En Hayırlı İlim Faydalı Olandır
Peygamberimiz (sav)Tebük Seferi’ne çıkmış, 30 bin kişilik mücahit ordusuyla o zamanın süper gücü Bizans üzerine yürüyordu. Ordu bir konaklama yerinde mola verdi, namaz kıldı, ardından Allah’a hamd ve sena ettikten sonra şu konuşmayı yaptı:
“Sözlerin doğrusu Allah’ın kitabıdır.
Yapışılacak en sağlam kulp takva kelimesidir.
Dinlerin en hayırlısı İbrahim’in (as) dinidir.
Yolların en hayırlısı Muhammed’in (sav) yoludur.
Sözlerin en şereflisi Allah’ın kitabıdır.
Hikâyelerin en güzeli Kur’an’da anlatılanlardır.
İşlerin en hayırlısı farz olanlardır.
İşlerin en kötüsü sonradan dine sokulanlardır. (Bidatlar)
En güzel gidişat peygamberlerin gidişatıdır.
En güzel ölüm şehitlerin ölümüdür.
En koyu körlük doğru yolu bulduktan sonra sapmaktır.
En hayırlı ilim faydalı olandır.
En hayırlı yol takip edilen yoldur.
Körlüğün en fenası kalp körlüğüdür.
Veren el alan elden üstündür.
Az ve yeterli mal, çok olup azdıran maldan daha iyidir.
Faydasız özür, ölüm gelip çattığı anda yapılandır.
Pişmanlığın en kötüsü kıyamet günü duyulan pişmanlıktır.
İnsanların bazıları namazı son vaktinde kılar, bazıları da Allah’ı pek az anar.
Yanlışları en çok olan dili fazlaca yalan söyleyendir.
Hayırlı zenginlik göz tokluğudur.
En hayırlı azık takvadır.
Hikmetin başı Allah korkusudur.
Kalplere yerleştirilenlerin en hayırlısı güçlü imandır.
Şüphe ve tereddüt küfrün bir çeşididir.
Ölenlerin ardından ağıt yakmak cahiliye işidir.
Ganimet mallarından aşırmak cehennem közlerinden aşırmaktır.
Biriktirip zekâtı verilmeyen mallar deriyi cehennem ateşiyle dağlamaktır.
Şiir, şeytanın zurnalarıdır.
İçki bütün kötülüklerin anasıdır.
Kadınlar şeytanın av tuzaklarıdır.
Gençlik delilikten bir bölümdür.
Kazançların en kötüsü faizden kazanılandır.
Yenilenlerin en fenası yetim malı yemektir.
Mutlu kişi, başkalarının hâlinden ibret alandır.
Bedbaht, anasının karnından bahtsız doğandır.
Şüphesiz hepinizin varacağı yer dört arşınlık bir yerdir.
Her işin sonu değerlidir.
Amellere hâkim olan sonlarıdır.
Haber yayanların en kötüsü yalan haber yayanlardır.
Gelecek olan şey yakındır.
Mümine sövmek büyük günah, mümini öldürmek küfürdür.
Müminin gıybetini yapmak (etini yemek) Allah’a karşı gelmektir.
Müminin malının dokunulmazlığı, canının dokunulmazlığı gibidir.
Kötü bir iş yapacağına yemin eden kimseyi Allah o işte başarılı kılmaz.
Allah bağışlayanı bağışlar, öfkesini yutana sevap verir.
Başına gelen felâkete sabredene karşılığını verir.
Dedikoduları dinleyip onlara uyanları Allah rezil eder.
Sabredene Allah kat kat sevap verir.
Allah’a karşı gelene Allah azap eder.
Allah’ım, beni ve ümmetimi bağışla!
Allah’ım, beni ve ümmetimi bağışla!
Allah’ım beni ve ümmetimi bağışla!
Allah’tan kendim ve sizler için mağfiret dilerim.”
Savaşa giden Peygamberimiz (sav) düşmanla karşılaşacak olan ordusuna, dünya ve ahiret mutluluğu kazandıracak önemli tavsiyelerde bulunuyor. Hayatın her anını değerlendiren Gönüller Sultanı Peygamberimiz (sav) Müslümanları eğitmek, onların ahlakını güzelleştirmek, zihinlerine İslam’ın emir ve yasaklarını yerleştirmek için her fırsatı değerlendirmiştir.
Her biri atasözü niteliğinden, altın değerinde, veciz ve nerdeyse bir kitap hacminde, kurşun gibi etkili cümlelerle sahabelerine hitap etti ve ebedi saadeti kazanma yollarını gösterdi. Onun için müminlerin doğru yolda yürümeleri savaş kazanmaktan daha önemliydi. Savaş yolunda bile hidayet ufkunu gösterdi. (*)Hayatü’s-Sahabe, 4/287)