AHLAK ÇÖKÜŞÜ
Efendimizin (sav) bir hadisi şerifi ile başlamak istiyorum teberrüken: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyuruyor. Peygamberlerin serdarı ve sonuncusu olan Allah’ın Habib’i; ahlakın yücelmesi, güzelleşmesi ve İslamlaşması için gönderildiğini beyan etmektedirler. Hz. Aişe validemize Efendimizin ahlakını sorduklarında: “Onun ahlakı Kur’an’dır” buyurmuştur. Diğer bir hadisi şerifte ise: “Nerede olursanız olun Allah’tan korkun, şayet bir kötülük yapmışsanız arkasından hemen bir iyilik yapın ki o kötülüğü silsin ve insanlarla GÜZEL BİR AHLAK ile muamele edin” buyurarak bu konunun ehemmiyetini vurgulamıştır. Cenabı Hak ise Kur’an-ı Kerim’de, “Muhakkak iyilikler kötülükleri giderir” buyurarak yol göstermiş ve bizlere rehberlik etmiştir.
Ahlak, huy ve karakter demektir. Kişinin huyu, karakteri toplumu ilgilendirir. İnsan sosyal bir varlık olduğu için etkileşim, iletişim kaçınılmazdır. Komşular arası diyalog olsun, akraba arası münasebetler olsun, iş ortamı veya aile içi ortam olsun etkileşim kaçınılmazdır. Ahlak her açıdan aileyi, toplumu, cemiyet ve devletleri olumlu veya olumsuz etkiler. Bireylerin güzel huylu olması, toplumu oluşturan bu bireylerin çoğunun örnek bir ahlaka sahip olması demek, toplumun, milletin ve devletin de erdemli olması anlamına gelir. Ahlak, bireyde tefessüh edip bozulursa, edep, haya, ar ve namus… çökerse, bu çöküntüyü durduracak birileri de çıkmazsa, bu ahlaksızlık belası bütün toplumu hızla kuşatır, işgal edip yerle bir eder. Bu yüzden aile çok önemlidir diyoruz, toplumun temel taşıdır. Ailesiz toplum olmaz. Arkasından okul ve örgün eğitim hayatı, yaygın eğitim, her türlü iletişim araçları, görsel ve yazılı medya, sosyal medya… hepsi birbirinden önemli fonksiyonlar icra eder. Bireyi oluşturmada bütün bunların payı büyüktür.
Ahlak o kadar önemli bir konudur ki, toplumların bekası, dünya ve ahiret saadeti buna bağlıdır. Her dönemde, bütün dini ve felsefi akımlarda AHLAK konusu en önemli mesele olarak ele alınmış ve uzun uzun üzerinde durulmuştur. Ahlak çökerse her şey çöker, ne toplum kalır ne de millet. Tarihteki toplumların helaki bu yüzden olmuştur. Hz. Şuayb’ın peygamber olarak gönderildiği Eyke halkı ticaretlerinde ahlaki normlara dikkat etmeyip ölçü ve tartıda halkı kandırdıkları için, Lut (as)’ın kavmi (af edersiniz) eşcinsel oldukları için helak olmuşlardır. RabbülAlemin bu milletleri yerle yeksan etmiş ve tarih sahnesinden silip süpürmüştür. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Cahiliye Arap toplumunda da, tarihin başka dönemlerinde de pek çok ahlaksızlık örnekleri sayılabilir.
Bu ahlaki çöküntü maalesef çok yönlü olarak günümüzde de zirve yapmıştır. Aileler çatırdamaya başlamış, evlilikler azalmış ve zorlaştırılmış, boşanmalar artmıştır. Giyim kuşam berbat bir hal almıştır. “Giyinik çıplaklar” şeklinde Kur’an’ın bu ifadesi tam da günümüz insanını tanımlamaktadır. Ahlaki yozlaşma çok artmış; Edep, haya, ar ve namus çok hasar görmüştür. Evlilik suç sayılır hale gelmiş, eş tecavüzcü suçlamasıyla hapishanelere atılmış çocukları babasız bırakılmış, nikahsız birliktelikler ve zina ise suç olmaktan çıkarılmıştır. Eşcinseller, lezbiyen ve her türlü ahlaksızlar, feministler… meydanlarda cirit atıp teşkilatlanmakta ve yasaların, sözleşmelerin çıkarılmasında pay sahibi olmuşlardır... Aile yıkan yasaların, projelerin hayata geçmesi ile şiddet olayları ve boşanmalar hızla artmış, istismarlar, sınırsız nafaka ve çocuk haczi gibi pek çok zülüm ve haksızlıklar ve dramatik olaylar meydana gelmiştir. Kadını herkesin ortak malı yapmak, metinlerde “partner” ifadesiyle eşcinsellik teşvik edilmiş, biyolojik cinsiyet yerine Toplumsal Cinsiyet eşitliği getirilmiş, Allah’ın koymuş olduğu kurallarla, fıtratla savaş başlatılmıştır.
Halbuki yakın tarihlere kadar bu bozulma ve dejenerasyonlar çok azdı, edep ve haya vardı. Kadınlarımızın, eş ve bacılarımızın bir saç telini bile kimse göremezdi, vücut hatlarını belli eden elbiseler giyilmezdi. Yolda yürürken bile na mahreme bakmamak için ayaklarının ucuna bakarak yürürlerdi büyüklerimiz, insanımız. Bu durum “Nazar ber kadem” diye ifade edilmiştir. Ahlaki yozlaşmayı, kadının iffet ve hayasını azaltarak, kimi kesimlerde yok ederek aile yapımızı iç ve dış mihraklar büyük ölçüde tahrip etmişlerdir.
Son dönemlerde ise bu bozulma sürecinin hızlandığını görüyoruz. İçerden ve dışardan bu ifsad ve bozulmayı bilinçli ve planlı bir şekilde destekleyerek, tetikleyenler vardır. En önemli hedefleri ise ailedir. Esas amaçları, toplumu ayakta tutan AİLE’yi bitirmek, bu müesseseyi ortan kaldırmaktır.
Ahlaki yozlaşmanın önüne geçilmezse, geleceğimiz maalesef felaket olacaktır. Bu tehlikenin farkında bile değil pek çoğumuz. Başta aileyi, eğitimimizi ve büyüklerimizi hedef seçip saldıranlar var. Hem içerden hem dışardan organize olmuş bu şer odaklarını tanımadan, tuzak ve tezgahlarını bilmeden onlarla baş etmek mümkün değil. Çok yönlü saldırı devam etmektedir.