NİÇİN İBADET EDİYORUZ?
Bizi yoktan var eden ve yaşatan Allah'tır. Yüce Allah; Vücudumuzu, gören
gözler, işiten kulaklar ve konuşan dil gibi mükemmel organlarla donattı.
Diğer canlılardan farklı olarak bize akıl verdi ve varlıklar arasında seçkin
bir duruma yükseltti. Bunlardan başka, yaşayabilmemiz için teneffüs
ettiğimiz havadan, içtiğimiz suya kadar sayısız nimetler verdi.
Ayrıca bizi yalnız bırakmadı, Peygamberler ve kitaplar göndererek dünyada ve
ahirette mutlu olmanın yollarını gösterdi. Bütün bu iyiliklere karşılık
Allah bizden kendisini tanımamızı ve ona ibadet etmemizi istemektedir. Şöyle
bir düşünelim: Çok iyiliğini gördüğümüz bir büyüğümüze karşı saygı gösterir
iyiliklerine teşekkür ederiz. Bize bir görev verse seve seve yaparız değil
mi?
Öyle ise, bizi yoktan var eden ve sayılamayacak kadar nimetler veren Yüce
Allah'a karşı teşekkür etmek ve emrettiği ibadetleri seve seve yapmak
gerekmez mi?
Elbette gerekir.
Yaradılışımızın gayesi Allah'ı tanımak ve ona ibadet etmektir. İbadet
görevlerini yaptığımız takdirde hem Allah'ın verdiği nimetlere karşı
teşekkür borcunu yerine getirmiş oluruz, hem de O'nun sevgisini kazanırız.
Eğer biz Allah'a karşı ibadet vazifelerini yerine getirir, O'nun sevgisini
kazanırsak, Allah, bize dünyadaki nimetlerinden çok daha fazlasını ahirette
verecek ve bizi cennette sonsuz mutluluğa kavuşturacaktır.
İbadet Çeşitleri
İbadetler üç çeşittir:
*Beden ile Yapılan İbadetler: Namaz kılmak, oruç tutmak gibi.
Beden ile yapılan ibadetleri her müslümanın kendisi yapması gerekir.
Başkasını vekil etmesi caiz değildir. Bir kimse başkasının yerine namaz
kılamaz, oruç tutamaz.
*Mal İle Yapılan İbadetler: Zekât vermek ve kurban kesmek gibi. Bir kimse
mal ile yapılan ibadetlerde başkasını vekil edebilir.
*Hem Mal, Hem de Beden İle Yapılan İbadet: Hac vazifesi böyle bir ibadettir.
Parası olduğu halde hacca gidemiyecek derecede sakat, hasta ve çok yaşlı
kimseler, kendi yerine bir başkasını bedel olarak hacca gönderebilir.
İbadetin Faydaları
Bedenimizin gerekli gıdalara ihtiyacı olduğu gibi rûhumuzun da gıdaya
ihtiyacı vardır. Rûhun gıdası iman ve ibadetlerdir. İbadet, rûhumuzu
yükseltir, bizi kötülüklerden sakındırır, ahlâkımızı olgunlaştırır, en
değerli varlığımız olan imanımızı korur.
Hayatta insanın çeşitli sıkıntılarla karşılaşıp ümitsizliğe ve bunalıma
düştüğü zamanlar olur. Böyle durumlarda insan ibadetle bunalımdan kurtulur.
Çünkü insan ibadet sayesinde Allah'a yaklaşır. O'nun rahmetine sığınır ve
huzura kavuşur. İbadetlerin, rûhumuza olduğu gibi bedenimize de birçok
faydası vardır.
Namaz kılan insan abdest almak zorundadır. Abdest almak, günde birkaç defa
temizlenmek demektir. Temizliğin ise sağlığımız için ne kadar yararlı
olduğunu hepimiz biliriz.
Namaz kılarken yapılan belirli hareketlerin, oruçta sindirim sistemi ile
bazı organların dinlenmesinin vücut sağlığına önemli faydalar sağladığı bir
gerçektir. Zekât ibadetinin sosyal yardımlaşma yönünden topluma kazandırdığı
birçok yararları vardır.
İman İle İbadet Arasındaki İlişki
Bir müslüman, dinin hükümlerini inkâr etmedikçe ve kalbinde iman bulunduğu
sürece ibadet yapmasa bile dinden çıkmaz, kafir olmaz, yine müslümandır.
Ancak, Allah'ın emri olan ibadet görevlerini yerine getirmediği için günah
işlemiş ve cezayı hak etmiş olur.
İbadetler, imanın olgunlaşmasını ve güçlenmesini sağlar. Ahirette cezadan
kurtulmamıza ve cennet nimetlerine kavuşmamıza vesile olur. Sade bir imanla
yetinip ibadetleri terketmek imanın zayıflamasına ve giderek iman nurunun
sönmesine sebep olur.
İbadet yapılmadığı takdirde, iman ışığı açıkta yanan lamba gibi korumasız
kalır. Günün birinde sönebilir. İmanın yok olması, müslümanın cennetin
anahtarını kaybetmesi demektir.