* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Aldanmak mümin’e yaraşmaz  (Okunma sayısı 483 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Aldanmak mümin’e yaraşmaz
« : Eylül 04, 2017, 12:55:59 ÖÖ »
Aldanmak mümin’e yaraşmaz

Çünkü “mümin feraset sahibidir” ve “mümin bir delikten iki defa geçmez” Bu iki mübarek kelam, insin, cinnin rehberi, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş ve tüm insanlığa örnek olmuş üstün şahsiyet bir peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin beyanatıdır. O tüm insanlığa her şeyin en doğrusunu, hakkı ve tevhidi öğretmiş liderdir.

Tevhit sistemi dâhilinde yapılan işler haktır, dışında kalanlar batıldır. Hak, Allah Teâlâ’nın zatının adıdır, kâinatın yaratılış sistemi haktır, var olan her şeyin yerli yerine konması haktır. Hak, dengeyi bozmadan eşyanın işleyiş biçimi ve bütünlük sistemidir.

Hak olmayan her şey sistem dışı kaldığı için zulümdür, dengesizdir, dağınıktır ve batıldır.  İnsanın evrensel sistem bütünlüğü içinde vaziyetini ayarlaması haktır. Cenab-ı Hak bu alanda tefekkür sistemini devreye alır ve ayarlama yapar.

Ey Resûlum de ki: Kimdir sizi gökten ve yerden rızıklandıran? Kimdir kulaklarınızı ve gözlerinizi yaratan ve onlara hâkim olan? Kimdir ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran. Kimdir bütün işleri çekip çeviren, kâinatı yöneten. Elbette “Allah!” diyecekler. De ki: “O halde niçin ittika edip kendinize çekidüzen vermezsiniz?” İşte sizin hak olan Rabbiniz, o Allah’tır. Artık haktan sonra sapıklıktan başka ne vardır? Nasıl imandan çevriliyorsunuz? (Yûnus:10/ 31,32) 

Hak ile batıl arasını netleştiren ve bütün aklı erenlerin dikkatini yoğunlaştıran şu çok önemli cümle daha çok dikkate alınmalıdır. Artık haktan sonra sapıklıktan başka ne vardır? Çok güçlü bu mantık önermeleri ile mülevves ve köhne beyinleri yeniden şekillendiren, zımparalayan, temizleyip ve boyayan Halikı zülCelal, müminin iç dinamiklerini fikir düzeyinde sağlam zemin üzerine bina emektedir. Bununla kulunun ufkunu aydınlatarak aldanma zilletinden kurtulma yolunu açmaktadır.

Ey müminler! Gerçekten Yahudi bilginlerinden ve Hristiyan rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan saptırırlar. Ey Resûlum, altını ve gümüşü biriktirip Allah yolunda infak etmeyenleri acıklı bir azap ile müjdele!

Kıyamette, o biriktirilen altın ve gümüşlerin üzerleri cehennem ateşinde kızdırılacak da, bu mal toplayanların alınları, yanları ve sırtları bunlarla dağlanacak ve onlara şöyle denilecektir; “İşte bu, nefisleriniz için biriktirip sakladıklarınızdır! Artık toplayıp biriktirdiğinizin acısını tadın bakalım!...” (Tevbe:9/34, 25)

Bu çok manidar açıklama, din bilgini insanların bile ne denli aldanıp yanlışlara kapıldıklarını göstermektedir. Hak, hukuk, haram, helal, iman, küfür konularında insanlara bilgi veren sözüm ona din bilginlerinin şeytana kapılıp aldanmaları, kendileri için ağır vebal olmaktadır. Bu vebal insanlar için aldatıcı ve ürkütücü niteliğini de göstermektedir. Günümüzde genellikle hocaların imaj kaybına uğramalarının sebebi aslında çok iyi bilinmektedir. Bu acı gerçek, geniş bir alan oluşturmaktadır. Bilgilerindeki yetersizlik, konuşmalarındaki tutarsızlık, hareketlerindeki ayarsızlık, hizmetlerindeki çaresizlik, hedef ve idealdeki fukaralık hocaların itibar kaybına uğramalarına sebep olmaktadır. Oysa her hoca kendi yerinde ve alanında birer liderdir ve nümune-i imtisaldir. 

Bunların aldanmaları ârizîdir. Korkunç ve yaygın bir hastalıktır. Gizli ve süfli tanrıcıkların girdabına kapılanlar, hiçbir zaman Kur’an’ı, olduğu gibi kabul edemezler, peygamberi tanıyıp içselleştiremezler. Tevhid sistemini kabullenmede zorlanan, dini kötüye kullanmaktan rahatsız olmaz. Bunlardan haddi aşan nice hoca, fırsat bulursa tefrika çıkarır. Günümüzde allamelik taslayan fakat Kur’an beyyineleri arasında hikmetleri göremeyen ve ibretlerden yararlanamayan, bir şeylere takılıp şartlanmış hoca görüntülü insanlar delilsiz saçmalıkları ile fitne çıkarırlar, yaptıkları saçmalığın farkına varamazlar. İddialarını zoraki savunur saçmaladıkça fitne üretirler. Bütün bunlara rağmen iyi yetişmiş, bir yerlerden kıvılcım bekleyen, asaletine sarılma sevdalısı, dava âşığı ve hakka dönüş yolcusu nesilleri toparlayacak iradeye çok ihtiyaç vardır.

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” aldatmaz. Esselamu aleykum.

İlhan Oral.