* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Güzel Ahlak 1  (Okunma sayısı 412 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Güzel Ahlak 1
« : Haziran 27, 2018, 08:23:27 ÖÖ »
Güzel Ahlak  1

İnsanları en güzel yaratılışla yaratan Rabbimize hamd ve senalar olsun. İnsanların en güzel ahlaklısı olan Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e, ashabına ve ona tâbi olan bütün müslümanlara salât ve selam olsun.

Ahlâkın Tarifi ve Mahiyeti

Arapça bir kelime olan ahlâk sözlükte huy, tabiat, insanın davranış tarzı, tutum ve tavrı, insanın doğuşundan olan veya sonradan kazandığı zihni veya ruhi halleri ve bu hallerinden doğan iyi veya kötü tavır ve hareketleri gibi manalar ifade eder.

Istılahi bir terim olarak ahlâk için İmam Gazali şöyle bir tanım yapmaktadır: “Ahlâk, insan nefsinde yerleşen öyle bir melekedir ki fiiller, hiçbir fikri zorlama olmaksızın, düşünüp taşınmadan bu meleke sayesinde kolaylıkla ve rahatlıkla ortaya çıkar. Şayet o meleke sayesinde, şer’an ve aklen güzel görülen fiiller ortaya çıkarsa o melekeye güzel ahlâk; yok eğer şer’an ve aklen çirkin sayılan fiiller ondan çıkarsa kötü ahlâk diye isimlendirilir.”

Abdullah İbnü’l-Mübarek rahimehullah güzel ahlâkı tarif ederken şöyle demiştir: “Güler yüz göstermek, herkese iyilik etmek ve kimseye zarar vermemektir.”1

“Sen af yolunu tut. İyiliği emret ve cahillerden de yüz çevir” (A’raf, 199) ayet’i kerimesi de ahlâkın mahiyetini bizlere beyan etmektedir.

Ahlâkın Kaynağı ve Gayesi

Müslüman olmayan bilim adamları ve bunlara göre şekillenen cahili toplumlar, ahlâkın ölçüsü olarak aklı, vicdan ve toplumu almışlardır. Ahlâkın gayesi olarak kimi bedensel hazzı, kimi ruhsal hazzı, kimi de toplumsal veya bireysel menfaati ön plana çıkarmıştır. Böylece ahlâk toplumdan topluma, fertten ferde değişen keyfi kurallar haline gelmiştir. İslam’da ise Kur’an ve sünnetin nasları ile çerçevesi belirlenen ahlâkın gayesi, ilahi rızaya nail olmaktır. Böylece insanı şahsi veya ictimai bencillikten kurtarmıştır. Ahlakı da cemiyetten cemiyete, fertten ferde ve zamanla değişen keyfi ve tesadüfi kaideler yığını olmaktan çıkarıp, Allah’ın emirlerine uygunluğu esas almakla birlik ve beraberliği ve devamlılığı sağlamıştır.

Hz. Ömer radıyallahu anhu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle işittiğini rivayet ediyor:

“Ameller niyetlere göredir. Herkese yalnız niyet ettiğinin karşılığı vardır. Her kimin hicreti Allah ve Rasûlü’ne ise, hicreti Allah ve Rasûlü’nedir. Her kimin hicreti de kavuşacağı bir dünyalık veya evleneceği bir kadın için ise, hicreti o göç ettiği şeyedir.”

2 Görüldüğü gibi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Allah rızası için yapılmayan, dünyevi bir menfaat için yapılan hicret amelini karşılıksız olarak nitelendiriyor. Diğer tüm ameller de bunun gibidir.

Güzel Ahlâkın Önemi ve Fazileti
Yaşadığımız zaman ve zemin, ahlaksızlık tufanının her tarafı bastığı, ahlaksızlaştırma operasyonlarının her tarafı yakıp yıktığı bir zaman ve zemindir.

Amerika başta olmak üzere yeryüzünde bulunan bütün tağuti sistemler, insanlardan yüce değerleri çekip çıkararak onları hayvanlaştırmak istemektedirler. Buna paralel olarak yaşadığımız toplumda ahlak namına hiçbir şey kalmamış durumdadır. M. Akif şu sözleriyle bu ahlaksızlıkları ne de güzel tabir eder:

güzel-ahlak.-2jpg     “Sen af yolunu tut. İyiliği emret ve cahillerden de yüz çevir” (A’raf, 199)

“Sen af yolunu tut. İyiliği emret ve cahillerden de yüz çevir” (A’raf, 199)

Bu ahlaksızlık tufanına karşı koyabilmek, dayanabilmek için mükemmel bir ahlaka sahip olmak gerekir. Böyle bir ahlaka sahip olmayanlar birer birer ahlaksızlık tufanının altında kalıp boğulmaktadırlar. Günümüz küfür ve zulüm odakları insanların ahlaklarını bozmak, onları bâtılın bataklığında boğup boyun eğmeye alıştırmak için iki kuvveti kullanmaktadırlar.

Bunlardan birisi; insanların ruhları üzerinde etki yapıp ruhen onları çökertmektir. Ruhen sıkıntılı olan insanlar kendilerini sefahat bataklığında bulurlar. Çünkü sıkıntı sefahatin, sefahat de sefaletin sebebidir. Kullandıkları ikinci kuvvet ise, maddi güç kullanmak yoluyla insanları bâtıla boyun eğmeye alıştırmaktır. Bu iki kuvvetten birincisini kadın, ikincisini cop ile hülasa eden Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bunlar hakkında Ebû Hureyre’nin rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyuruyor: “Cehennem ehlinden iki grup vardır ki, ben onları görmedim: Ellerinde ineklerin kuyruğuna benzer kırbaçlar bulunan, onlarla insanları kırbaçlayan bir topluluk. Giyinmiş olduğu halde çıplak olan, erkeklere meyledip erkeklerin dikkatlerini üzerlerine çeken, başları bir tarafa meyletmiş deve hörgücü gibi olan kadınlar. Bunlar cennete girmeyecekleri gibi cennetin kokusunu dahi almazlar. Oysa ki cennetin kokusu şu kadar mesafeden hissedilir.” Başka bir rivayette beş yüz yıllık mesafeden hissedildiği belirtilmiştir.3

 Aynı hadisin başka bir rivayetinde; insanları kırbaçlayanların sabah Allah’ın gazap ve kızgınlığında olacakları, öğleden sonra Allah’ın lanetine uğrayacakları belirtilir.

İşte bu denli maddi ve manevi zulüm karşısında dayanabilmek için mükemmel bir ahlaka sahip olmak gerekir. Burada güzel ahlakın önemini ve gerekliliğini bildiren bazı hadisleri kaydedelim: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”4

Ebû Zer, Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in gönderildiğini duyunca kardeşini onu dinlemesi için Mekke’ye gönderir, gidip gelen kardeşi şöyle der: “Ben onu güzel ahlakı emrederken gördüm.”5 Yani emrettiği her şey güzel ahlaka uygundu, güzel ahlaktan ibaretti.

Yüce dinimizde güzel ahlak imandan bir parça kabul edilmiştir. Amr b. Abese  Peygamber efendimize imanın hangi bölümünün daha hayırlı olduğunu sorduğunda o şöyle cevap vermiştir: “Güzel ahlak.”6

Ebû Hureyre’nin rivayet ettiği bir hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Mü’minlerden imanı en mükemmel olanı ahlakı en güzel olanıdır. Sizin en hayırlınız hanımına en iyi olanınızdır.”7

Usame b. Şerik rivayet ediyor: Bedeviler Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e insanlara verilen en hayırlı şeyin ne olduğunu sorduklarında o şöyle cevap verdi: “Güzel ahlak.”8

Bu dünyada olduğu gibi ahirette dahi insanlara en faydalı şey güzel ahlaktır. Bu konuda birçok hadis bulunmaktadır. Ezcümle: Cabir’in rivayet ettiği bir hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Sizin bana en sevimli olanınız, kıyamet gününde bana en yakın olanınız, ahlakı en güzel olanınızdır. Sizden, en çok buğzettiğim ve kıyamet gününde benden en çok uzak olanınız çok konuşan, (edebi konuştuğunu göstermek için) avurtlarını doldurarak konuşan ve kibirlenenlerinizdir…”9

Ebû Derda’dan rivayet edilen bir hadiste şöyle buyuruyor: “Kıyamet gününde mü’minin tartısına, güzel ahlaktan daha ağır bir şey konulmaz. Güzel ahlaklı kişi, güzel ahlakı sayesinde namaz kılan ve oruç tutan kimsenin derecesine ulaşır.”10

Ebû Hureyre anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e insanları en çok cennete koyanın ne olduğu soruldu. Şöyle buyurdular: “Allah’tan korkup sakınmak ve güzel ahlak.” İnsanları en çok cehenneme koyanın ne olduğu sorulduğunda ise şöyle cevap verdiler: “Ağız ve tenasül uzvu.”11

 İşte bu son derece veciz sözleriyle Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem insanların zulmetmelerinin, zulme ses çıkarmamalarının ve güzel ahlaka aykırı tüm söz ve davranışlarının sebebini açıklamaktadır: Ağız ve tenasül uzvu!

Ebû Ümame el-Bahili Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Ben, haklı da olsa tartışmayı kesen kimse için cennetin avlusunda bir eve kefilim. Şaka dahi yapsa yalan söylemeyen kimse için cennetin ortasında bir eve kefilim. Ahlakı güzel olan kimse için de cennetin en güzel yerinde bir eve kefilim.”12

Bu ahlaksızlık ortamında biz mü’minlerin, ahlakımızı güzelleştirmesi için devamlı Allah’a yalvarmamız gerekiyor. Hz. Ali, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, her namaza kalktıklarında şu duayı yaptığını naklediyor:

“Allah’ım! Beni güzel ahlaka eriştir. Sen’den başkası güzel ahlaka hidayet etmez. Çirkin ahlakı benden gider. Ancak Sen kötü ahlakı giderebilirsin.”13

“Andolsun ki sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü ümit eden ve Allah’ı çokça anan kimseler için, Rasûlullah’ta güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb: 21)

“Andolsun ki sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü ümit eden ve Allah’ı çokça anan kimseler için, Rasûlullah’ta güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb: 21)

Ahlâkın Muhtevası

Nevvas b. Sem’an peygamber efendimize iyiliğin ve günahın ne olduğunu sorunca, şöyle cevap verir: “İyilik güzel ahlaktır. Günah ise, insanların muttali olmalarını (bilmelerini) istemediğin, kalbine gelip giden şeydir.” (Kalbinin itminan ile kabul etmediği şeydir.)14

Zeyd b. Talha’dan rivayet edilen başka bir hadiste de efendimiz şöyle buyuruyor: “Her dinin kendisine özgü bir ahlakı vardır. İslam’ın kendisine özgü ahlakı hayâdır.”15

Bu ve benzeri hadislerde güzel ahlak sınırlandırılmamış, sadece ahlaki fiillerden örnekler verilip, bildirilen davranışların ehemmiyeti vurgulanmak istenmiştir.

Esasen güzel ahlak Allah’ın emir ve yasaklarının tümüne riayet etmektir ki, Hz. Âişe radıyallahu anha da Peygamberimiz hakkında: “Onun ahlakı Kur’an idi” buyurmaktadır. Yani Kur’an’ı en güzel şekilde yaşayan o idi.

Kur’an ve sünnetteki ahlaki esaslar çok fazla olduğundan, biz burada sadece ahlakın ana temelleri üzerinde duracağız. Bunları dört başlık altında toplayabiliriz:

1. Hikmet: “O hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse muhakkak ona pek çok hayır verilmiş demektir. Özlü akıl sahiplerinden başkası da iyice düşünemez.” (Bakara: 269) Hikmet kavramı, Kur’an, ilim, peygamberlik, akıl ve marifet, ilahi emirleri düşünmek diye tefsir edilmiştir. Hikmet, insan iradesine dayanan bütün ihtiyari fiillerde iyiyi kötüden ayırt etme melekesidir. İfrat ve tefritten uzak olarak hikmet sahibi olan insan, her şeyi layık vechile yürüten, keskin görüşlüdür. İşlerin inceliklerini ve nefsin gizli afetlerini bilir.

2. Şecaat: Cesurluk, yiğitlik ve korkusuzluk manalarını ifade eden şecaatin asıl menbaı imandır. Bazı insanlar fıtraten cesur olsalar bile, hakiki ve istikametli cesaret ancak imanla elde edilebilir. Çünkü Allah’tan hakiki manada korkan bir kimse, Allah’ın dışında hiçbir şeyden korkmaz.

Burada şecaatten maksadımız gazap duygusunu ilahi dine ve akla uygun bir şekilde kullanmaktır. İfrat ve tefritten uzak bir şekilde kişi şecaat sahibi olursa cömert, yardımsever, gözü pek, nefsini kıran, başkasının eziyetine sabredip öfkesini yutan ve düşman karşısında sebat eden biri olur.

İnsanların en cesuru Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’dir. Hz. Ebû Bekir radıyallahu anhu ile beraber mağarada iken, hiçbir kurtuluş sebebi yok iken bile onu teselli etmek için:

“Korkma, Allah bizimle beraberdir” diyerek Allah’a güvenilip dayanılması gerektiğini, sıkıntıya kapılıp korkmanın gereksizliğini açıklayarak mükemmel bir şecaat örneği göstermiştir. Yine Medine dışından düşman saldırısını andıran bir ses geldiğinde herkesten önce gidip tetkik eder ve gelip bir şey olmadığını söyler.16

3. İffet: “Kim iffetli olmaya çalışır, iffetli olmak isterse Allah onu iffetli yapar.”17

İffetten maksat bedensel ve ruhsal arzuların ilahi emir ve yasaklara göre terbiye edilmesi, şehevi arzuların kontrol altında tutulmasıdır. İffetli olmak hususunda Hz. Yûsuf aleyhisselam mükemmel bir örnektir.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Allah’tan korktuğu için güzel ve soylu bir kadının teklifini reddeden bir kimseyi kıyamet gününde arşın gölgesinde olmakla müjdelemektedir. İfrat ve tefritten uzak bir şekilde iffetli olan kimse cömert, hayâlı, sabırlı, müsamahakâr, kanaatkâr, takvalı ve nezaket sahibi olur.

4. Adalet: “Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adil olun. Çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Mâide: 8) Bu dört sıfat ahlakın temelleridir. Kişide bu dört sıfat ne kadar mükemmel olursa ahlakı da o derece güzelleşir. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de hepsi kemal derecesinde bulunuyorlardı. Bunların mükemmel veya noksan olması nispetinde kişi efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e yakın veya uzak olur.

Güzel Ahlaka Yardımcı Unsurlar

1. Tahkiki iman: “Allah’ı şanına yakışacak bir şekilde takdir edemediler.” (En’am: 91) Allah’ı isim ve sıfatlarıyla tanımak, hem Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerini, hem de kısmen Kur’an’da belirtildiği kevni ayetlerini çok iyi düşünmekle olur. Bu şekilde Allah’ı tanıyan insan Allah’ı hakkıyla sever. Allah’ı gerçekten seven bir kişi O’nun habibine tâbi olur.

“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (Âl-i İmrân: 31)

Aynı şekilde Allah’ı tanıyan kimse Allah’tan hakkıyla korkar. “Ey iman edenler, Allah’tan korkulması gerektiği şekilde korkun…” (Âl-i İmrân: 102) Zaten Allah’tan korkmadan kişinin ahlakı mükemmelleşmez.

2. Namaz: “Sana vahyolunan kitabı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz insanı, hayasızlıktan ve münkerden alıkoyar. Allah’ı zikretmek ise elbette en büyüktür. Allah ne yaptığınızı bilir.” (Ankebût:

45) Günde beş defa Allah’ın karşısına geçip kıyama duran bir insan, tüm vakitlerinde Allah’ın murakabesini hisseder. Böyle birisi elbetteki şer’an ve aklen yerilen, çirkin görülen şeylerden kendisini korur. Bir hadiste şöyle buyurulmaktadır: “Namazı kendisini hayasızlıktan ve münkerden alıkoymayan kişi, namazıyla sadece Allah’tan uzaklaşır.” (İbni Kesir bu hadisin İbni Abbas’a mevkuf olarak sahih olduğunu belirtmiştir.)18

3. Rabıta-i mevt: “Lezzetleri tahrip edip kesen ölümü çokça hatırlayın”19 buyuran Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizleri, ölümü hiç hatırdan çıkarmamaya sevkediyor. Zaten bu şekilde zillet altında oluşumuzun en önemli sebebi de ölümü unutmak hatta ondan korkup istememek değil midir? Lezzetler, insanın meşru veya gayri meşru bütün arzularını ifade eder. İşte ölümü çokça düşünüp hiç hatırdan çıkarmamak insanın ahlakını güzelleştirip insanı, şer’an ve aklen çirkin görülen şeylerden uzaklaştırır.

4. Güzel ahlaklı arkadaş: “Kişi dostunun dini üzeredir. Dolayısıyla sizden birisi kiminle dostluk yaptığına dikkat etsin”20 buyurarak Efendimiz aleyhisselam bizden, arkadaş seçiminde çok dikkatli davranmamızı istemiştir.

5. İnsanların arasına karışıp onlarda ayıp olarak gördüğü şeylerden kendisini arındırması da insanın ahlakını güzelleştirir. Bunu ifade için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Mü’min mü’minin aynasıdır” buyurmuştur.21

Peygamber Ahlâkı

İnsan iki yolla güzel ahlaka sahip olur. Birincisi:

Kişinin güzel ahlak üzere yaratılmasıdır. Hz. İsa, Hz. Yahya ve bütün peygamberler (aleyhimü’s-selam) bu kabildendir. İkinci yol ise, nefisle mücahede sonucunda kişinin güzel ahlakı kazanması, elde etmesi şeklindedir. Mesela cimri olan bir kimse, nefsi istemediği halde Allah yolunda malını harcamaya nefsini zorlar, neticede bu onun tabii bir huyu haline gelir ve ona haz verir. Artık o isteyerek ve severek Allah için malını harcayan biri olur. Diğer ahlaki fiiller de buna kıyaslanabilir. İşte Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in ahlakı da birinci kısımdan yani yaratılıştan gelen bir ahlak türüydü.

Evet, o bütün ahlaki fiillerde kemal derecesindeydi. Öyle ki onun terbiye edicisi Allah’u Teâlâ, onun hakkında ezeli ve ebedi kelamında şöyle buyuruyor:

“Şüphe yok ki sen büyük bir ahlaka sahipsin.” (Kalem: 4) Yüce âlemden gelen, âlemin sahibi tarafından yapılan bu şehadet gerçekten çok büyük bir şahitliktir. Hakkında şahitlik yapılan kimse de bu şahitliğe layık idi.

Bütün ümmet, hatta düşmanları da dahil icma etmişlerdir ki o, bütün güzel fiilleri kendisinde toplamış ve bütün çirkin fiillerden arınmıştır.

Peygamberliğinden önce ondaki güzel ahlakın kemaline tercüman olan Muhammedü’l-Emin ünvanıyla meşhur olmuştur. İşte icma’ı ümmetle, kesin tevatürle sabittir ki o; insanların sireten ve sureten en güzeli, en halimi, en sabırlısı, en zahidi, en mütevazisi, en iffetlisi, en cömerdi, en kerimi, en adaletlisi, en merhametlisi, herkesten ziyade mürüvvet, vakar, affetme, doğru anlama, şefkat gibi ne kadar yüksek seciye varsa en mükemmel bir fihriste’i nuranisidir.

Onun ahlakı hakkında birçok hadisi şerif nakledilmiştir. Örnek olarak birkaç tanesini zikredeceğiz:

Sa’d b. Hişam der ki: Hz. Âişe’ye geldim ve ona:

“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ahlakından bana haber ver” dedim. O da şöyle dedi: “Sen Kur’an okumuyor musun?” Ben: “Evet, ben Kur’an okuyorum” dedim. O: “İşte Allah’ın Rasûlü’nün ahlakı Kur’an idi” dedi.22

Bununla Hz. Âişe yukarıda naklettiğimiz ayete işaret etmekle beraber Peygamber efendimizin Kur’an’da belirtilen ahlaki ölçüleri mükemmel bir şekilde yaşadığını ifade etmiştir.

Ebû Abdullah Cedeli Hz. Âişe’ye Peygamber efendimizin ahlakını sorduğunda o şöyle demiştir:

“O’nun yapısında kötü söz söyleme olmadığı gibi, o bunu âdet de edinmemiştir. Sokaklarda bağırmaz, kötülüğü kötülükle cezalandırmazdı. Müsamahakâr davranıp affederdi.”23

Enes radıyallahu anhu anlatıyor: “Ben Allah’ın Rasûlü’ne on sene hizmet ettim. Hiçbir zaman bana “of” demedi, yaptığım herhangi bir işe niye yaptın veya terkettiğim herhangi bir iş için niye yapmadın demedi. Rasûlullah insanlar arasında ahlakı en güzel olan idi. Ben Rasûlullah’ın elinden daha yumuşak ne bir ipeğe ne de başka bir şeye dokunmadım. Onun ter kokusundan daha güzel kokan bir misk de koklamadım.”24

Evet, ne zaman ki biz Rasûlullah’ı kendimize örnek alır, onun ahlakıyla ahlaklanırsak zafere, zillet ve perişanlıktan kurtulmaya bir adım daha yaklaşmış oluruz. Bugün bizim sorunumuz peygamberi bir ahlaktan uzak olmaktır. Allah’u Teâlâ bize, ona uymayı emrederek şöyle buyuruyor: “Andolsun ki sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü ümit eden ve Allah’ı çokça anan kimseler için, Rasûlullah’ta güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb: 21)

Biz onun ahlakıyla ahlaklanırsak diğer insanlar grup grup İslamiyete gireceklerdir. Zaten bizim de kurtuluşumuzun tek çaresi ona uymaktır.

--------------------------------------------------------------

1.  Tirmizi: 2005

2.  Buhari, Müslim

3.  Müslim, 51. kitap, no: 7123

4.  Ahmed b. Hanbel, Müsned: 2/381
5.  Buhari, Edep, 38

6.  Müsned, c. 4, s. 385

7.  Tirmizi, no: 2615

8.  Müsned, c. 4, s. 278

9.  Tirmizi, Birr, no: 2018

10.  Tirmizi, Birr, no: 2002

11.  Tirmizi, Birr, no: 2004

12.  Ebû Dâvûd, no: 4800. Sahih bir hadistir.

13.  Müslim, 6. kitap, no: 201

14.  Müslim, Birr, no: 14

15.  Muvatta’, Hüsnü’l-Hulk, no: 9

16.  Buhari

17.  Müslim, Zekat, no: 124

18.  İbni Kesir Tefsiri, c. 3, s. 454

19.  Tirmizi, Kıyamet, no: 26

20.  Tirmizi, Zühd, no: 45

21.  Ebû Dâvûd, Edep, no: 49

22.  Müslim, bab 18, no: 139

23.  Tirmizi, Birr, bab 29, no: 2016

24.  Tirmizi, Birr, bab 69, no: 2015

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]