NEFSİNİ BİLEN HADDİNİ BİLİR
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin” (İsra, 37).
“Bana kulluk etmeyi gururlarına yediremeyenler, alçalmış olarak cehenneme girecektir" (Mü’min, 60).
İnsanın kendini büyük görmesi diğer insanlar nazarında onu küçültürken, bunun tersine alçak gönüllülük o kişiyi insanların nazarında kıymetlendirir. Unutulmamalı ki şeytanı lanetli kılan şey kibir olmuştur. Bizi yaratan yüce Allah insanı tevazu ile sevimli kılmıştır.
Kur’ân-ı Kerîm’de Yaratıcımız: “Rasûlullah’ta sizin için en güzel bir örnek vardır” buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz hep mütevazi yaşamış asla israflı ve gösterişli bir hayat sürmemiştir.
İsraf, gösteriş, kibirlenme ve eldeki imkânlarla gururlanmak hiçbir Müslümana yakışmaz. Gurur, kibir, benlik havaları Nemrud, Firavun, Neron gibi azgın ve sapıkların tavrıdır.
Kur’ân’da açık ve kesin beyan ediliyor ki; Allah (CC) gururlananları, saçıp savuranları, Nemrud ve Firavunlara özenenleri asla sevmez.
Ağzımızdan çıkan sözlere, tavırlarımıza ve fiillerimize çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bunlar Müslümanlık vasıflarımızı belli eder.
Mahsul, ovadaki sulu ve yumuşak toprakta yetişir, dağda, sert toprakta yetişmez. Hikmet de, mütevazı olanın kalbinde gelişir, kibirlinin gönlünde gelişmez.
Hadis-i şerifte peygamberimiz “Allahü teâlâ, kibredeni alçaltır, tevazu edeni yükseltir”
“Muhakkak ki Allah Teâlâ (c.c.) bana sizin mütevazi olmanızı emretti. Hiçbir kimse diğerine karşı övün-mesin ve tecavüzde bulunmasın.”
“Din kardeşini hakir görmek, kötülük olarak yeter” buyurarak konunun önemini bize bildirmektedir.
Âbid’in biri, ibadet etmek üzere dağa çıkar. Bir gece rüyasında "Falan ayakkabıcıya git! Senin için dua etsin" denir. Âbid şehre iner, adamı bulur, ne iş yaptığını sorar. Adam, gündüzleri oruç tutup, ayakkabı işlerinde çalıştığını, kazandığı para ile ailesini geçindirdikten sonra fazlasını sadaka verdiğini söyler. Âbid, adamın güzel bir iş yaptığını anlar, fakat kendisinin dağda sırf ibadetle meşgul olmasını daha iyi bulur ve tekrar ibadetine döner. Yine gece rüyasında, (Ayakkabıcıya git ve ona, "Bu yüzündeki sararmanın sebebi ne?" diye sor) denir. Âbid, gidip sorar. Ayakkabıcı, "Kimi görürsem, bu kurtulacak da, ben helak olacağım der ve kendimden korkarım. Yüzümün sararması bundandır" der. İşte o zaman âbid, ayakkabıcının bu korku ve tevazu ile üstünlük kazandığını anlar.
Yarabbi kibirlilikten, aşırılıktan, doymayan nefisten, yetim gördüğü zaman sızlamayan kalpten hakkıyla kulluk yapamamaktan sana sığınırız.