Gönderen Konu: İbadetlerde Titizlik (Okunma sayısı 203 defa)

fanidunya NET · « : Aralık 09, 2024, 08:47:55 ÖÖ »

İbadetlerde Titizlik

Eşref-i Mahlukat "yaratılmışların en şereflisi" ve Zübde-i âlem "Âlemin Özü" olarak yaratılan insanın yaratılışının yegane gayesi, ona bu şerefi ve makamı veren Alemlerin Rabbi olan yüce Allah'a kulluktur. Bundan dolayı insanın yapabileceği -yapması gereken- birinci vazifesi de ibadetlerini en güzel bir şekilde yapma gayreti içerisinde olmasıdır.

İbadetler, bizim "Elest Bezmi"nde Rabbimize verdiğimiz söze sadık kaldığımızın en güzel ifadesi, bizi Rabbimize yakınlaştıran, O’nun sevgisini ve rızasını kazandıran, Rabb'imizle beraber olma, O’nunla buluşma, kulluğun, Allah'la (cc) beraber olmanın hazzını duyduğumuz müstesna anlardır. Kul ibadetin lezzetini tattığı zaman kulluğun ne kadar değerli olduğunu anlar. İbadetin lezzetini tadanlar, ibadetten bir an uzak olmak istemezler. Onun verdiği lezzeti, Allah'a yakınlaşmanın verdiği tadı, dünyada hiçbir makama, hiçbir pahaya değişmezler. Bundan dolayıdır ki Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz başta olmak üzere, Allah'ın seçkin kulları, saatlerce ibadet etmekten yorulmamışlar, sürekli ibadetlerini artırma ve güzelleştirme çabasında olmuşlardır.

Rabb'imiz, bizlerden çok ibadet değil, güzel ibadet istemektedir "O (Allah) hanginizin daha güzel kulluk yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı." (Mülk: 2)

İbadetler samimi, güzel, temiz, hassas duygularla ve titiz bir şekilde yapıldığı zaman tat ve lezzet verir.

Mümin, ibadetleri yerine getirilmesi gereken bir vazife, bir borç olarak görmekten ziyade, ibadetleri bir fırsat, Allah'la beraber olmanın, O’na yakınlaşmanın bir vesilesi olarak görmelidir. İbadetlerini, Allah'ın huzuruna nasıl varılırsa, O’nun huzurunda nasıl durulursa, O’nunla beraberken nasıl bir hissiyat ve saygı içerisinde olunması gerekirse öyle bir titizlikle yapmalıdır.

İslam'da ibadet denilince belki de akla ilk gelen namazdır, namazın anahtarı ise abdesttir, temizliktir.

Abdestte göstereceğimiz titizlik bütün ibadetlerimizi etkileyecektir.

Nitekim Peygamberimiz Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir sabah namazını kıldırmıştı. Namazda Rûm sûresini okurken kısmen yanılmalar oldu. Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm namazı tamamladıktan sonra cemaate dönüp:

“Bâzı kimseler namaza abdestsiz geldikleri için, şeytan kıraati karıştırmamıza sebep oluyor. Namaza geldiğinizde abdestinizi güzelce alın!” buyurdular (Ahmed, III, 471).

İmkân nispetinde dâimâ abdestli bulunmak da büyük bir fazîlettir. Allah Resûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem bütün işlerini abdestli iken yapmayı severdi.

Abdestin önemine bir örnek: Bir gün Resûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem ashâbıyla birlikte kabristana gitti ve: “Allah’ın selâmı üzerinize olsun ey mü’minler diyârının sâkinleri! İnşallah bir gün biz de size katılacağız. Kardeşlerimizi görmeyi çok isterdim. Onları ne kadar da özledim!” buyurdu.

Ashâb-ı kirâm: “Biz senin kardeşlerin değil miyiz yâ Resûlâllah?” dediler. Efendimiz: “Sizler benim ashâbımsınız, kardeşlerimiz ise henüz gelmemiş olanlardır.” buyurdular. Bunun üzerine ashâb-ı kirâm: “Ümmetinden henüz gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksın ey Allah’ın Resûlü?” dediler. Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem:

“Bir adamın alnı ve ayakları ak olan bir atı olduğunu düşünün. Adam bu atını, hepsi de simsiyah olan bir at sürüsü içinde tanıyamaz mı?” diye sordu. Sahâbe: “Evet, tanır ey Allah’ın Resûlü!” dediler. Bunun üzerine Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İşte onlar da abdestten dolayı yüzleri nurlu, el ve ayakları parlak olarak geleceklerdir."

Yapılan her ibadet cennete bir vesile olarak görülmeli ve bu titizlikle yapılmalıdır. Namaz hususunda Peygamberimiz Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabından sayısız örnekler görmekteyiz:

Resûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem, namaz mevzuunda çok hassas davranan Abdullâh bin Revâha Hazretlerini “Kardeşim” hitâbıyla taltif buyurarak şöyle medhetmiştir: “Allah, kardeşim Abdullâh bin Revâha’ya rahmet etsin! Namaz vakti nerede girse, hemen durur ve namazını kılar.”

Yine, Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Kişi rükû ve secdesini tam yaparak namazı güzel bir şekilde edâ ederse namaz o kişiye: “Beni muhâfaza ettiğin gibi Allah da seni muhâfaza etsin!” der. Namaz yükseltilir.

Kişi rükû ve secdesini tam olarak yapmaz, namazını güzelce edâ etmezse namaz ona: “Beni zâyî ettiğin gibi Allah da seni zâyî etsin!” der. Namaz, eski elbisenin dürüldüğü gibi dürülüp adamın yüzüne çarpılır.”

Namazı ilk vaktinde kılmaya gayret etmelidir.

Ağırdan alarak namazı son vaktine kadar geciktirmek ve kerhen kalkarak vazîfe savar gibi hemen farzını kılıvermek, Allah muhâfaza buyursun, insanı münâfıklığa götüren kötü bir haslettir.

Alâ bin Abdurrahmân anlatıyor: “Bir öğleden sonra Enes bin Mâlik’in yanına gitmiştik. Enes, biz varınca hemen kalkarak ikindi namazını kıldı. Namazını bitirince kendisine namazı erken kıldığını söyledik. O da niçin böyle erken kıldığını anlatarak şöyle dedi: Resûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:

“O münâfıkların namazıdır! O münâfıkların namazıdır! O münâfıkların namazıdır! Onlardan biri oturur, oturur, tam güneş sararıp batmaya yüz tutunca, şeytanın iki boynuzu arasına girince kalkar, kuşun yem toplaması gibi hızlıca dört defâ yatıp kalkar, namazda Allah’ı da pek az zikreder” (Müslim, Mesâcid, 195).

En Önemli İş

Hazreti Ömer radıyallâhu anh, vâlilerine şöyle nasihat etmiştir: “Benim katımda en mühim işiniz namazdır. Kim onu koruyup vakitlerine dikkat ederse dînini korumuş olur, kim de onu yerine getirmeyip yitirirse dînini de kısa zamanda yitirir.”

Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâm, insanların sırat köprüsünden, ibâdetlere verdikleri ehemmiyet nispetinde hızlı geçeceklerini bildirerek şöyle buyurmuştur:

“İnsanlar cehenneme gelirler, sonra amellerine göre oradan geçerler: Onların ilk grubu şimşek hızıyla geçer, ikinci grup rüzgâr gibi geçer. Sonraki bir atlı sür’atiyle, sonraki bir deve binicisi sür’atiyle, sonraki koşarak, en sonraki de yürüyerek geçer” (Tirmizî, Tefsîr, 19/3159).

İbâdet ve kulluktaki gâye, kalben Allah ile beraber olabilmektir, yâni mârifetullâh ve muhabbetullâhtır. İbâdetler, îmânın kalpteki etkisi kadar kişiye güzel ahlâk kazandırır. Şevk ve iştiyâk ile yapılan ibâdetler, rûhu derinleştirir ve kulu Allah’a yakınlaştırır. Cenâb-ı Hak, böyle kullarının gören gözü, işiten kulağı olur. Yâni onların görüşleri, düşünüşleri ve ifâdeleri artık hep Allah'ın nurunun bir yansıması haline gelir.

Rabbim ibadetlerin tadını alanlardan eylesin.

Amin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: İbadetlerde Titizlik (Okunma sayısı 203 defa)

fanidunya NET

İbadetlerde Titizlik

BENZER KONULAR