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
ALLAH'IN İPİNE SARILMAK VE CEMAAT OLMAK
« : Nisan 15, 2017, 06:43:54 ÖÖ »
ALLAH'IN İPİNE SARILMAK VE CEMAAT OLMAK

Ehl-i sünnet imamlarımız cemaat olmanın her müslümanın üzerine düşen farz-ı ayn bir ibadet olduğunu söylemişlerdir. İkrah olması dışında, her hangi bir mazeretle, örneğin: "bu zamanda, bu insanlarla mı? Tebliği mi engelliyor... vs."  gibi şeytanın ve nefsin telkin ettiği boş sebeplerle cemaat olma vazifesini bırakanlar korkunç bir şekilde yanılmakta ve ziyan etmektedirler.
Allah (c.c.) Kur'an'da şöyle buyurmaktadır:

وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ 

“Allah'ın ipine cemaat olarak sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki ni'metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O'nun (Allah'ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.”
 
وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ 

Sizin içinizden hayra davet eden (mürşidlerden) bir cemaat olsun ve mârufla(iyilikle) emretsin, ve münkerden(kötülükten) nehyetsin (men etsin). İşte onlar, onlar felâha erenlerdir. (Ali-İmran, 3 /103 -104)

Kurtubi (r.ha.)  El-Camiu li-Ahkamu'l-Kur'an'ın da ayeti şöyle açıklamıştır:

1. Allah'ın İpine Sarılmak: İbn Mes'ûd der ki: Allah'ın ipi, (Hablullah) Kur'ân-ı Kerîmdir.1 Ali ve Ebû Said el-Hudrî de bunu Peygamber (s.a.s.)'den rivayet ettiği gibi, Mücahid ve Katade'den de buna benzer bir açıklama rivayet edilmiştir. Ebu Muaviye'nin el-Hecerî'den, onun, Ebu'l-Ahvas'dan, onun da Abdullah'dan rivayetine göre Abdullah şöyle demiş: Rasûlullah (s.a.s.) buyur­du kî: "Şüphesiz bu Kur'ân-ı Kerîm Hablullahtır (Allah'ın ipidir)."2

Taki b. Mahled rivayetle der ki: Bize Yahya b. Abdulhamid anlattı, bize, Huşeym el-Avvam b. Havşeb'den anlattı, o, eş-Şa'bi'den, O, Abdullah b. Mes'ud'dan rivayetle dedi ki: "Topluca Allah'ın ipine sarılın ve ayrılığa düş­meyin" buyruğu cemaat olun demektir. Yine ondan ve başkalarından çeşit­li yollarla böyle bir açıklama rivayet edilmiştir. Bütün bunların manası bir­birine yakın ve birbiriyle iç içedir. Şüphesiz yüce Allah, birbirimizle kaynaş­mamızı emretmekte ve ayrılığı yasaklamaktadır. Çünkü ayrılık, (tefrika) he­lak olmaktır, cemaat ise kurtuluştur. Şöyle diyen İbnu'l-Mübârek'e Allah'ın rahmeti olsun: “Şüphesiz cemaat Hablullahtır. Ona yapışın, Onun sapasağlam kulpuna yapışarak korunun.” 

2. Geçmiş Ümmetlerdeki Tefrika ve İslâm Ümmetinin Çeşitli Fırkaları:

Yüce Allah'ın: “Ve ayrılığa düşmeyin” buyruğu, yahudiler ve hristiyanlar kendi dinlerinde ayrılığa düştüğü gibi, siz de dininizde ayrılığa düşme­yin, demektir. Böyle bir açıklama İbn Mes'ud ve başkalarından nakledilmek­tedir. Bunun hevâ ve değişik maksatlara uyarak tefrikaya düşmeyiniz, bunun yerine Allah'ın dininde kardeşler olunuz, anlamında olması da mümkündür.

Böylelikle bu, onların birbirleriyle olan ilişkilerini koparmalarını, biribirlerine sırt çevirmelerini önlemiş olur. Bundan sonra gelen yüce Allah’ın şu buyrukları da bu anlama delildir: “Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırla­yın: Hani siz, düşmanlar idiniz de O, kalplerinizin arasını uzlaştırdı. O’nun nimeti sayesinde kardeşler oluverdiniz.”

Bununla birlikte bu âyet-i kerimede fer'î konularda ayrılığın haram oldu­ğuna dair bir delil yoktur. Çünkü bu, ihtilâf değildir. Zira ihtilâf, kaynaşmanın ve bir araya gelmenin imkânsız olduğu şeyler hakkında kullanılır. İçtihada da­yalı meselelerin hükmünde ihtilâfa gelince, bu konularda ihtilâf, farzların de­lillerinden çıkartılması ve Şeriatın anlam inceliklerinin ortaya çıkartılmak is­tenmesi dolayısıyladır. Ashab-ı Kiram da değişik olayların hükümleri hakkın­da ihtilâf ede gelmiştir. Buna rağmen onlar, birbirleriyle ülfet ve kaynaşma halindeydiler…

Fahreddin Razi (r.ha)’de ayeti şöyle açıklamaktadır:  

a) Cenâb-ı Hak, din hususunda ihtilâf etmekten nehyetmiştir. Bu böyledir, çünkü hak ancak tektir. O'nun dışındakiler ise, cehalet ve sapıklıktır. Durum böyle olunca, buradaki nehyin din konusunda ihtilâf hususunda olması gerekir. Nitekim Cenâb-ı Hak, “Artık hakdan sonra, sapıklıktan başka ne kalır?” (Yunus, 10/ 32) ayetiyle de buna işaret etmiştir. 

b) Cenâb-ı Hak birbirine düşmanlık ve muhâsamadan nehyetmiştir. Çünkü Araplar câhiliyye döneminde sürekli harb ediyorlar ve birbirleriyle çekişiyorlardı. Bundan dolayı Cenâb-ı Hak onları bundan nehyetmiştir.
 
c) Cenâb-ı Hak ayrılığa sebebiyet verip, aradaki yakınlık ve muhabbeti yok eden her şeyden nehyetmiştir.

Bil ki, Hz. Peygamber'den rivayet edildiğine göre O, şöyle demiştir:

“Ümmetim yetmiş küsur fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan birisi kurtulacak, geriye kalan ise, ateşte olacaktır.” Bunun üzerine, “Bu kurtulacak olanlar kimlerdir yâ Resûlallâh?” denilince. O, “İslamın cemâati” buyurdular.  

Yüce Allah, ancak fesada sebep teşkil eden ihtilafı men etmiştir. Tirmizîn’in Ebu Hureyre (r.a)'dan rivayetine göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Yahudiler yetmiş bir yahut yetmiş iki fırkaya ayrıldılar. Hristiyanlar da bu­na yakın sayıda fırkaya ayrıldılar. Benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya ay­rılacaktır.” Tirmizî der ki: Bu sahih bir hadistir.”3

Ebu Dâvud da Süneninde, Muâviye b. Ebi Süfyan'dan Peygamber (s.a.s.)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:

“Şüphesiz sizden önceki kitap ehli kimseler yetmiş iki millete (fırkaya) ayrıldılar. Ve şüphesiz bu millet, pek ya­kında yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunların yetmiş iki fırkası cehennemde bir tanesi cennette olacaktır. Bu ise, cemaattir. Benim ümmetimden öyle bir takım topluluklar çıkacak ki, bu hevaya tabi olmalar onlarda, bir kişinin bünyesinde ya­yılıp girmedik hiçbir damar, hiçbir eklem bırakmayan kuduz hastalığının yayıldığı gibi yayılacaktır.”4
Cemaatte İtaatın ve İtaat Mercilerin İzahı
 
 
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً 

Ey âmenû olanlar (îmân edenler)! Allah'a ve Resûl'e ve sizden olan idarecilere (emir verme yetkisinin sahiplerine) itaat edin. Bundan sonra eğer bir hususta ihtilâfa düşerseniz, o takdirde Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onu Allah'a ve Resûl'üne götürün. Bu daha hayırlıdır ve tevîl (yorum) bakımından en güzelidir.

Kurtubi (r.ha.)’in el-Camiul-Ahkamu’l-Kur’an’ında ayet şunları söylemektedir: Câbir b. Abdullah ile Mücahid der ki: “Emir sahipleri (Ululemr)” denilen kimseler, Kur'ân ve ilim ehli olan kimselerdir. Mâlik (r.ha)’in tercihi de budur. Ed-Dahhak'ın şu sözü de buna yakındır: Yü­ce Allah bununla, fukahayı ve din âlimlerini kastetmektedir.

İtaatin Kapsamı ve Zalim Yöneticilere İtaatin Gerekmediği

İbn Huveyzimendâd ise şöyle demektedir:

Sultan’a itaat, işlenmesi halin­de Allah'a itaat olan hususlarda icabeder. Fakat işlenmesi halinde Allah'a masiyet (asilik) olan hususlarda itaat vacib değildir.  Bununla birlikte ne zaman gazaya çıksalar, onlarla birlikte gaza­ya çıkmak icabeder. Yönetmek onlar tarafından olup, imamet ve hisbe de on­ların görevlendirmesi ile olur. Şu kadar var ki, bunların şeriatın öngördüğü şekle uygun olarak yerine getirilmeleri gerekir. Bize namaz kıldıracak olsa­lar, eğer günah ve masiyet bakımından fasık iseler, onlarla birlikte kılınan na­maz caizdir. Şayet bidatçi kimseler iseler, onlarla birlikte namaz caiz değil­dir. Şu kadar var ki, onlardan korkulacak olursa, onlarla birlikte takiyye ol­mak üzere namaz kılınır, sonra namaz iade olunur. Ancak şeriata muhalif kalınan hususlarda itaat haramdır.

Ebu Ömer (İn Abdil-Berr) der ki:

Abdullah b. Huzafe şakacılığı ile ta­nınan birisi idi. Onun şakalarından birisi de şudur: Rasulullah (s.a.s.) onu bir seriyyeye kumandan tayin etmişti. O da komutası altında bulananlara bir meselede kızdığından dolayı odun toplayıp ateş yakmalarım emretti. Bu ateşi yakınca, ateşin içerisine kendile­rini atmalarını emretti ve onlara: Rasûlullah (s.a.s.) size, bana itaat etmenizi em­retmedi mi? dedi ve: “Kim benim emirime itaat ederse bana itaat etmiş olur.” demedi mi? Onlar da şu cevabı verdiler: Bizim Allah'a iman etmemizin, Rasûlüne tabi olmamızın tek sebebi ateşten kurtulalım diyedir.  Rasûlullah (s.a.s.) onların yaptıklarını tasvip buyurup şöyle dedi; “Yaratıcıya isyanı gerektiren hususlarda hiçbir yaratılmışa itaat yoktur. Eğer o ateşe (itaat edip) girseydiniz bir daha oradan çıkamazdınız.”

Çünkü yüce Allah: “Kendinizi öldürmeyin” (Nisa, 4/29.) dîye buyurdu.5
Zalim İdareciyi Destekleyenin Cezası 

 Ka’b b. Ucre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

Biz dokuz kişi idik, Rasûlullah (s.a.s.) yanımıza gelerek şöyle konuştu: “Benden sonra haksızlık yapan idareciler olacaktır. Onların yalanlarını tasdik eden ve haksızlıklarına yardım eden Benden değildir. Ahirette de havuzumun başında yanıma gelemez. Kim de o haksızlık yapan idarecilerin yalanlarını tasdik etmez ve haksızlıklarına da yardımcı olmazsa o bendendir. Ben de ondanım ve o havuzumun başında bana gelecektir.”6

Zalim İdareciye Hakkı Haykırmalı mıyız? 
 
Tarık b. Şihab (r.a.)’tan rivâyete göre, bir adam ayağını üzengiye koymuş olduğu halde Rasûlullah (s.a.s.)’e gelerek: “Hangi cihad daha değerlidir?” diye sormuştu da Rasûlullah (s.a.s.): “Zalim idarecinin karşısında hakkı konuşmaktır” diye cevap verdi. 7
Bundan dolayı biz şöyle diyoruz:

Çağımızın yöneticilerine itaat, onlara yardımcı olmak, onları tazim etmek ca­iz değildir. Çünkü çağımızdaki yöneticiler Allah’ın hükümlerini sadece birkaç meselede değil toptan yönetim şekli olarak terk edip Allah’a karşı asi, insanlara karşıda en büyük zalim olmuşlardır. Günümüzde böyle yönetimlere itaat etmeyi insanlara bir faziletmiş gibi anlatan Bel’am kılıklı hocalar ve sözde onlara bağlı siyasi kadrolar hem kendilerinin hem de büyük kitlelerin helak olmasına sebep olmaktadırlar. Aynı zamanda da, Bakara suresinin 256. ayetinde reddetmekle emrolundukları tağut’u güya İslam adına daha çok güçlendirip devamını sağlamaktadırlar Rabbimiz biz müslümanlara hakkıyla iman edip cemaat olmayı nasip etsin, inşaallah.

----------------------------------------------------------------

Dipnotlar

1- Darimi,Fedail’ul Kur’an,Hds:3330

2- Muslim, Fedail’us-Sahabe, Hds:37

3- Tirmizi, İmanHds:18

4-Ebu Davud, Sunne,Hds:1aynı manalarda hadisi, Ahmed B. Hanbel, Tirmizi, İbni Mace, Darimi’de rivayet etmişlerdir.

5- Buhari,Tefsir,B:4,Sure:11,Muslim,İmare,Hds:31,Tirmizi,Cihad,Hds:3,Nesei,Rey’at,Hds:28

6- Nesei, Biat, B:35,Hds:4136,Tirmizî, Fiten: 72

7- Nesei, Biat, B:37,Hds:4138,Müsned, 18076

Nasruddin Yasin.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]