Sabır İnananlara Güvenilir Bir Karakter Kazandırır
Gelmiş geçmiş tüm elçiler gönderildikleri kavimlere şu sözü söylemişlerdir:
''Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.'' (Şuara Suresi, 143)
Elçilerin kendilerini öncelikli olarak bu özellikleriyle tanıtmaları güvenilir olmanın insanlar için ne kadar önemli bir vasıf olduğunu bilmelerinden kaynaklanmaktadır.
Elçilerin bu özelliğini diğer müminlerde de görmek mümkündür. Çünkü Kur'ân'ın getirdiği üstün ahlak ve sabır anlayışı, müminlere güvenilir olmanın gerektirdiği tüm özellikleri kazandırır. Sabır gösterebilen insanlar, aynı zamanda da akıllı, doğru sözlü, dürüst, adil, itidalli, kinden, öfkeden ve yalandan uzak, dengeli bir karakter gösterirler.
Ne zaman ne yapacakları, hangi olaylara karşı nasıl tepkiler verecekleri bellidir. İman etmeyen insanlar karşılaştıkları olaylarda hiç beklenmedik, şaşırtıcı, tedirgin edici tepkiler gösterip, umulmadık bir karaktere bürünürlerken, müminler asla böyle bir tavra girmezler. Güvenilirliklerinin bir sebebi de budur.
En önemlisi de, her konuda sabır gösterebildikleri için bu güzel özelliklerini sürdürmede de hayatlarının sonuna kadar kararlı davranırlar.
Dünyevi çıkarlar uğruna Allah'ın hoşnut olacağı ahlaktan taviz vermezler. Tüm bu vasıfları hem bir arada hem de süreklilikle yaşamaları, müminleri insanlar arasında en güvenilir kimseler hâline getirir.
Sabır, insana neşeli ve huzurlu bir karakter kazandırır...
Allah'a iman etmeyen insanlar için üzülmek, sıkılmak veya huzursuz olmak son derece olağan olaylardır. Çünkü bu insanlar, Allah'ın canlı cansız her varlığın hâkimi olduğunu, tüm olayları bir hikmet üzerine yarattığını ve dilediği an kullarının dualarına dilediği şekilde cevap verebileceğini, her şeyi hâkimiyeti altında tuttuğunu düşünmezler. Bu nedenle de dış görünüşte ters giden ya da aksilik gibi görünen bir olay olduğunda hemen ümitsizliğe ve sıkıntıya kapılırlar...