* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Nefis Terbiyesi  (Okunma sayısı 1702 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Nefis Terbiyesi
« : Eylül 24, 2024, 07:27:55 ÖS »


Nefis Terbiyesi

Müslüman’ım diyen herkesin, ilâhî ahkâma göre hayatını tanzim etmesi gerekir. İslâm’ım demek başka, İslâmı yaşamak başkadır. Zira kuru kuruya İslam’ım demekle bu iş olmuyor. Onun emir ve nehiylerine harfiyen uymak lazımdır.

Hepimizin bildiği gibi Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri, Tebük seferinden dönüşlerinde, sefere iştirak eden mücahidîn-i kiram hazaratı gayet yorgun, bîtab, mecalsiz idiler. Her ne kadar düşman ile karşılaşılmadı ise de, yolun uzunluğu, yazın şiddetli sıcağı, suyun ve erzakların kifayetsizliği, onları haylice yıpratmıştı.

Buna rağmen sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin ilk sözleri:

"Küçük cihaddan büyük cihada döndük." olmuştur.

Ashabı kiram radiyallahu anhüm, merakla sordular:

“Büyük cihad nedir ya Rasulullah?” Cevaben buyurdu ki: “Nefis ile cihad.”

Bir Müslüman hem iç âlemini hem dış alemini tanzim etmek zorundadır. İç ve dış müzeyyen olduğu zaman, iman nuru husûle gelir, Allahu Teâlâ'nın lütfu ve yardımı tecelli eder. Ayet-i kerimede:

"Ey inananlar! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder." buyruluyor.(Muhammed, 7)

Rızasına uyulmayan hareketlerde ise yardımını keser, onu nefsiyle ve şeytanla baş başa bırakır. Nefisle cihad, cihadın en ağırı ve en zorudur. En büyük meziyet nefsi ıslah etmektir. En büyük yiğitlik, insanın kendi nefsine galebe çalabilmesidir.

Nefsini temizleyen, Allah ile Allah namınahareketeder. Onda Allah ve Rasulünün desteği vardır. Bütün iş ve icraatları rızaya uygun olur.

Bu terbiyeyi görmeyen, bu mücadelede muvaffak olamayan kimseler ise, yaptıklarını nam için yaparlar. Onların desteği ise nefis ve şeytandır. Artık kimse her ne kadar çalışır gibi görünse de, başkası ile mücadele etse de, kendi cihadını kaybetmiştir. Nefsi onu yıkmış, o başkasını doğrultmaya çalışıyor.

Bütün iş ve icraatlarımızın Kuran-ı Kerim ve hadis-i şeriflere uygun olması lazımdır. Bu ölçüde olmayanhertürlü hareket yanlıştır. Zira huzur-u ilâhîyeçıkacağız. Kuruştan hesap sorulacaktır.

Bedenî hastalıkların teşhisi ve tedavisi için hâzık bir tabibe müracaat emir buyurmuş olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri, manevî hastalıklardan kurtulmak için de manevî bir tabibe başvurmayı dini bir ihtiyaç olarak göstermiştir.

Kin, kibir, gadap, şehvet, haset, riya, tamah, ucub... gibi kötü sıfatlar kalp hastalıklarıdır. Kamil bir mü’min olabilmek için kalpten bu sıfatları bir bir izale etmek icabediyor. Ayet-i kerimede:

"Allah'tan korkar, takva sahibi olursanız mualliminiz Allah olur."(Bakara, 282)buyruluyor. Büyükler demişlerdir ki:“Cihad ikidir: Küçük cihad, büyük cihad.”

Küçük cihad küffar ile yapılan mücahede ve muharebelerdir. Büyük cihad ise, nefis ile cihad etmektir. Batını (yani içimizi, gönlümüzü) ıslah etmektir. Batını ıslah etmek ise zahiri (dışımızı) ıslahtan daha zor ve uzundur. Küçük cihadın gayesi Cennete ve rahmete nail olmak, büyük cihadın gayesi ise Hak Teâlâ'yı ve Cemal-i İlâhîyi müşahadeye vasıl olmaktır.

Küçük cihadın gayesi şehadet, büyük cihadın gayesi sıddîkiyettir. Şüphesiz ki, siddîkların derecesi şehidlerinkinden üstündür. Bu bakımdan Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz dahil, Allahu Teâlâ'nın Habib-i edibi, Kainatın efendisi olduğu halde daima:

"Ya Rabbi! -Bir an bile- gözümü açıp kapayıncaya kadar beni nefsimle bırakma.” niyazında Hak Teâlâ ve Tekaddes hazretlerine sığınmışlardır.

Cenab-ı fahr-i kainat sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

"En şiddetli düşmanın iki yanın arasındaki nefsindir."Buyuruyorlar (Beyhakî) ve en büyük düşmanla mücadeleye girişildiği için de:

 "Hakiki mücahid, nefs-i emmaresi ile savaşan kimsedir." buyurmuşlardır. (Tirmizî)

Hak celle ve ala Hazretleri bu hususta buyuruyorlar ki:

"Ey iman edenler! Siz kendi nefislerinizi ıslah etmeye bakın. Siz doğru yolu buldukça, yoldan sapanların size zararı olmaz."(Maide,105)

Gerek ayet-i kerime ve gerekse hadis-i şerifler insanoğlunun dış düşmanları olduğu gibi, iç düşmanının da olduğunu ve onunla mücadele, mücahede etmesi gerektiğini emir ve tavsiye buyurmuştur.

Hakîkat, cevher, asıl, öz. İnsanda ve cinde şer, kötülük kuvveti. Şeriate yâni dîne uymayan isteklerin kaynağı. Buna nefs-i emmâre de denir.

Çok sevdiğim bir hocam, bir gün nefisle ilgili sohbetlerinde aynen şöyle dedi:

“Nefsi çok merak ederdim, bir gece yatarken onu murakabe ederek dalmışım. Rüya âleminde bana nefsin insanlara nasıl ve ne şekillerde yaklaştığı gösterildi. Uyandığımda, Rabbim senin yardımın olmadan biz bu nefisle baş edemeyiz, dedim.”

Aman Allah’ım! Biz günah batağından bir türlü kurtulmayanların hâli nasıl olacak? Nefsi emmarenin oyuncağı olanların durumu ne olacak? Tabiî nefisle mücadele etmenin yollarını da burada izah etmeye çalışacağız inşallah.

İslâm’da nefis terbiyesi, kulluk gerçeğinin tam ve anlamlı bir ifadesidir. Nefis terbiyesi, geçmişteki sufilerin de, mazideki sair Müslümanların da meşgalesi değil; vazifesi ve mükellefiyeti idi. Aynı vazife ve mükellefiyet haldeki ve istikbaldeki Müslümanları da kuşatmış vaziyettedir. Zira İslâm'ın hükümleri zamanla ve mekânla mukayyed olmadığı gibi, hususî de değildir. Emirler ve nehiyler geneldir ve herkese şamildir.

O halde ebedi hayatını kurtarma mücadelesi veren ve nefis taşıyan herkes için nefis terbiyesi esastır; farz-ı ayın bir mükellefiyettir. Nefis terbiyesini esas alan tasavvuf hususundaki âlimlerin görüşleri de bunu teyit eder:

İmam-ı Gazalî, tasavvufu inceleyip neticeyi aldıktan sonra ve meyvelerinin zevkine vardıkça, sufiler arasına girmenin farz-ı ayın olduğunu söylemiştir.

"Çünkü peygamberlerden başka kusursuz insan olamaz. Tasavvuf insanları temizler" demiştir. (e’n- Nusretü'n-Nebiyye Şerhhurraye s. 26)

Ebu'l Hasan eş-Şazelî de: "Tasavvuf ilmine dalmayan kimse, bilmeyerek kebaîr içinde bulunur." demiştir. İbn-i Alleme es-Sıddıkî de:

"Şazelî doğru söylüyor, yaptığı ibadetten hoşlanmayan kimdir?" demiştir  (ikaz el-Himmen Şerh, el-Hikem  Acibe s.7 Abduikadır lsa,Tasavvufî Hakikatler s. 22)

Nefis terbiyesi yolunda kılavuzlar, rehberler, kâmil insanlardır. Kamil insanlar, varis-i nebi olan mürşitlerdir. Onlar, Hakk'a seyr-i süluk etmişler, sair insanları bu yola hidayete vesile olmak için emir almışlardır. Bunlar her devirde vardır.

Günümüzde nefis terbiyesi, dün olduğu gibi Hak dostları olan kâmil mürebbiler öncülüğünde, halk içinde halkla beraber, el kârda, gönül yârda prensibini gerçekleştirerek, zikr-i daim hâliyle tüm hayatı ibadet hâline getirerek yapılır. Buna nefs taşıyan her insan muhtaçtır.

Yunus, nefisle ilgili olarak bakınız neler söylüyor:

Aciz kaldım zalim nefsin elinden,

Şu dünyanın lezzetine doyamaz.

Eğnine almıştır gaflet gömleğin,

Ömrü gelip geçtiğini bilemez.

İlahî gaflet gömleğin giyene,

Müslüman der misin nefse uyana,

Kazanır kazanır verir ziyana,

Hak yoluna bir puluna kıyamaz.

Nefis, şehvetin, gazabın ve menfi duyguların kaynağıdır. O, şehvanî heveslere yöneldiği zaman "emmare bis-sû" adını alır. Onun hevası şer'in muhtevası içinde kontrol altına alınacak ve ilâhî bir cezbe ile salih amellere sevk edilecek olursa "nefs-i mutmainne" haline gelir.

Nefis terbiyesinde imana dayalı amelî vazifelerin yanında bir mürşid-i kâmilin irşat ve tasarrufları ile en emin ve seri yol almak mümkün hale gelir. Bu kabil olmadığı zaman, ehlisünnet mezhebine bağlı tasavvuf erbabının eserlerinden faydalanmak suretiyle, fikrî ve fiilî bir yol takip edilmelidir. Bahsi geçen esaslardan ayrılarak nefis terbiyesi için çare aramak, çıkmaz sokaklarda bocalamak olur. "Nefis terbiyesi"nin dünü ve bugünü yoktur. Sadece İslâm ölçülerine uygun bir metodun takip ve tatbiki gereklidir. Yüce Peygamberimizin koyduğu usuller, nefis engelini aşmada ve "rıza" derecesine ulaşmada yegâne amildir. Ondan ayrı bir yol takip eden, nefsin tutsağı ve şeytanın oyuncağı olmaktan kurtulamaz.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]