AMELLERİN KARŞILIĞI
AMELLERİN KARŞILIĞI CENNET VE CEHENNEM
Yüce Rabbimiz iyiler için cennetini kötüler için ise cehennemini yaratmıştır. İman ve Ameli Salih cennete küfür ve kötülükler ise cehenneme götüren araçlardır. Cennetin etrafı zorluklarla çevrilidir. Cenneti kazanabilmemiz için dünya hayatımızda nefsimizin ve şehvetimizin ve de şeytanlarımızın arzu ve isteklerinden uzak durup Rabbimiz’e itaat etmemiz gerekmektedir. Cehennemin yolu ise kolay ve kaygandır. Nefis ve şeytanın kayığına binil dimi cehennemdesin. Helal ve haram hesap edilmeyip Allah’a isyana bayrak açıldı mı hemen cehennemin yolunu tutmuş oluruz. Halbuki kutsi bir hadiste belirtildiği gibi : “Eğer insanoğlu Cenneti görüp bilmiş olsaydı ne yapar eder cennete girmek için canla başla çalışır orayı kazanırdı. Ve eğer cehennemin dehşetini anlayabilmiş olsaydı orayı düşünmemek için dünya hayatında her türlü sıkıntıya katlanır. Her şeyini feda ederdi”
Rabbimiz bize cenneti kazandıracak ve cehennemden uzaklaştıracak davranışların tümünü kitap ve peygamberler aracılığı ile bildirmiştir. Bugün elimizde her türlü tahrif ve tebdilden uzak aslı ile muhafaza edilmiş yüce kuran mevcuttur. Allah Resulunun sahih hadisleri mevcuttur. Bu ikisine sarıldığımız zaman asla sapıtmayacağımızı peygamberimiz bizlere bildirmiştir.
Allah’ın ve resulunun yolunda gidenler elbette cehenneme düşmeyecek ceza çekmeyecektir. Onlar cennette sonsuza dek nimetler içerisinde yüzeceklerdir. Küfür ve isyan bataklığına saplanmış ve ayrıca sirk ve nifaka davet eden kitap ve sünneti inkar eden Allah’a isyan edenlerin varacağı cehennemin ta kendisidir. Ve orada ebedi kalacaklardır. Onlar dünya da iken yardımcı ve yaltakçıları olsa da ahirette ne bir yardımcıları ne de kendilerinin peşinden giden şakşakçıları olacaktır. Onlar yapayalnız kalacaklardır.
Mahşer günü kişi kardeşinden babasından hanımından ve çocuklarından kaçacak,dünyada iken yaptığı kötülükler açığa çıktıkça yerin dibine geçecektir. Kimse kimsenin derdiyle ilgilenmeyecektir. O gün ne mal ne mülk ne evlat fayda vermeyecek. İman ve temiz bir kalp ınsanı kurtaracaktır. Dünyanın geçici zevklerine aldanarak Allah’u Tealaya inanmayan ya da O’na isyan ederek yaşayanlar cehennemde çok acı bir şekilde azap göreceklerdir. Allah’u Teala Kurani Kerimde cehennemi ve cehennemlikleri şöyle tarif ediyor. “ Ey habibim inkar edenlere şöyle,yenileceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası ne kötü bir dösektir.” Ali İmran-12
“ Onların hepsine vaat edilen yer cehennemdir. Cehennemin yedi kapısı vardır. O kapıların her birinden girecek muayyen bir zümre vardır.” Hicr-43-44
“ O ayetlerimizi inkar edenleri yakında bir ateşe sokacağız. Derileri pistikçe azabı tadsınlar diye ,başka deriler vereceğiz. Şüphesiz Allah üstün ve hikmet sahibidir.” Nisa-56
Amel defteri solundan verilenler onlar kötülüğün temsilcileri şeytanın askerleridir.
Delikçilere işleyen bir ateş ve kaynar şu içinde. Kara dumandan bir gölge altında. Ki o ne serindir ne de faydalı. Çünkü onlar bundan önce varlık içinde şımartilmişlardı. Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı. Ve diyorlardı ki: biz öldükten sonra kemik yığını olduktan sonra biz mi bir daha dirileceğiz.
De ki: öncekiler ve sonrakiler belli bir günün buluşma vakti mutlaka toplanacaklar. Sona siz ey sapık yalanlayıcılar elbetteki bir ağaçtan zakkum ağacından yiyeceksiniz. Onunla karınlarınızı dolduracaksınız.üzerine de kaynar şu içeceksiniz. Susuzluk hastalığına tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz. Çünkü içtiğiniz şu susuzluğunuzu gidermeyecek tersine hararetinizi artıracaktır. İşte ceza gününde onların ağırlanışı bu şekilde olacaktır.”
Vakıa ,41-56
Bir su damlasından meniden yaratıp sonra çürümüş birkaç parça kemik olan insanın nereye sığınırsa sığınsın ölümün penceresinden kurtulamayan, dünyaya çıplak gelip ,ana kucağı arayan yerlerde sürünen insan ,Allah’ın yaratmış olduğu ateşe suya havaya ekine her an muhtaç olan bu insanın Rabbine isyan etmesi firavunluk nemrutluk Karunluk taslaması ne kadar gülünç ve ne kadar abestir. Bu gönül ne kadar kirli ne kadar paslıdır. Bunu ancak ateş temizleyecektir. Kafir ve müşrikler cehennemde ebedi kalacaklardır. Orada ölümde yoktur. İman edip salih amel işleyenler ise cennete girecekler ebedi olarak orada kalacaklardır. Allah’u Teala cennet ve cennetlikleri kitabında şöyle haber veriyor.
“ İnanıp yararlı işler yapanlara altlarında ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele onlardaki herhangi bir meyveden riziklandırıldıklarında bu daha önce de riziklandırıldığımız şeydir. ( dünyada iken de bu rizıktan yemiştik derler) cennetteki bu rizik onlara benzer verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşlerde vardır. Ve onlar arada ebedi kalacaklardır. Bakara-25
işte onlardan yüksek derecelere yaklaştırılanlar nimet cennetlerindedirler. Çoğu önceki ümmetlerden birazda sonrakilerden ( Muhammed ümmetinden olan bu mutlu insanlar) altın ve cevahirle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
Onların üzerinde karşılıklı yaşlanırlar. Çevrelerinde ebedi yaşama erdirilmiş gençler dolaşırlar. Akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler ibrikler ve kadehlerle bir şarap ki ondan ne başları ağrıtılır ne de akılları giderilir. Beğendikleri meyveler canlarının çektiği kuş etleri iri gözlü huriler saklı inciler gibi yaptıklarına karşılık o müminlere bahsedilmiştir. Orada ne boş bir söz ne de günaha sokan bir laf işitmezler. Duydukları söz yalnız selam, selam dır. İyilik taraftarları hakkı tutanlar ( Sağın adamları nedir o sağın adamları ) onlara dikensiz kirazlar kökünden tepesine kadar uzamış meyve dizili müzlar,uzamış gölgeler,fışkıran sular tükenmeyen ve yasaklanmayan pek çok meyve arasında ,ve yükseltilmiş dösekler üzerindedirler. Biz orada ki kadınları yeniden inşa ettik. Onları bakireler yaptık. Hep yaşıt sevgililer inanlar için bu iyi kulların bir çoğu önceki ümmetlerdendir. Bir çoğu da sonrakilerden. Vakıa,11-40
Efdalul Beşer aleyhisselatu vesellam efendimizde hadisi şeriflerinde cenneti ve cennetlikleri şöyle tarif ediyor:
“derece bakımından cennet ehlinin en aşağı mertebede olan kimsenin seksen bin hizmetçisi ve yetmiş iki hanımı vardır. Kendisi için şam ,yemen ,cabiye ile Mekke arasında ki mesafe kadar inci zeberced ve yakuttan bir kubbe dikilecektir.” ( Tirmizi,2687)
“ Cennet ehlinden büyük ve küçük yaşta bütün ölenler Cennette orta yaşına çevrilecekler ve onların yası otuzun üzerine asla çıkmayacaktır. Cehennem ehlide böyledir.” (tirmizi,2687)
Cennet ehlinin başlarında taclar vardır ve bu taçların en az değerlisi doğu ile batı arasını muhakkak aydınlatır. Kurani kerimin haber verdiğine göre ehli cennet bu nimetlere karşı şöyle diyecekler: “ Lütfedip bizi buraya getiren Allah’a hamd olsun. Allah bizi getirmeseydi biz bunu ( bu nimeti) bulamazdık. Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Söyledikleri doğruymuş dediler. Onlara işte size cennet yaptıklarınıza karşılık o size miras verildi. Diye seslenildi.” Araf,43.
“Ateş halkı cennet halkına suyunuzdan veya Allah’ın size verdiği rizıktan biraz da bizim üzerimize dokun nolur,diye yalvardılar. Onlar da dediler ki; Allah bu ikisini kafirlere haram etmiştir. Onlar ki dinlerini bir eğlence ve oyun yerine koydular ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Onlar bugünleriyle karşılaşacaklarını nasıl unuttular Ve ayetlerimizi bile bile nasıl inkar ediyor idilerse bizde bu gün onları öyle unuturuz.” Araf,50-51.
Bunca cennet nimetini ve saadetini Havzi sadıklarla sıddıklarla beraber olmayı cemalüllahi dünyanın şu geçici zevkine yarım yamalak eğlencesine tercih etmek akıllıca bir seçim değildir. Ebedi bir hayatı fani bir hayatla elden kaçırmak çok acı çok kötü bir sonuçtur. Binaenaleyh duamız ve işimiz cenneti kazanmak ,cennete girmek cehennemden Allah’u Tealaya sığınmak olmalıdır. O karanlık günle için buradan ışık götürmek aydınlık götürmek başlıca derdimiz tasamız olmalıdır.
Allah Resulü aleyhissalatu vesselam efendimiz:
“ Her kim Allah dan üç kere cennet dilerse, cennet onun için Allahım onu cennete şok diye dua eder.kim de cehennemden üç kere Allaha sığınırsa cehennem de onun için Allahım Onu cehennemden koru diye dua eder. Buyurmuştur. Tirmizi
cennet ve cehennemi daha iyi öğrenip iman ettiğimizi söylediğimiz fakat hatırımıza bile gelmeyen ahiret hayatına yeniden iman etmeliyiz.