Arkadaş Çevremiz ve Biz
Sağlıklı insan, arkadaşsız yapamaz. Bu, yediden yetmişe her yaş grubundan insan için geçerlidir. İnsanı arkadaş edinmeye ve arkadaş olmaya iten pek çok neden sayılabilir. Bu nedenlerin başında arkadaşlığın zorunlu bir ihtiyaç olması gelmektedir. Sağlıklı insan, yaşamını sürdürmek için havaya ve suya duyduğu ihtiyaç gibi seveceği, sevileceği, birlikte olmaktan haz ve güç alacağı arkadaşa da ihtiyaç duyar. İnsan, mayasında bu ihtiyaçla doğar ve içindeki bu duygu onunla birlikte büyür, gelişir. Bu duygunun insanın ruhunda açtığı boşluğu, ancak candan bir arkadaş, samimi, sevecen bir dost doldurabilir. Bu boşluğun uygun zamanda ve uygun kişiyle doldurulamaması, insanın iç ve dış âleminde büyük hasarlar meydana getirir. Sahabe, bunun için vardır, Hz.Peygamber'in hayatında.
Arkadaş mı Düşman mı?
"Arkadaşlarınızı terk etmeyin; çünkü onlar dünya ve ahirette itibar ve güç kaynağıdırlar. Cehennem halkının: "Şimdi ne bir arka çıkanımız var, ne de candan bir dostumuz." dediklerini duymadınız mı?" der. Hz. Ali. Onun, arkadaşlığın sürdürülmesine dair bu sözü, arkadaşın kıymetini anlattığı gibi arkadaşlığın çerçevesini de çizmektedir. Bu sözü tersten okuduğumuzda, arkadaşın, dünyada ve âhirette kişiye güç ve saygınlık kazandıran kimse, olduğu gerçeğine ulaşırız. Bu yüzden herkes arkadaş olamaz. Bu durum, Allah için olduğu söylenen arkadaşlıklar için de geçerlidir. Hâris el-Muhâsibî, gerçek arkadaşı, "…kendisiyle birlikteyken sana herhangi bir sıkıntının dokunmadığı, onunla birlikte olmanın seni kurtardığı kimse…" diye tarif eder. "Sahabenin adı bugün bile hâlâ övgüyle anılıyorsa, arkadaşlığında eşsiz olan Hz. Peygamberle yaptıkları arkadaşlıkları sayesinde olmuştur.
Büyük âlim Hâris el-Muhâsibî, arkadaşlığı, Allah'ın hoşlanmadığı şeylerden kurtulmayı sağlayan beraberlik olarak görmekte ve şöyle demektedir: "Kendisiyle birlikteyken hatalardan kurtulamadığın kimse ise, istediğin kadar onu arkadaş, dost veya kardeş diye isimlendir, o senin dinde düşmanındır. Kendisiyle oturduğun veya sohbet ettiğinde Allah'ın öfkesine maruz kaldığın kimseye nasıl dost ve kardeş dersin ki!... Zira sen onunlayken, Allah'ın hoşlanmadığı şeylerden kurtulamıyorsun… Kendisi yüzünden Allah'a isyan ettiğin kimse nasıl senin kardeşin veya dostun olabilir ki?! Günah işlemene sebep olan kişiden daha çok kim zarar verebilir senin dindarlığına?"
Öyleyse arkadaş dünya ve âhiret yaşantımız için önemlidir. Hz. Peygamber bu öneme, "Kişi, arkadaşının dini üzeredir.
Öyleyse arkadaşlık yaptığınız kimseye dikkat edin." uyarısıyla dikkat çekmiştir. "Bundan dolayı kendisiyle arkadaşlık edilmeyi gerektiren birtakım niteliklerin kişide bulunması zorunludur. Bu nitelikler, arkadaşlıktan beklenen faydaları sağlayıcı olmalıdır. Arkadaşlıktan dünya ve ahiret yaşantısına dair faydalar beklenir. Arkadaşın ekonomik, sosyal ve siyasî gücünden yararlanmak, onunla sosyal bir çevre oluşturmak, arkadaşlığın dünya hayatına dair faydalarından bazılarıdır. Fakat arkadaşlıktan elde etmeyi umduğumuz faydalar, menfaatçilik düzeyinde olmamalıdır. Arkadaşlığın ahiret yaşantısına dair faydalarına gelince, bu konuda pek çok şey sayılabilir. Bunlardan bazıları şunlardır: Arkadaştan bilgi ve davranışça istifade etmek, kendini gönül huzuruyla ibadete verebilmek için arkadaşın ekonomik imkânlarından yararlanmak, önemli olaylarda ve felaket anlarında yardım ve desteğini görmek, onun yapacağı duadan bereket ummak, ahirette şefaatini ümit etmek..."
İnsanların hepsi aynı değildir.
İnsanların hepsi aynı olmadığı için her insan arkadaşlık yapmak için uygun olmaz. İnsanlardan bazıları gıda gibidirler; bunlardan tamamen uzak kalınamaz. Bunlar Allah'ı, buyruklarını, düşmanının tuzaklarını, kalp hastalıklarını ve tedavi yollarını bilen insanlardır. Allah için, Kitabı için, Resûl'ü için ve insanlar için nasihat edenlerdir. Bu insanlarla birlikte olmak, onların arasına katılmak, bütünüyle kazançtır. Bazı insanlar ilaç gibidirler; bunlarla gerektiği zamanlarda beraber olunur. İyi bir yaşam ve zorunlu ilişkiler, ortak çalışmalar ve danışmak, fikir alışverişinde bulunmak için gereklidirler. Bazı insanlar hastalık gibidirler; farklı derece ve türleri vardır, kimileri hafif bir ağrıya, kimileri de amansız dert ve hastalığa benzerler. Bunlar, beraber oldukları insanlara âhirete ve dünyaya yönelik hiçbir faydaları dokunmadığı gibi, onların hem dünyalarına hem âhiretlerine veya yalnızca dünyalarına veya yalnızca âhiretlerine zarar verirler. Onlarla birlikte olmak, aralarına karışmak ölüm-cül hastalığa yakalanmak gibidir. Onlardan bazılarıyla beraber olmak, diş ağrısına benzer. Istırabı şiddetlidir; ancak çekildiğinde ağrıdan eser kalmaz. Onlardan kimileriyle beraber olmak, insanı bunaltır ve ağırlık verir. İnsanlardan bazıları da zehir gibidirler, onun için uygun panzehir bulunabilirse, ne alâ; yoksa onunla arkadaşlık yapanın sonu felakettir. Bunlar, beraber oldukları insanları Hz. Peygamber'in sünnetinden alıkoyan, ona aykırı davranışlara çağıran, iyiyi kötü, kötüyü iyi gösteren kimselerdir.
Kimler arkadaş olabilir?
Bu sebeple, arkadaşlık yapılacak kimselerde şu beş özelliğin bulunması gerekir:
1. Arkadaşlık yapılacak kimse akıllı olmalıdır; akıl, sermaye ve temeldir. Aptalla olan arkadaşlıkta hayır yoktur. Aptal arkadaş, iyilik yapayım derken kötülük yapar da farkına bile varmaz. Ne kadar uzun sürerse sürsün, aptal biriyle yapılan arkadaşlığın sonu ve dargınlık ve ayrılıktır.
2. Güzel ahlâklı olmalıdır; güzel ahlâk, arkadaşlıkta kaçınılmazdır. Çünkü akıllı nice kimse vardır ki, her şeyi olduğu hâl üzere, gerçekliğiyle kavrar. Fakat öfke, ihtiras, cimrilik ve korkaklık gibi huylar kendisinde baskın geldiği zaman nefsânî arzu ve tutkularına boyun eğer. Kötü ahlâkını yenemediği ve ahlâkını güzelleştiremediği için de bildiğinin aksine davranır. Böyle bir kişinin arkadaşlığında hayır yoktur.
3. Günah içinde bir hayat sürüyor olmamalıdır; günahkârca bir yaşantıyı sürdürmekte ısrar eden kimsenin arkadaşlığında da hayır yoktur. Allah'tan korkan kimse, büyük günahlarda devamlılık göstermez. Bundan dolayı Allah'tan korkmayanın kötülüğünden emin olunama- yacağı gibi arkadaşlığına da güvenilmez. O, menfaat için her şeyi yapabilir.
4. Bid'atçı bir kimse olmamalıdır; bid'atçı insanla arkadaşlık edildiği takdirde bid'atçılığın bulaşması tehlikesi vardır. Bid'atçı insan, terk edilmeyi, kendisiyle her tür ilişkinin kesilmesini hak etmiştir. Durum böyleyken arkadaşlığı nasıl tercih edilebilir?
5. Dünyaya aşırı düşkün olmamalıdır; dünyaya düşkün kişinin arkadaşlığı, öldürücü bir zehirdir. Çünkü karakter ve huylar, yaratılış itibariyle, arkadaşa benzemeye ve ona uymaya eğilimlidir. Arkadaşlar farkına varmadan birbirlerinden etkilenirler ve mizaçları birbirine benzer. Bundan dolayı dünyaya aşırı düşkün olanlarla beraber olmak, insanda doyumsuzluk ve açgözlülük duygularını harekete geçirir.
Hz. Ömer de arkadaş seçiminde dikkatli olunmasını öğütlemekte ve şöyle demektedir: "Dürüst ve erdemli arkadaşlar edin. Onların korumasında güvenle yaşarsın. Onlar rahatlık ve bollukta süs ve ziynet, darlık ve sıkıntıda azık ve destektirler. Arkadaşının senden istediği bir işi en güzel biçimde yerine getir ki, gerektiğinde sana daha güzeli ile karşılık versin. Düşmanından da uzaklaş. Yalnızca güvenilir insanlarla arkadaşlık yap. Güvenilir olanlar ise, Allah'tan korkanlardır. Günah içinde bir hayat sürenlerle arkadaşlık yapma, onlardan ancak kötülük öğrenirsin. Onlara sırrını söyleme. İşlerini Allah'tan korkanlara danış ve onların görüş ve düşüncelerini önemse."
Arkadaşlık, insan hayatında o derece önemli ve belirleyici bir yere sahiptir ki, bu hakikati kavramış bazı insanlar, ömürlerinin son demlerinde bile çevresindekileri bu konuda uyarmaktan uzak kalamamışlardır. İşte onlardan bir olan Alkame el-Utâridî, ölüm döşeğinde, oğluna şu vasiyeti yapmaktadır: "Oğlum! Arkadaşlık yapacağın kimsede şu özellikler bulunsun. Kendisine hizmet ettiğinde seni korusun, arkadaşlığıyla sana şeref versin, güzellik katsın, ihtiyaç anında yardım etsin. İyilikte sana yardımcı olsun, iyiliklerini görüp dile getirsin; ama kusur ve hatalarını gizlesin.
Kendisinden bir şey istediğin zaman versin, sen sustuğunda sözü açsın, sıkıntılı anında yardımına koşsun, seni teselli etsin, konuştuğunda sözüne inansın. İkiniz birlikte bir işi omuzladığınızda seni başkan seçsin. Ölçüp tarttığınızda seni kendine tercih etsin."
Kaliteli bir arkadaş olmak
İnsan, bizim de bu yazıda bir kısmını aktardığımız, arkadaşlık üzerine söylenenleri ve yazılanları okuyunca "Böyle arkadaş bulmak ne mümkün?!" diye karamsarlığa düşüyor. Çevresindeki insanları tek tek hayalinden geçiriyor ve neredeyse hiçbirinin bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin tümüne veya çoğuna sahip olmadığını düşünüyor ve iyi arkadaşlara sahip olmadığı için üzülüyor. Nerdeyse arkadaşsız kimse bulunmadığı için herkes bu kervandaki karamsar ve üzüntülü yerini alıyor. Ama düşünmüyor ki, kendisinin arkadaşı olduğu gibi kendisi de başkasının arkadaşıdır; arkadaş edindiği gibi başkasının da arkadaşı konumundadır. Sürekli arkadaşını görüyor; kendisinin de başkasının arkadaşı olduğunu düşünmüyor. İyi bir arkadaş istiyor; ama iyi bir arkadaş olmayı aklına getirmiyor. Sen nasıl, arkadaşının iyi ve kaliteli olmasını istiyorsan, arkadaşın da arkadaşından (senden) aynı şeyleri bekliyor.
Öyleyse yapılacak bir tek şey var: Beklemek yerine olmak. "Arkadaşım iyi mi?" diye sormak yerine "Ben iyi ve kaliteli bir arkadaş mıyım?" diye sormak gerekiyor. Kendimize iyi bir arkadaş beklemek yerine biz başkasına iyi bir arkadaş olmalıyız. Öyle ya, iyi bir arkadaşa sahip olmak bizim hakkımız da arkadaşımızın hakkı değil mi?! Bu anlayış toplum tarafından benimsendiğinde çevremizdeki iyi ve kaliteli arkadaşlarımızın sayısının da arttığını göreceğiz. Ama önce biz…
Sahi, biz kaliteli bir arkadaş mıyız? Arkadaşlarımız bizimle arkadaşlık yapmaktan memnunlar mı? Arkadaşlığımızla onlara kültür, anlayış, pratik ve en önemlisi dindarlık olarak ne kazandırıyoruz? Yoksa biz arkadaşlığında hastalık ya da zehir gibi olan insanlardan mıyız?
Arkadaşımız için gıda gibi olalım, onu her yönden besleyip, geliştirelim. Unutmayalım, her yönüyle aranan bir arkadaş olmak, arkadaş çevremizden önce bizim iyiliğimize olacaktır. "Birbirini Allah için seven iki kişiden Allah'a en sevimli olanı, arkadaşına sevgisi daha fazla olandır."