İmtihansız Geçit Yok
İnsan hiçbir masraf yapmadan, hiçbir emek vermeden hiçbir külfete katlanmadan dünyaya gelir. Her şeyi hazır bulur. Yetişip büyümesi için her şeyi yerli yerinde hazırdır.
İşte bu insan çok hassas, çok dengeli, çok ölçülü, çok akıllı olmalı ve bütün hassasiyeti ile davranıp yaşamalıdır. Hem de varlığını, hazır bulduğu kurallar çerçevesinde yaşamalıdır. Bu kurallar ile yaşayacağı hayat onun için risksiz ve doğal olanıdır. Bu hayat kurallarına aykırı atacağı her bir adım, onun için sonsuz felaketine vesile olabilir. Onun için insan her an mutlak kontrol altında olduğu bilincinde olmalı ve dünya hayatını üstün değerleri ile yaşamalıdır.
Çünkü insan ne kadar yanlışa sapsa, isyan ve inkâr ederek hayata kafa tutsa da, onu var eden tarafından: İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor? (Kıyamet: 75/36) uyarısı ile daima kontrol altında olduğu bilincini aşılar, onu zinde tutar.
Bu yüzden de insana uyanık ve şuurlu olmasını ister. Onun kıvamında bir kul olması uyarısında bulunur. Bu uyarı aklı başında olanların uykusunu kaçıracak niteliktedir. Uyarının dozuna gerçekten dikkat etmek gerekir; İnsanlar, “İman ettik” demeleriyle bırakılacaklarını ve kendilerinin imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar? Andolsun ki, onlardan evvelkilerini de imtihan ettik, elbette ki, doğru olanları da ve yalancı olanları da bilir. Yoksa kötülükler yapanlar bizden kaçıp savuşacaklarını mı sandılar? Ne fena hükmediyorlar! (Ankebut: 29/2-4)
Bu ayet, insanın en çok kendini boşluğa bırakmasını önler. Malayani hayattan uzak tutar.
Sonsuz yolculukta güvenli yolunu gösterir ve gelecekte de en güzel nimetlerle ödüllendirir; Mümin olan bir insanın şu ayeti Kerimeye ciddiyetle yoğunlaşması gerekir; Gerçekten bu Kur’an, insanları en doğru sisteme kavuşturur ve sâlih ameller işleyen müminlere de, kendileri için büyük mükâfat olduğunu müjdeler.
(İsra:17/9) Dünya hayatı aslında bir imtihan yurdudur. Hem gerçek hayat, imtihanı kazanan müminlerin düzenidir.
Yukarıdaki ayetler sorumluluk yüklenebilecek kalitede insanları dava şuurunda olmaya çağırır.
Bunun için de Allah Teâlâ, bir tarafta “dini değerleri kabul ettik” iddiaları ile dindar olunamayacağını dile getirirken diğer tarafta ise Kur’an’ın kolay öğrenilmesinden, Kur’an beyanlarının tedebbür edilmesine yani bütün inceliklerine varıncaya kadar incelenip araştırılmasını emreder. Cehalet batağından ve tefrika şirkinden arınmayı mümin olma şartı olarak gösterir. Kur’an ile en büyük cihadı yapmayı ısrarla telkin eder. Daha Bakara suresi başında muttaki olabilmek için gayba iman, namaz merkezli ibadet ve insanlığın yegâne ekonomik sistemi olarak infak gibi bir malî ibadeti, Müslümanlarının gündemine yerleştirir.
Daha Kur’an’ın nice hakikatleri arasında şirkten arınmış mümin için halis kul ifadesi ile tevhid dinin gereği olarak bütün müminleri kardeş ilan eder. Aralarında çıkabilecek herhangi bir ihtilafı giderip sulh görevini yapanlara merhamet edileceği müjdesini verir. Dolayısı ile bütün müminlerin bir lider emrinde ve yönetiminde olması için Müslümanların lider kadroyu kurmalarını kesin hükme bağlar. İhtilaf ve tefrikaya asla geçit vermez. Allah’tan başka dostlar edinenlerin hali, kendine ev yapan örümceğin hali gibidir. Evlerin en zayıfı örümcek evidir, eğer bilselerdi. Onların Allah’tan başka nelere taptıklarını şüphesiz Allah biliyor. O, Azîz’dir, Hakîm’dir. Biz bu misalleri insanlara anlatıyoruz amma onları, âlimlerden başkası akıl edip algılayamaz. (Ankebud: 29/41-43)
Şimdi bütün bu hakikatler karşısında dönüp kendimizi gözden geçirelim. Takip edebildiğimiz kadarı ile gerek siyasî, gerek ictimaî, gerek ahlâkî, gerek ticarî ve gerekse diğer alanlarda bir nevi bunalım girdabında bocalayıp duruyoruz. Eğitimde, medyada ve özellikle sosyal medyada ipi kopmuş tesbih taneleri gibi karmaşık bir alana serpilmiş darmağınık bir durumdayız. Her sosyal sitede “güncelleme, kes yapıştır, fotoğraflar, paylaşımlar… kırıla gidiyor.
Kısacası hem de cıvık malayaniden geçilmiyor. Pekiyi sen bir insan olarak mideni doyurmak için sınavdan sınava koşuyorsun da niçin mideni de seni de Yaradan’ın uyarısına kulak tıkıyorsun? “Sen kendinin başıboş bırakılacağını mı sanıyorsun?” İmtihan edilmeden sıvışıp kaçacağını mı hayal ediyorsun? Allah’a dost ol, sonra “gam yeme”!
İmtihanı unutma, kendine gelmene vesile olur. Esselamu aleykum.
İlhan Oral.