BESMELE VE NEFİS
SÖZLER’İN İLKİ olan Besmele bahsinin çoğumuzun ezberinde yer alması ve çokça okunması sevindirici olsa da, diğer bahislerin mukaddimesi olmasından dolayı ve istifadenin artması için üzerinde çok daha fazla durulması gerektiği kanaatindeyim. Her işe başlarken onu anmak, her fiilde esmaya ayine olmak ve tesir-i hakikiyi nefisten çekmek gibi doğrudan imana dair manalar ihtiva ettiğini düşünüyor ve Besmeleden nefse büyük bir atıf hissediyorum, hakkıyla bir Besmeleye niyet ettiğimde.
Gündelik işlerimiz sayılmayacak kadar çoktur. Ülfetin yardımıyla bir robot gibi kalıplaşmış bir şekilde yapageliriz onları. Küçük şeylerdir... Yataktan kalkmakla başlayan, bilgisayarı açmak, kitap okumaya başlamak, otobüse binmek vs. gibi durmaksızın süren.
Her gün yaptığımız küçük işler...
Aklımıza geldikçe söylediğimiz, Besmele...
Niyetimizde vardır elbet Besmelenin önemi, her işe onu eklemek. Unutsak da vardır. Tehlikeli olan bence unutmak değil.
Sonra bu gündelik işimizde bir aksilik çıksa, “ALLAH ALLAH, fesüphanALLAH, hayırdır” gibi gayriihtiyari cümleler dökülür dilimizden. Elimizden geleni yapar ve o işe yeniden başlamak için güzel bir Besmele çekeriz.
Lafın gelişi, bilgisayarı açarken gelmez de aklımıza, bilgisayar takıldı mı dökülüverir dudaklarımızdan. Evden çıkarken unutsak da, otobüse binerken aklımıza gelir vs.
Sanki bilinçsiz bir bölüşme yaşanıyor. Bu küçük işler, her gün yapageldiklerim, ben bunları iyi-kötü yapıyorum, tâ ki bir sorun çıktı, bu benim gücümü aşıyor, bana yardım et manasında kullanabiliyoruz Besmeleyi. Nefis bu unutuşu sağlayabiliyor üzerimizde. Doğrudan kulluk şuuruna bakan bir mesele oluyor böylece Besmele. Herşey de O’nu görmek, onu bilmek değil mi hakiki iman?
“ALLAH” lafzı diğer isimleri içine aldığından, Besmelede birinci sırada yer alması bu küçük işler için bir uyarı belki de. Her işim için ayine olduğum isim var. İlaç alıyorum, Şâfi olan ALLAH, Senin isminle. Birine yardım için niyet ediyorum, merhameti sonsuz olan ALLAH, Senin isminle. Yatağıma giriyorum, öldüren ve yaşatan ALLAH, gecenin gündüzün Rabbi, Senin isminle...
Bir tefekkür vesilesi oluyor Besmele. Hayatın sahibine, hayatın her işinin kendisine baktığı Yaratıcı ve yöneticisine ayna olduğumuzu hatırlatıyor. Kendimizin ve o işin bizim olmadığını. Sonra?
Bu güzel başlangıca yaraşır bir “sonra” geliyor arkasından. Besmeleyle başlanılan bir işte, sonuç aciz benlikten mi beklenir? Sonuç mu beklenir veya, ona ayine olmak için yapıldığında? Ve gelene razı olunmaz mı ki, o verdi...
O’nunla başlayan, O’nunla süren, O’nunla biten herşey ne kadar yükseldi. Mutlak hayır sahibinin ismiyle herşey nasıl da cemale erdi.
Besmele sadece başlarken hayır değil, bu şuurla başladıktan sonra, hayır kendisi gelir ve sonuca meyletmez bile akıl. Ayinelik ve sığınmışlığın huzuru Besmeleyle gelir. ALLAH deriz, başlarız bir isme ayine olmaya, sonra anlarız ki o isimle birlikte Rahmân gelir, Rahîm gelir. Niyet hayır olur, akıbet hayır olur. Çünkü; Bismillah ile başlayan, ALLAH’a ulaşır. Rahman ve Rahîm olan ve tüm isimleri “ALLAH” lafzında gizli olan Zât’a, isim sahiplerinin en güzeline. Kişi kul olur böylece. O’nun ismiyle isimlenmiş şerefli bir köle...
Öyleyse, O’nun ismiyle.